ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) yaptığı açıklamada, “YPG-PKK arasındaki bağın farkındayız” diyor.
ABD hâlâ aklımızla alay ediyor.
PYD demiyor...
SDG demiyor...
Bilerek YPG diyor...
YPG, Suriye PKK’sı olan PYD’nin askeri gücü...
Suriye PKK’sı demek aradaki organik ilişkiyi belirtmek içindir.
Gerçek şudur: PYD, merkezi Kandil olan PKK’nın Suriye seksiyonudur.
Doğrudan talimatı Kandil’den alır.
YPG ise PYD’nin askeri gücüdür.
SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ise bizzat Öcalan tarafından talimatla kurdurtulmuş ve doğrudan Kandil’deki PKK’lı baronlar tarafından yönetilen paravan bir örgüttür.
Bir tür cephe örgütüdür.
PKK’yı kamufle etmek için oluşturulmuş taktiksel bir cephe örgütü...
İçlerinde Arap vb. unsurların yer alması bu kamuflaj siyasetin bir gereğidir.
ABD her seferinde PKK ile olan ilişkisini gizlemek için SDG’yi adres olarak gösterdi.
“Bizim partnerimiz PKK değil SDG’dir” dedi.
SDG’nin sahadaki askeri gücü tamamen PKK’lılardan oluşuyor.
YPG bu gücün merkezi komutasını oluşturuyor.
Bütün komuta doğrudan Kandil tarafından atanan kişilerin elinde.
Bahoz Erdal gibi...
Akabinde onun yerine getirilen Nureddin Sofi gibi...
ABD bunu bilmez mi?
Bal gibi bilir...
Bilmiyorsa SDG güçleriyle girdiklerini söyledikleri yerde asılan Öcalan posterlerine baksınlar...
Hem de ABD bayraklarının gölgesinde PKK bayrakları ile Öcalan posterleri...
PKK/HDP muhipleri ise burada sözde anti-emperyalizm ve anti-Amerikancılık temelinde solculuk satmaya devam ediyorlar...
Ne ilginç bir solculuk örneği değil mi? Tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun solculuğu gibi…
Deniz Gezmiş edebiyatı yapan Kılıçdaroğlu bir gün olsun PKK’ya binlerce tır silah yardımı yapan ABD’ye kalkıp tek laf etti mi?
HDP’den duydunuz mu peki ABD eleştirisi hiç?
Sevsinler solculuğunuzu sizin!
Amerikancılığın diğer adı Türkiye’de CHP/HDP solculuğuna dönüşmüş!
Kılıçdaroğlu zaten PYD’yi “terör örgütü” olarak görmüyor.
Tıpkı CHP gibi yasal bir parti olarak görüyor.
Dahası “Halkının özgürlük mücadelesine öncülük eden bir parti!” olarak görüp selamlıyor.
Türkiye’deki hendekçi teröristler için de “arkadaşlar!” demekte bir sakınca görmüyor.
Kendi partisinin sözcüleri devletin/hükümetin o süreçteki terörle mücadelesini “Kürt halkına karşı katliam!” biçiminde gösterip suçlamaktan geri durmadılar mesela.
ABD’nin Suriye’de PKK’ya sağladığı askeri yardımı CHP siyasi yardıma dönüştürdü.
ABD’nin askeri şemsiye altına aldığı PYD’yi CHP burada siyasi şemsiye altına aldı.
Biz bu ABD/Terör ittifakına değinince hop oturup hop kalkan CHP’nin artık bir milli güvenlik sorununa dönüştüğü görülmelidir.
ABD’nin nihayet fark ettiği bir şey yok.
Pentagon açıklamasında bir yanda hâlâ aklımızla alay etmeye, öbür yanda PKK’ya sadece askeri değil her türlü yardımı yapmaya devam ediyor.
Neymiş efendim YPG/PKK arasındaki bağı fark etmişler!
Ne bağı ya!
İkisi arasında bir eşitlik ilişkisi yok!
İkisi arasında bir yardımlaşma/dayanışma ilişkisi yok!
YPG, düpedüz Kandil’in talimatıyla hareket eden askeri güç...
PYD ise siyasi güç...
SDG ise PKK’nın kamuflaj örgütü...
Ve hepsi bugün ABD’nin emrinde.
ABD’nin askeri şemsiye altına aldığı PKK’ya Kılıçdaroğlu ise “siyasi şemsiye” olmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanımızın Kılıçdaroğlu CHP’si için “Ana Hıyanet Partisi” demesi boşuna değil elbet!