ABD Fırat’ın doğusuna emperyalizmin kuklası bir devletçik kurarak İsrail’in güvenliğini garantiye almak istiyor.
Bunu Türkiye’den, Suriye’den, Iraktan ve İran’dan birer parça kopartarak yapmak istiyor.
Türkiye’nin güney doğusunda bazı merkezlerde PKK’ya başlattırılan hendek savaşlarının amacı yeni Kobaniler üretmekti.
Türkiye bu planı bozdu.
***
Fakat ABD hedefinden vazgeçmedi. Fırat’ın doğusundaki Suriye’nin neredeyse üçte birine tekabül eden bölgeye terör örgütü PKK/PYD’yi yerleştirdi. Binlerce TIR dolusu silah ve mühimmat verdi.
Bunu fırsat bilen PYD terör örgütü bölgedeki nüfus yapısını kendi lehine çevirmek için Arapları ve kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri de göçe zorladı ve bir oldu bitti ile devletçilik oynamaya başladı.
Bölgedeki kimi yönetimler de maalesef bu duruma göz yummak bir yana doğrudan doğruya destek vererek ikinci İsrail’i elleriyle kurma peşindeler.
***
Bu vahim gelişmeye karşı en ciddi tepkiyi yine Türkiye koydu koyuyor. ABD önce bu tepkileri ciddiye almadı ama ne zamanki sınıra yığınak yapıldı ve harekat sinyali verildi koşa koşa Ankara’ya geldiler güvenli bölge meselesini müzakere etmeye razı oldular.
Türkiye de barışçı yolları tüketmeden askeri harekâta girişmemek için müzakere seçeneğinin gereğini yaptı/yapıyor.
Evet milli güvenliğimizi temin etmek, geri dönmek isteyen Suriyelileri yerleştirmek ve tesis edilmek istenen kukla yönetime engel olarak Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak için terör örgütünün hakim olduğu Fırat’ın doğusunu ABD ile müzakere ediyoruz.
***
Bölgedeki oyun tek boyutlu değil, çok boyutlu. Bir tarafta ABD ile müzakere etmek durumundayız diğer tarafta daRusya ile.
Türkiye her iki güç ile birçok anlaşmazlığı bulunmasına rağmen görüşebilen müzakere edebilen başarılı bir politika takip ediyor.
Mesela Rusya ile her konuda anlaşıyor değil Türkiye. Rusya Esed yönetimini meşru görürken, muhalefeti terör örgütü olarak görüyor. Ayrıca Türkiye Kırım’ın ilhakını kabul etmiyor Rusya da PYD’yi terör örgütü olarak görmüyor!
Ama bütün bunlara rağmen ticaret devam ediyor, vizeler kaldırılıyor, S400 satışı tamamlanıyor, Astana ve Soçi’de birlikte hareket ediliyor ve iki ülke dost gibi görünüyor.
İkisi dost mu?
Bence değil ikisi de çıkarlarını korumak için politika geliştiriyor.
***
ABD ile de durum aynı. ABD yönetimi emperyalizme kafa tutan Türkiye’deki yönetimi sevmiyor. Devirmek için kanlı darbe teşebbüsü dâhil her yolu denedi.
Türkiye’nin düşmanlarını açıktan destekliyor. FETÖ elebaşını ve mensuplarını, PKK/PYD’yi resmen destekliyor. Sora da stratejik ortaklıktan ve müttefiklikten bahsediyor.
ABD dost mu?
O da dost falan değil.
***
ABD de Rusya da Türkiye’yi kaptırmamak için dost görünüyorlar ama bir taraftan da gerçek niyetlerini izhar ediyorlar.
Türkiye’nin tam da ABD ile müşterek harekat merkezi kurup çalışmaya başladığı günlerde Rusya’nın İdlib’e saldırması anlamlıdır.
Cumhurbaşkanımız evvelki gün Putin ile konuyu görüştü ama öyle anlaşılıyor ki Putin ikna olmadı o yüzden Cumhurbaşkanımız Salı günü Moskova’ya günübirlik bir çalışma ziyareti yapacak ve yüz yüze görüşecek.
***
Putin ikna olur mu bilmiyorum ama bence sorunun büyüğü ABD ile yaşanıyor.
Çünkü ABD her ne kadar güvenli bölgeyi müzakere edip onaylıyor görünse de bence Türkiye’yi oyalamaya devam ediyor.
Çünkü ABD, PKK/PYD’yi desteklemekten vazgeçmiyor aksine koruyor kolluyor.
Böyle giderse PKK/PYD yanı başımızda durduğu sürece Türkiye eninde sonunda askeri bir harekât yapmak zorunda kalacak.
İşte o zaman ABD Türkiye’yi mi tercih edecek yoksa PKK/PYD’yi mi göreceğiz!!