Papaz Andrew Brunson ilk tutuklandığında bile bu son açıklamalar şiddetinde değildi gelen tepkiler. Üstelik Brunson’un tutukluluk şekli ev hapsine çevrilmişken, Trump’ın son açıklaması bu duruma dair memnuniyet ifadeleri içerirken birdenbire o tanıdık Trump efelenmeleriyle karşılaştık.
Ama ondan önce Başkan Yardımcısı Mike Pence, dini özgürlüklerle ilgili bir toplantıda kendi şovuna malzeme etti Türkiye’yi. Sanki oradan bağırıp çağırınca Türkiye Brunson’u serbest bırakacakmış gibi…
Trump da hemen, evvelki tweet’inin tonunu Pence’e göre ayarladı ve FETÖ elebaşına ve örgütün önemli sayıda elemanına yardım ve yataklık eden kendi ülkesi değilmiş gibi Brunson’un derhal serbest bırakılmasını salık verdi.
Türkiye’de herkes, -PKK ve FETÖ iltisaklı değilse ya da iktidarı devirmek için bunlardan medet umacak kadar sefilleşmemişse- ABD’nin tüm bu tartışmalarda zerre miskal haklı olmadığını ve 15 Temmuz gecesi gerçekleşen hain darbe girişiminde de azmettirici olduğunu biliyor. Pence’in dışişlerinden rol çalarak ve Trump’ı kışkırtarak yaptığı açıklamalar, zamanlaması itibariyle ya yaklaşan ara seçimleri hedef almış durumda ya da ev hapsinin tutuksuz yargılanmaya dönüşebileceğinden hareketle “Biz tehdit ettik onlar bıraktı” algısı oluşturmak gayesine hizmet ediyor.
Brunson, Evangelist kamuoyu için önemli bir figür haline geldi. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son ABD ziyaretinde de konu gündeme getirilmişti. Şimdi bir de Trump’ın ikinci dönemi görüp görmeyeceği hakkında fikir verecek olan ara seçimler yaklaşıyor. Yani bu konuyu Trump bir süre daha konuşur.
***
“Trump siyasetinin en ayırt edici yönü ne?” dendiğinde ilk akla gelen tabii ki büyükelçilik binasını Kudüs’e taşıması ve Siyonizmin en büyük destekçisi olarak hareket etmesi. Sanki Trump, Siyonizmin tüm hedeflerini gerçekleştirmek misyonuyla başkan yapılmış. Siyonist Yahudiler zaten Trump’a o gözle bakıyor. Trump’ı “kutsal mabedin” yapılmasına yol açıcı olarak görüyorlar. Trump’ın en yakın destekçileri, İsrailli geçmiş yöneticileri dahi güvercin gören ABD’li aşırı şahin Siyonistler. Parasal meselelerde ne kadar çıkarcı iseler Siyonist kızıl elma konusunda da o derecede adanmışlar.
Trump, “First America” derken aslında “First İsrail” de diyordu. Ve Trump tarzı siyaset, tahminimizden çok daha fazla ‘dini’ motif taşıyor.
Şu Brunson işinde de orta ve batı Amerika’nın dindar Evangelistlerinin tatmin edilmesi çok önemli bir etken.
Avrupa’daki seçim süreçlerini hatırlayın; her ülke sanki seçim, kendi ülkelerinde değil de Türkiye ile aralarında geçecekmişçesine aleyhte kampanya yürüttü.
“Çok merhametli, çok iyi bir Evangelist” diye anlattıkları Brunsonlı demeçlerin devamı hatta daha ağırı da gelir yani. Dahası Senato ve Temsilciler Meclisi’ne taşımayı düşündükleri kredi yaptırımını da hayata geçirebilirler ve iki ülke arasındaki gerilim daha da artabilir. Vize krizinde olduğu gibi.
Elbette ABD’nin Türkiye’ye zarar verme araçları daha fazla ama Türkiye de ne güçsüz ne de arkasız. Onlar da çok iyi biliyorlar, Türkiye’yi artık Pakistan gibi, Mısır gibi kontrol altında tutamayacaklarını. Terör saldırılarıyla, darbelerle istedikleri siyasi sonuçları Türkiye’ye aldıramayacaklarını. Kala kala Brunson’ları kaldı, şimdi de onu tüketiyorlar.
ABD’nin Trump sonrası siyasetinin Evangelist-Siyonist bir vesayet altında olduğunu ise herkes görüyor.