Mart ayında Rusya’da seçim var. Başkanlık seçimleri ve Rusya’nın yeni döneminin koordinatları teyit edilecek bu seçimde.
Vladimir Putin’in, bu seçimlerde kazanacağı kesin gibi gözükmekte. Açıkçası halk nezdinde ciddi desteğinin olduğu da kesindir.
Putin; Rusya’ya, kendi eski otoritesini geriye getirme gayretinde, kısmen başarılı oldu. ABD’nin, bu kadar Rusya karşıtı tavrının arkasında yatan şeyin tam da bu konunun olduğunu, yalıngözle baktığımızda bile anlayabiliyoruz.
ABD’nin son yıllarda ürettiği tüm politikalar, esasında Rusya’nın tezlerini yeniden cazibeli kıldı. Rusya’ya sınır bölgelerde kurgulanan savaş içerikli hareketlerin amacı Rusya’yı kuşatmak olduğu net değil mi? Peki neden Rusya’yı kuşatmak istemekte ABD? Neden Rusya’yı ortadan kaldırmak istemekte? Mesele gerçekten de insan hak ve özgürlükleri mi acaba? Amerika bundan sonra hangi argümanları ile inandırabilecektir acaba? Dünyadaki tüm felaketlerin müsebbibi olmuşken, şimdi hangi argümanlarla ve demokrasi masalları ile aklımızı süsleyebilecek acaba? Ukrayna, Gürcistan, Baltık yani ülkelerdeki hareketlilikler çatışmalar savaş formüllerinin hepsinin bir gayesi olduğu kesindir. ABD; Rusya’yı, Karadeniz Baltık ve Kuzey sularından ablukaya almak istediğini gizlemiyor. Putin işte tam da Rusya için felaket olan bu senaryo karşısında daha kalıcı ve daha desteklenir konuma gelebildi. Kendi toplumunda, her ne kadar insan hakları, şeffaflık, usulsüzlük konularında çeşitli iddialar olsa da, vatandaş nezdinde desteğini kahir çoğunlukla kaybetmedi. İşte bu anlamda ABD politikaları sonucunda, Rusya içeriden daha da monolit içeriğe evirildi. Elbette yaptırımları da sarsmak için güzel fırsat olabilirdi. Nitekim ki, bazı hesapları buna göre yaptı ABD!
Paralı oligarşik yapı ile Putin’in arasını açma çabası da devrede.
Önce ekonomik sıkıntı ile karşı karşıya kalan Rusya, vatandaşı ile Putin’i karşı karşıya getirme çabasıyla devreye girdi. Ukrayna-Rusya savaşı ile sosyolojik doku, oynatılmaya gayret edildi. Daha sonra Putin hariç tüm hükümet üyeleri ve Putin döneminde paraları daha da artan işadamlarının isimlerini içeren yeni raporlar devreye girdi. Burada da amacın, bu sefer siyasi elit ve iş dünyası ile Putin’i karşı karşıya getirme çabası oldu. Giderek baskının dozunu artıran hamle ortaya çıktı. ABD kendi yeni askeri doktrinini açıkladı. Ve Rusya tehdit listesine alındı. Bu maddeleri alt alta koyduğumuzda maksat açık gözükmektedir. Kissinger’ın, zamanında yaptırımlarla ilgili net bir tespiti var idi. “Yaptırımlar siyasi argümanınızın yokluğunu teyit eden sonuçtur. Ve bu durum, istediğinin tam tersi durumla sizi karşı karşıya getirir.” İşte yaptırımlar Rusya’nın da alternatif yollar denemesine ve yeni yollar bulmasına neden oldu. Tüm yaptırım gören ülkelerin kaderindeki sonuç da budur. Şimdi bu seçim, Putin’in zaferi ile sonuçlanacak. Devreye Putin’le ilgili hastalık dedikoduları girse bile sonuç değişemeyecek! Dahasını da yazayım. Şu an için değil, daha ileride Putin sonrası Rusya için, adaylar bir değil bir kaç isimdir. Ve bazıları, bazı bölgelerin valileri olarak yetişme sürecinden geçmekte. Sonuç şu ki; devletler hukukunu hiçe sayan stratejilerin sonunda, aşırı milliyetçi duygular devreye girer ve en evvel bu duruma neden olan müsebbibini bulur ve vurur. Acaba ABD bunun farkında mı?