Cumhurbaşkanı Erdoğan davet üzerine yarın Washington’da olacak ve Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatını da kapsayan kararlılığını ABD Başkanı Trump’ın yüzüne bir kez daha söyleyecek. "Yüz yüze" görüşmenin içeriğine ve gereğine dair şunu söylemişti Erdoğan Macaristan dönüşünde gazetecilere.
“Arkadaşlarımızla yaptığımız değerlendirmede bu ziyaretin önemli olduğunu ve Barış Pınarı Harekatının şu an geldiği noktayı yüz yüze değerlendirmenin faydalı olacağına inandık. Bunu zaten Sayın Trump’la telefon görüşmemizde kendisine de ifade ettik. Ayın 13’ünde bugüne kadar ele aldığımız ve almadığımız birçok konuyu yüz yüze görüşmenin faydalı olacağına inandık. Tabi ki Suriye’de güvenli bölge ve mültecilerin kendi topraklarına geri dönüşü konularını masaya yatıracağız. Gerek S-400, gerek F-35, gerek 100 milyar dolarlık ticaret hacmi meselelerini ele alacağız. FETÖ ile mücadele ve Halkbank konusunu da görüşeceğiz.”
Başlıkların her biri Türkiye için öncelikli. Acil olansa Barış Pınarı Harekatı. Bölgenin PKK’dan temizlenmesi ve Türkiye’deki Suriyelilerin ülkelerine güvenle dönebilmesi.
***
Şu an Trump halef selef olduğu Obama’ya ve ABD müesses nizamına kıyasla Türkiye’nin önceliklerini ve kararlılığını en iyi anlayan Amerikalı gibi görünüyor.
Buna rağmen bozuk bir saatin günde iki kez doğruyu göstermesi gibi Trump da doğru olanı arada bir ifade ediyor. Bir kaçını hatırlarsak, şu itiraflarda bulundu ABD Başkanı dünyaya:
“Birçok açıdan PKK, terör ve terör tehdidi bakımından muhtemelen DEAŞ'tan daha kötü.”
“(YPG/SDG) Melek değiller. Bizimle savaşmaları için onlara çok para ödedik. Bizimle savaşmadıklarında o kadar iyi değildiler.”
“NATO üyeleriyle iyi geçinmeliyiz ve Türkiye NATO üyesi."
“Obama döneminde müttefikimiz Türkiye'nin can düşmanı olan PKK ile iş tuttuk ve Türkiye'yi Rusya'nın kollarına attık.” (Bu cümle Ortadoğu uzmanı Michael Doran'a ait, Trump RT etti ama yukarıdakilerle birlikte okunduğunda bu RT bal gibi onaylama anlamına gelir. FÖ)
Trump, G20 Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yüz yüze görüştükten sonra da S-400 ve F-35 konusunda itiraflarda bulunmuş ve “Türkiye’ye karşı adil olmadık. Bu hata Obama dönemine aitti, Türkiye’ye Patriot satmamak yanlıştı” demişti.
***
Bunları söyleyen Trump, ABD askerlerini bölgeden (kısmen de olsa) çekerek Türkiye’nin sahayı dezenfekte etmesi için uygun hale getirdi. Nitekim TSK ve SMO bir haftada Tel Abyad ve Rasulayn’ı kontrol altına aldı, 120 km uzunluk, 30-32 km derinlikte PKK-YPG unsurlarını temizledi. Bu kısacık sürede 30 binden fazla Suriyeli evlerine döndü bile.
Küçük bir jenerik bu. Türkiye’nin nihai hedefi ise Suriye’nin bütünlüğünün korunması ve anayasal demokratik düzene bir an evvel geçilmesi. Büyük devlet olmanın ve insanlık onuru taşımanın bir gereği olarak misafir ettiği 4 milyon Suriyelinin evlerine güvenle dönmesi.
Sınırında bir terör devletçiği kurulmasına asla izin vermeyecek Türkiye. Devlet ve millet olarak bu konuda hemfikir.
***
O yüzden ABD’nin yapması gereken şey belli. “İşbirliğimiz taktiksel ve geçici” dediği PKK-YPG’den desteğini tamamen çekmesi ve stratejik ortağı Türkiye’ye dair eski/yanlış bilgilerini güncelleyerek sağlıklı bir ilişki zemini araması.
ABD bunu yapar mı, seçim öncesi azil baskısı yaşayan Trump yapabilir mi göreceğiz. Ama kamuoyunu Erdoğan’ın vereceği belgeler ve donelerle etkileyebilir. Şahin Cilo’nun kahraman değil katil, SDG’nin özgürlük savaşçısı değil terörist sürüsü, ABD’nin çıkarının YPG değil Türkiye olduğu gayet somut gerçekler çünkü.
Ayrıca DEAŞ’ı bitiren de Türkiye idi. Bütün açık/sofistike saldırılardan güçlü ve kararlı çıkan da öyle!
Nitekim Başkan Erdoğan özetlemişti Türkiye'nin kararını; “Son terörist bitmeden, diğer ülkeler çıkmadan biz bölgeden çıkmayız" diye. Şimdi ABD için karar zamanı...