Haberi kaynağından öğrendim. Bir ilde ilçe adayları açıklanıyor. İki isim aday yapılmayınca ilk iş olarak sosyal medya hesaplarından bir yazıyı paylaşıyorlar. Malum yazar mütedeyyin kitlenin ahlak bekçisi gibi yazılar yazıyor ama Erdoğan takıntılı. Ahlâkî çürümeyi, yozlaşmayı, bütün olumsuzlukları iktidara fatura ediyor.
Aday yapılmayanlar, onun yazısını paylaşarak, “bizim gibi ‘dava’ adamlarını neden harcıyorlar, alın okuyun işte…” demeye getiriyorlar.
Büyük fotoğrafı hala göremeyenler bunlar. Türkiye, 31 Mart’ta bir kaosun içine itilse, sen belediye başkanı olsan ne olur, olmasan ne olur…
31 Mart yerel seçimleri için “beka meselesi” denmesini, Cumhur İttifakının ruhunu anlayan hiç kimse hafife alamaz.
Son günlerin iki gelişmesini hatırlatalım.
1. Middle East Eye sitesinin 8 Ocak tarihli haberine göre, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan (SA) ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) istihbarat şefleri bir Körfez ülkesinde gizli toplantı yapıyor.
Toplantıda Mossad Başkanı Yossi Cohen, “İran’ın gücü kırılgan. Asıl tehdit Türkiye’den geliyor” diyor. (Haber yalanlanmadı)
2. ABD Başkanı Trump, "Eğer Türkiye Kürtlere saldırırsa, Türkiye'yi ekonomik yönden mahvederiz” tehdidinde bulundu.
Kürt kardeşlerimiz üzerinde oynanan oyunu, ekonomiyi nasıl silah olarak kullandıklarını ABD Başkanı açıkça itiraf ediyor. Hem de aba altından sopa gösteriyor.
İsrail’in, ABD’nin ve Batı ittifakının, Türkiye’ye yönelik ekonomik, siyasî, askerî müdahale çabaları hiç bitmedi.
15 Temmuz darbe girişimi, tamamen bu şer şebekesinin FETÖ ve PKK terör örgütleri ile bazı Arap ülkelerini de kullanarak yaptıkları bir saldırıydı. Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarı ve 15 Temmuz’un hayırlı sonucu Cumhur İttifakı onları daha da biledi.
Karşımızda Erdoğan düşmanlığını bahane eden geniş bir cephe var.
Bu cephe içinde yer alan muhalefet partilerinin ise ölçüsü, endazesi, ilkesi falan da yok.
Mesela, Trump “Türkiye’yi mahvederiz” diye tehdit sallıyor. ABD’nin PKK’ya Suriye’de 20 bin tır silah verdiğine bugüne kadar hiç değinmedikleri halde Kılıçdaroğlu ile Akşener celalleniyor. Trump’a kızar gibi yapıp Erdoğan’a yükleniyorlar, “Hadi ver bakalım şunun ağzının payını da görelim” diyorlar.
Hâlbuki tam da serinkanlılık, basiret böyle durumlarda gerekir. ABD Başkanı ciddiyetini kaybetti diye onun seviyesine inmek mi gerekir? Muhalefet liderleri atıp tutuyor ama devletin sırtında yumurta küfesi var. Ortak akıl böyle zamanlarda devlete yön verir. Ve Erdoğan öyle yapıyor.
HDP ile ittifak edilirken milli gururu hatırlamayan Kılıçdaroğlu ve Akşener, Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmak adına adeta gözlerimizi yaşartıyorlar!
Karşımızda evet, beka meselesi var. Bir daha 15 Temmuz ihanet girişimleri olmaması için her türlü tedbirin alınması gerekiyor. Demokratik zeminde alacağımız en büyük tedbir, 31 Mart’ta Cumhur İttifakının kazanmasıdır. Bilhassa Ankara ve İstanbul, bu seçimin sonucunu belirleyecektir.
Kaynatılan fitne kazanlarının elbet farkındayız. “AK Parti’de MHP rahatsızlığı var”, “MHP’li taban kandırıldığını düşünüyor”, “Bazı AK Parti adaylarına FETÖ tepkisi büyüyor” fitneleri ile yürütülen algı operasyonu, doğrudan Cumhur İttifakı’nın başarısını önlemeye yöneliktir.
Milletin FETÖ’ye indirdiği darbenin intikamını almak için sıraya girenlere, “Erdoğan gitsin, isterse Türkiye batsın” diyerek kol kola yürüyenlere aradıkları fırsatı vermeyelim.