Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’ın dünkü grup konuşması tam anlamıyla bir ültimatomu andırıyordu. Richter ölçeğine göre 8 şiddetindeki bu konuşma ABD yönetimi tarafından doğru okunmalıdır.
Bir süredir ABD yönetiminin Türkiye’nin güvenlik hassasiyetlerini, milli çıkarlarını ve hatta milli egemenliğini hiçe sayan adımlar attığına şahit oluyoruz. FETÖ eliyle yapılan yargı darbesi ve cuntacı kalkışma, silahlandırılan terör örgütü YPG’nin oluşturduğu tehdit, Kuzey Suriye’de oluşturulmak istenen terör koridoru, DEAŞ’ı kollayan tavırlar, Sarraf davası üzerinden Türk siyasetini ve ekonomisini baltalama girişimleri, Flyn soruşturması üzerinden yapılmak istenenler ve Ortadoğu’yu karıştırmaya yönelik hamleler… Bunların hepsi doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye’ye zarar vermek için tezgahlanan girişimlerdir. Türk hukuk sistemine tabi olan Türk vatandaşlarının başka bir ülkede o ülke hukukuna göre yargılanmaya kalkılması ise doğrudan Türkiye’nin egemenlik haklarına karşı bir saygısızlıktır.
Bu ahval ve şerait altında Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın konuşması son derece yerinde mesajlar içermektedir. Bu mesajlara baktığımızda şu başlıkları ve uyarıları sıralamak mümkündür:
1.“Kudüs Müslümanların kırmızı çizgisidir.Filistin halkının yaraları kanamaya devam ederken, her gün hak ihlalleri, zulümler, baskılar sürerken, İsrail’e destek mahiyetinde böyle bir kararın alınması, sadece uluslararası hukukun ihlalideğil, aynı zamanda insanlık vicdanına da vurulmuş ağır bir darbedir.”
2.“Böyle bir adım atılırsa hemen 5-10 gün içerisinde İslam işbirliği teşkilatı liderler zirvesini İstanbul’da toplayacağız ve bu adım İsrail'le diplomatik ilişkileri koparmaya kadar gider. Tüm İslam dünyasını hareketlendireceğiz.”
3.“Türkiye-İran sınırı, Amerika’nın kuruluşundan çok önce belirlenmiştir. Kiminle ticaret yapacağımızın kararını biz veririz, başkaları değil.”
4.“Amerika’nın bize karşı bir planı olduğu artık iyice anlaşılıyor. .. Silah yardımı yaklaşık 1300’dü TIR olarak, bu sayılar tırmandı tırmandı 2 binin 3 binin üzerine çıktı. Bu TIR’larla zırhlı taşıyıcılar, silah, mühimmat bu bölgeye geldi. Peki, bu silahlar bu bölgeye niye gelir?”
5.“Sarraf davasıyla Türkiye’ye komplo kurulmuştur. Hala 15 Temmuz FETÖ darbe girişimini anlayamadınız mı? Anlamayacak mısınız? Bunların çok ciddi kısmı Amerika’ya kaçmışken siz hala neyi gizlemeye çalışıyorsunuz?”
6.“Bu dava, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’un devamı olan, FETÖ’nün sürecin tam göbeğinde olduğu bir uluslararası darbe girişimidir.”
7.“Hiç kimsenin Türkiye gibi bir ülkeyi Amerikan iç siyasetindeki çekişmelerin, politikalara ilişkin görüş ayrılıklarının malzemesi haline getirmeye de hakkı yoktur.”
8. “Sırf Türkiye’nin operasyonlarına engel olmak için, bu teröristleri Amerika’nın koruması altına alan müttefikin, müttefikliğini nasıl kabul edeceğiz?”
9.“Bizi Amerika’da çarmığa germeye çalışanların burnumuzun dibinde terör devleti kurma girişimini herhalde eli kolu bağlı seyredecek değiliz, bunu da böyle bilsinler”.
10.“DEAŞ bahanesiyle yürütülen bu sinsi oyunun gizlenebilecek tarafı kalmamıştır. Bize kimse DEAŞ ile mücadele konusunda ahkâm kesmeye kalkmasın. Çünkü Türkiye DEAŞ ile fiilen savaşan tek NATO ülkesidir.”
11.“SDG ile yeni bir aldatmaca, artık bunu bize yutturman mümkün değil. Bu konu bizim için bir taktik değil bir beka meselesidir. Bundan sonra kimin nerede ne dediğine değil, sahada kimin ne yaptığına bakacak ona göre hareket edeceğiz.”
Daha önceki yazılarımızda ABD yönetiminin Türkiye’nin hassasiyetlerini hiçe sayan adımlarının Türk milletinde duygusal bir kopuşa sebep olacağını ve ABD’ye karşı giderek daha büyük bir hayal kırıklığına dönüşeceğini vurgulamıştım. Erdoğan’ın bu sözleri, milletimizin hissiyatını yansıtmaktadır.