Türk basınında Arapça konuşabilen birkaç kişiyiz. Bu nedenle Arapça yayın yapan dünyadaki hemen hemen bütün TV ve radyoların sık sık görüşüne başvurduğu isimler arasındayım.
O kadar çok aranıyoruz ki artık yetişemiyoruz. Ayrıca ilkesiz tavırları nedeniyle de TV kanalları arasında seçim yapıyorum ve çoğunu reddediyorum.
Ama dünya kamuoyuna ciddi etkisi olan kanallara doğruları anlatmak için çıkıyorum.
***
Geçmişte katıldığım birkaç programa Suudi Arabistan’dan Cemal Kaşıkçı da gazeteci olarak katılıyordu.
Bölge politikalarıyla ilgili görüşlerini açıklıyor ama Suudi politikalarını şiddetle savunuyordu.
Suudi yönetimine karşı bir tavrı yoktu. Aksine programlara Suudi yönetiminin taraftarı olarak tanıtılıyordu.
Ben de öyle biliyordum. Geçen hafta Salı gününe kadar...
***
Dünya televizyonlarında ülkesini şiddetle savunan Kaşıkçı nasıl muhalif konuma düştü, orasını kaçırmışım. Yasin Aktay dünkü yazısında buna açıklık getirdi.
Aktay, Yeni Şafak’ta dün yayınlanan yazısında “Aslında Suud yönetiminin Kaşıkçı’yla yollarını ayırması ilk etapta yönetimi eleştirmesi değil, Trump’ı eleştirmesi üzerine gerçekleşti. Salman yönetimi ABD’nin Trump yönetimini eleştiren Kaşıkçı’nın S. Arabistan yönetimini temsil etmediğini duyurduğu anda ismi muhalif olarak anılmaya başlandı” diyerek konuya açıklık getirdi.
***
Mesele anlaşıldı. Lakin Kaşıkçı eleştirdiği Trump’ın ülkesinde yaşıyor ve Washington Post gazetesinde yazarlık yapıyordu.
Kaşıkçı hakkında bir suç dosyası bulunmuyordu, Suudi Arabistan’ın arananları listesinde de ismi yoktu.
Öyle olduğu için de ülkesinin diplomatik temsilciliklerinde resmi işlemlerini yaptırmaktan çekinmiyordu.
***
Fakat geçen Salı günü İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’na girdiği andan beri kendisinden haber alınamıyor!
Olayı yakından takip eden Türk-Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı “Hayatta olup olmadığını bilmiyoruz” diyor.
Dışişleri Bakanlığı büyükelçiyi bakanlığa çağırdı, emniyet araştırmaya başladı.
Akıbeti meçhul.
Yani Kaşıkçı olayı Türkiye ile Suudi Arabistan arasında bir sorun adayı gibi duruyor!
***
Cumhurbaşkanı sözcüsü Kalın, Kaşıkçı’nın konsoloslukta olduğunu düşündüklerini söyledi. Ancak veliaht prensin ‘İstanbul konsolosluğunun aranmasına izin vermeye hazır olduklarını’ açıklaması işin rengini değiştirdi.
Demek ki Kaşıkçı konsoloslukta değil.
Akla ilk gelen Kaşıkçı’nın konsolosluk içinde paket edilip gizlice başka bir mekana götürüldüğüdür.
Ben açıkçası Suudi istihbaratının bu kıvraklığı göstereceğine pek ihtimal vermiyorum.
***
Dünyayı gezen Kaşıkçı’ya başka bir ülkede operasyon yapılabilirdi. Neden özellikle Türkiye?
İşte ben bu noktada ABD’den kuşkulanıyorum.
ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde oluşturduğu terör ordusunun masrafını Suudilere yıktığı haberlerinin Türkiye tarafından hoş karşılanmadığı gizli değil.
Şimdi bir de İstanbul’un göbeğinde bir gazetecinin Suudi Konsolosluğunda sırra kadem basması Türkiye-Suudi Arabistan arasını açmaya yönelik bir ABD operasyonu olabilir.
Türkiye’nin de Suudi Arabistan’daki akl-ı selim sahibi yöneticilerin de dikkatli olması gerekir!