ABD’nin İran’a operasyon projesi yeni değil.
Demokrat başkanlar döneminde rafa kalkar, Cumhuriyetçi başkanlar raftan indirir…
Aslında iki kanadın politikası ortaktır: İran ‘şer odağı’dır, rejim değişmelidir.
Demokratlar, İran’ın askeri-ekonomik güçlenmesini, etkinliğini sınırlamak ve rejim değişikliğini sağlamak için yumuşak/sert ambargolardan yanadır;
Cumhuriyetçiler ise ‘askeri operasyon’ seçeneğini savunur.
Demokratlar, Avrupa Birliği ve NATO müttefikleriyle ‘uluslararası meşruiyet ve etkinlik’ arar;
Cumhuriyetçiler ise meşruiyeti de müttefikleri de umursamaz; ‘enstrümanlar’ ile güç kullanmayı yeterli görür.
***
11 yıl önce, Kasım 2007’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olarak Washington’a yaptığı seyahati izlerken, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin (CSIS) Türkiye Araştırmaları Başkanı Bülent Alirıza ile Yeni Şafak için bir röportaj yapmıştım.
Alirıza’dan özet alıntılarla bugünü karşılaştıralım:
- “Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in, Başkan George W. Bush’un üzerindeki etkisi çok güçlü. Bugünkü yönetimi ‘Bush-Cheney yönetimi’ olarak görmeliyiz.”
Bugün de Başkan Yardımcısı Mike Pence, Başkan Donald Trump üzerinde etkin.
- “Kongre'nin İran Devrim Muhafızları'nı terörist ilan etme girişimi ve ‘askeri güç de kullanabiliriz’ mesajları ciddiye alınmalı.”
Bugün de aynı konu Kongre gündeminde; Trump da Devrim Muhafızları’nı terörist ilan etti.
- “İran konusunda ‘elimizde birtakım somut bilgiler var, İran nükleer silaha çok yaklaştı’ diyebilirler.”
Trump da, İran’la nükleer anlaşmadan çekilirken ‘şartlara uymuyor’ dedi.
- “Bush ve Cheney, aynı zamanda ‘İran, askerlerimizi öldürenlere destek veriyor’ temasını da kullanıyor.”
Trump da İran’ı Suriye’de teröre destek vermekle suçladı.
- “Irak varken İran’a müdahale olmaz demeyin; Vietnam'da savaş kaybedilirken Başkan Nixon, savaşı Laos ve Kamboçya'ya genişletmişti.”
Bugün de ‘Suriye varken İran’a müdahale olmaz’ yorumları yapılıyor.
- “İlk savaş Washington'da yaşanıyor; Cheney grubu ‘askeri önlem’ istiyor. Dışişleri Bakanı Rice grubu ise ‘sertleştirilmiş ambargo ve AB desteği yeterli’ diyor. Rice’ın grubu Türkiye’den ve başka ülkelerden olumlu cevap alamadı. Askeri önlem isteyen takımın eli güçlendi.”
Bugün de Türkiye ve AB İran konusunda ABD’ye karşı çıktı; ara bulmaya çalışan Dışişleri Bakanı Rex Tillerson görevden alındı.
- “Bush’un İran'a asker gönderme niyeti yok. Bu işi füzelerle, hava bombardımanıyla yapmayı düşünüyor.”
Bu, İsrail’in yıllardır Suriye’ye yönelik yaptığı ‘nokta operasyonlar’ın benzeri. Trump İran’ı bu imayla tehdit etti, İran da “Sana sandığından daha yakınız” diye karşılık verdi.
- “ Hedef nükleer tesisler ve Devrim Muhafızları'nın karargahları. ‘Terörizme karşı savaş’ diyecekler.”
Nükleer anlaşmadan çekilme ve Devrim Muhafızları’na yönelik tehditler, projenin ‘raftan indirildiğinin’ bir başka göstergesi.
- “ABD-PKK ilişkisi ‘ABD’nin İran'a saldırı planı’ çerçevesinde de değerlendirilmeli. Çünkü ABD, PKK’ya terörist diyor ama İran’a karşı PJAK’ı kullanıyor.”
Bugün de ABD PKK’nın Suriye’deki kolu YPG’yi kullanıyor.
- “Bush, Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesini istemiyor. Ama PKK kamplarının kapatılmasına, elebaşlarının teslimine de yanaşmıyor.”
ABD Türkiye’nin DEAŞ ve YPG terörüne karşı Suriye’ye girmesini de engelledi. Buna karşılık PKK’ya karşı adım atmadı, aksine YPG’yi destekledi.
- “Türkiye’nin elinde İran ve Suriye ile yakınlaşma kartı var. Ama o da Türk-Amerikan ilişkilerini bozar, özellikle Kongre'de Türkiye karşıtlarının eline koz verir.”
Bugün de Türkiye, Suriye’de Rusya ile işbirliği yaparak kazanımlar elde etti. Ve ABD’de Türkiye karşıtları ‘çıldırdı’…
11 yılda değişen ne var?
Yarın: Türkiye 1995’te Devrim Muhafızları’nı mı vuracaktı?