Eskiden “akıl testi” için, şüphelinin önüne bir pösteki serilip “Kılları say” denir, “1, 2, 3…” diye başlarsa tedaviye gönderilirmiş.
Bu kur saldırılarına hâlâ “Yönetim hatası” diyenlere de aynı şey yapılmalı.
Elbette ekonomi yönetimi eleştirilebilir ama bu “savaş”ı, böyle örtmeye çalışmak öngörüsüzlük değil, kindar körlüğüdür.
Zira Trump ve yardımcısı Pence, “Türkiye’ye ekonomik savaş açtık” derken, içimizden birilerinin hâlâ “Olup bitenlerin ABD ile ilgisi yok” ısrarı, Türkiye düşmanlığının izharıdır.
***
Bunun Ajan Brunson ile de asla ilgisi yoktur.
Tam aksine; ev hapsi talebinin kabulünü, serbest bırakılmanın ön aşaması gibi değerlendiren Pence, “Kullanışlı bir malzemeyi kaçırıyoruz” diye paniğe kapılmış ve katıldığı Evanjelistler toplantısında ve sonra da sosyal medyada, “Brunson’u bırakmazsanız...” tehdidiyle süreci sabote etmiştir.
Başkan Erdoğan’ın, “Trump oyuna geliyor” uyarısı çok manidardır.
Haçlı şövalyesi Pence
Pence, Haçlı ruhunun Protestan versiyonu olan Evanjelistlerin lideridir ve Siyonistlerle birlikte, İslamiyet’e karşı savaş yürütmektedir.
Bu hain ittifak, İslam dünyasını hezimete uğratmanın, Türkiye’yi hezimete uğratmakla mümkün olacağını çok iyi bilmektedir.
Haçlı-Siyonist ittifakı, hiç olmadığı kadar açıktan saldırıya geçmiştir.
Bu saldırının, önceki ekonomik krizlerle hiç ilgisi yoktur.
Amerika, PKK maşasını elinden almamızın, büyük yatırım yaptığı PYD terör koridorunu dağıtarak; ABD’yi Suriye’de boşa çıkarmamızın, 15 Temmuz’da; o çocuklarıyla birlikte hezimete uğratmamızın, tehditlere rağmen S-400’lerde ısrar etmemizin ve yönetim sistemimizi değiştirerek uzaktan kumanda cihazlarını devre dışı bırakmamızın rövanşını almaya çalışıyor.
Ama Türkiye, artık kolay lokma değildir ve Allah korusun Türkiye nezle olursa Avrupa, hatta Amerika komaya girer.
Nitekim Merkel, Türkiye’yi çok sevdiğinden istikrar vurgusu yapmadı.
15 Temmuz’dan farkı yok
Ama Amerika’nın değil, bizim ne yaptığımız önemlidir.
Bu saldırıların etkisi, ulus olarak ortaya koyacağımız tavra göre ya minimumda kalır, ya da maksimuma çıkar.
Nitekim kur artışında da, bu artışın tahribatında da “içimizdeki Amerikalılar”ın etkisi olduğunu görüyoruz.
Amerikan uşağı FETÖ ile birlikte; bankaları BDDK’ya devreden (!), mevduata el koyan (!) içimizdeki hainler, batmamız için yırtınıyor.
Elbette biz yine güçlenerek çıkacak, bölgenin tartışmasız lideri olacağız.
Ama bugün kimin; nerede durduğunu da unutmayacağız.
Bu saldırıları, 15 Temmuz’dan farklı görenlere, bir FETÖ finosunun, Amerika’dan; “7/24 sala verin, belki dolardaki yangın söner” diye havladığını hatırlatmak isterim.
Herkes safını ilan etsin…
ABD’nin yaptığının, yüz yıl önce ağababalarının Çanakkale’de yaptığından hiç farkı yoktur.
Türkiye’de herkes, tutumunu buna göre belirlemelidir.
Şimdi siyasi veya ideolojik mücadele zamanı değildir.
Bütün kamu ve özel sektör yöneticileri, medya ve sivil toplum temsilcileri, oyunu gördüklerini ve yönetimle tek yürek olduklarını haykırmalıdır.
Devletin ve milletin yıllardır besleyip büyüttüğü koçlar, boğalar nerede?
***
Mücadeleyi zaafa uğratanların ise, Çanakkale’de İngiliz saflarına geçip bize kurşun sıkan vatan haininden hiç farkı yoktur.
Bizde cezası olmayan tek suç, “örtülü vatan hainliği”dir.
Oysa bu, en ağır ihanettir, asla karşılıksız kalmamalıdır.
Bu satırlar yazılırken gelen, “346 sosyal medya hesabı hakkında tahkikat” açıklaması önemlidir ama yargı; konuyu çok daha geniş kapsamda takibe almalı ve herkes hıyanetinin karşılığını görmelidir.