ABD’nin Türkiye’ye karşı yürüttüğü politika tam bir şapşallığı sergiliyor. Kelimeleri seçerek kullanıyorum, tam bir şapşallığı evet. Ne yapacağına karar verememiş, bir müttefik olarak duracağı yeri belirleyememiş, dost mu düşman mı olacağına karar verememiş ve gelişmeler karşısında apar topar bir şeyler yapma gereği duymuş cüce politikalar içinde kıvranan koca bir dev!
Başlıkta“Dramatik açıklama” dediğim şey, ABD BüyükelçisiJohn Bass’ın NTV’deki değerlendirmeleri.
Gelin mesela şu ifadeleri değerlendirelim:
“Türkiye’nin Rusya ile yapıcı ilişki kurmasını destekliyoruz. Türkiye, Rusya ile saygı çerçevesi içinde, iyi bir ilişki sürdürebilir ancak bununla beraber Rus hükümetinin diğer birtakım politikaları ve bölgedeki davranışlarıyla ilgili temkinli davranmasını da beklerim. Türk basınında rahatsız edici bulduğun şeylerden biri de, ABD’nin Türkiye’yi parçalamak istediği ya da Türkiye’nin başarısız olduğunu görmek istediği için Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşmayı baltalamak istediğine dair iddialar. Hiç kimse Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ABD kadar bağlı olmamıştır. Buna karşın, Rusya hükümeti ise uluslararası sınırları değiştirmek ve başka bir ülkenin bir kısmını ilhak etmek amacıyla son yıllarda askeri güç kullanmış olan tek Avrupa hükümetidir. Türkiye’nin Rusya’yla ilişkisini ilerletirken bu gerçekleri de göz önünde bulundurmayı sürdürmesini umuyoruz.”
Ne bu?
Güya Türkiye’yi uyaracak!
“Sizin işbirliği yaptığınız bu Rusya var ya...”üslubunda bir hard tavır bu.
Bunları bilmiyor Türkiye!
Rusya’yı ABD Büyükelçisi’nin uyarısı ile tanıyacak!
Rusya sınırlarla oynuyor bakın, Ukrayna’ya ne yaptı bakın, Kırım’ı ilhak etti bakın... Sonra?
Sonra “Türkiye ile de oynar bakın!” geliyor tahtında müstetir olarak...
Peki sonra?
Bütün bunları bildikten sonra Amerika’ya razı olun!
Ama bunlar, Amerika’nın Türkiye’ye karşı günahlarını ortadan kaldırmıyor ki...
Bu günahların izahına yönelik sözler değil ki bunlar.
Bunlar, “komünizm gelir ha!” diyerek Türkiye’yi korkutup Batı politikalarına mahkum etmek gibi çok kaba bir ikilemden yola çıkıyor ve Türkiye’nin böyle bir saflığa fit olacağını varsaymak gibi bir diplomatik çirkinliği sergiliyor.
Yanlış yaptınız Suriye’de arkadaş! Yan-lışşşş!
“Esed giderse kim gelecek?”sorusu kafanızı karıştırdı, İslamofobi nüksetti ruhlarınızda ve Türkiye’yi ve ılımlı muhalefeti, Rus – İran – Esed saldırganlığı karşısında yalnız bıraktınız, üstelik bununla kalmayarak, PYD-YPG’ye alan açtınız, PYD üzerinden PKK’nın ve HDP’nin aklını iğfal ederek Türkiye’nin iç barış sürecini dinamitlediniz, Tayyip Erdoğan’ın kalemini kırıp, Türkiye’yi ateşe atmayı göze aldınız ve son olarak üstelik 15 Temmuz gibi “Türkiye’yi vurma eylemi”nden sonra FETÖ’yü korumayı sürdürdünüz...
Bu Tayyip Erdoğan, meydan meydan sizi akla, mantığa çağırdı. Müttefikliğinizi sorguladı, dostluğunuzu sorguladı, stratejik müttefikliğinizi sorguladı, duydunuz mu? Bu Tayyip Erdoğan bir şekilde batağa saplanır hesabı mı yaptınız? Onun şahsında Mursi rüyaları mı gördünüz? Kerry’nin “FETÖ Türkiye’de demokrasiyi kurtardı” gibi bir açıklaması hazır mıydı?
Ne diyor Bass?
“Suriye’de Kürt kantonları diye tabir edilen bölgenin birleşmesini desteklemeyişimizin ve hiçbir zaman desteklemeyecek olmamızın...”
Öyle bir dosya oluşturdu ki Amerika bölgede, Suriye’de, PKK çevresindeki yapı ile ilişkide, şu sözlerin hiçbir inandırıcılığı kalmadı Türkiye’de. ABD gibi bir devlet bunu görebilmeliydi eğer iyi niyetli ise... Görmeyince bunun Türkiye’de “Kötü niyet” olarak okunacağını da görmeliydi. Onu da görmedi onu da görmedi ve şimdi bu dramatik açıklama ile ortaya çıkıp “Türkiye – Rusya ilişkileri”ndeki yeni durumu dönüştürmeye çalışıyor.
Hayret bir şey Amerika adına...
Ortadoğu’da yerlerde sürünüyor ABD politikaları.
Ne diyeyim. ABD kendine baksın, Türkiye’nin bilinci açık, Rusya’yı da biliyor, ABD’yi de, İran’ı da... Oyunları cevaplandırmak için canını dişine takmış mücadele ediyor!