MHP’nin Meclis’e sunduğu, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin “ittifak başka, af başka” dese de arkasında ısrarla durduğu “af yasası” konusunda AK Parti’nin kararı netleşmeye başlıyor.
Dün resmi temaslarda bulunmak üzere Macaristan’a giden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Macaristan dönüşünde değerlendirir, kararımızı açıklarız” demişti. Bugün de Macaristan’da Cumhurbaşkanı.
Dönüşte, Adalet Bakanlığı’nın ve partisinin ilgili birimlerinin yaptığı çalışmaları görecek. Görüşleri dinleyecek ve kurmaylarıyla yaptığı istişareler sonrası bir karara varacak.
Parti içinde de karar anına yaklaşılıyor. Adalet Bakanlığının, partili hukukçuların ve farklı alanlardan uzmanların masa başı çalışmalarının dışında da kanaat alınıyor, “nabız” tutuluyor. Saha çalışmaları ve vatandaşla temastan edinilen veriler gibi milletvekillerinin kendi illerinde aldıkları geri bildirimler de fikir oluşumuna katkıda bulunuyor. Mağdur ailelerin feveranı bu konuda dikkate alınan çok önemli bir kriter.
Genel bir “ön kanaat” oluşmuş gibi AK Parti’de. MHP’nin ceza indirim teklifi devlet güvenliğini, anayasal düzene karşı işlenen suçları, cinsel suçlarla kasten adam öldürme suçlarını kapsamıyor ancak MHP her ne kadar “bu af değil kader kurbanlarını kapsayan bir ceza indirimi” dese de kapsadığı suçlar ve genelleşme ihtimaliyle ilgili toplumda bir rıza ve mutabakat zemini oluşmuş gibi görünmüyor.
Ne olabilir? Ortak akıl nerede oluşur? Dosya bazlı detaylı hukuki incelemeler ve toplumsal tepkilerin değerlendirilmesi sonrasında tasarının sıkıntılı yerlerinin kapsam dışı bırakılması düşünülebilir. Kamu vicdanının yaralanmaması ve devletin kendi koyduğu hukuka uymadığı, gevşettiği gibi bir yanlış algının oluşmaması için tasarının daraltılması MHP ile konuşulabilir. Yeniden çerçevelenebilir. Bu haliyle diğer partilerin desteği de aranabilir.
Dikkat edilen hususlar net. Toplum vicdanının yaralanmaması; adalet fikrinin ve duygusunun incinmemesi; yanlış bir algının yerleşmemesi…
AK Parti bu işi MHP’yi üzmeden, karşılıklı uhuletle ve suhuletle halletmek istiyor. Sürecin doğru yönetilememesi sadece Cumhur İttifakının zarar görmesi demek değil çünkü. Yanlış, ölçüsüz ve toplumsal desteği olmayan bir karar 31 Mart yerel seçimlerini de, her iki partiyi de ayrı ayrı olumsuz etkiler.
Öte yandan “karşı blok” diye adlandırılabilecek muhalefet partileri, tasarı üzerinden bir siyasi fırsat kolluyor. 15 Temmuz’dan beri başarıyla sürdürülen ve devamının getirilmesi konusunda hemfikir olunan “Cumhur İttifakını”nın akıbetini etkileme ihtimaline oynanıyor.
Lakin müttefiklerde ise bu ihtimalin tamamen devre dışı kalması ve sağlıklı bir noktada buluşulmasını bekleniyor.
MHP’de de benzer bir dikkat ve hassasiyet gözleniyor. İttifak görüşmelerine de katılan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın “Af meselesi bahane edilerek Cumhur İttifakının MHP ipoteğine dönüşebileceği fitnesi ortaya atılmakta, partimizin hem AK Partiyi hem de kamuoyunu kendi ikliminde seyre icbar ettiği iddia edilmektedir” açıklaması yaptı. Anlaşılan o ki MHP de, Bahçeli’nin ifadesiyle “mesele ittifaktan tamamen bağımsız konuşulsun” istiyor.
AK Parti’den yapılan açıklamalar da en başta alınan tutumla aynı yönde seyrediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla ilgili son olarak “Macaristan dönüşü hukukçu arkadaşlarımızın çalışmalarını bütünleştireceğiz, kendilerinden brifing alacağım. Neticesinde yaklaşımımızı ortaya koyup açıklayacağız” dedi.
Kızılcahamam Kampı’nın kapanışında bakışını netleştirdi Cumhurbaşkanı: “Af meselesinde öncelikli ölçümüz vicdandır”. Toplumsal vicdanı rahatlatan bir açıklama kuşkusuz. “Yapılabilecek bir şey varsa değerlendirelim ama cezaevlerini boşaltmak için af çıkarılmaz” vurgusu ise adaletin çeşitli gerekçelerle askıya alınamayacağının ifadesi.
Anlaşılan o ki AK Parti, af teklifini “adaleti arayan hassas terazi”de tartıyor.