-Arkadaşlar, ben devlet görmüş bir insanım. Toplantı salonunda hiçbir kayıt cihazı yoktur. Evvela bundan emin olmanızı ve rahat konuşmanızı dilerim.
- Öyle diyorsunuz da hani FETÖ falan diyorlar, bunlar, dinlemeler konusunda son teknolojiyi kullanıyor. Şu FETÖ elebaşı için de zaten dinleme hastası diyorlar. Huylu huyundan vazgeçer mi, bilmiyoruz. Siz yine de bir daha baktırsaydınız...
-Baktırdık baktırdık...
- Başlamadan, hanımefendiyi çok gergin görüyorum. Bizim elemana otobüs üzerinde o kadar sarılmasaydınız...
-Teessüf ederim. O espriyi Ajda Pekkan'a yaptılar. "Bugün de gerginsiniz" diye...
-Lütfen konuyu dağıtmayalım. Benim bir teklifim var. Bizi destekleyenler, adayı hâlâ açıklamadınız diye sıkıştırıyorlar. Yani bu toplantıyı uzun tutalım derim. Böylece aday üzerinde çok kafa patlattık zannedilir.
-Bu aday konusu kolayda, içimizden biri, dünyaya kafa tutuyor, elinde kılıç varmış gibi "savulun" geliyorum" falan diyor. Olmaz ama böyle, dayatma bu resmen...
-Tamam. Ben hatalıyım ama belediye başkanlarını ikide bir sahneye çıkarmanın izahı var mı?
-O zaman anlaşalım. Bir üslûp beraberliği olsun. 6 kafadan ayrı ses çıkıyor.
-Evet, bu konu beni çok rahatsız ediyor. Bizim çizgimiz belli. Ben ara sıra kendisini övüyorum bile. Ama o kalkıyor "ilk bir hafta içinde İstanbul Sözleşmesi'ni yürürlüğe koyacağız." diyor.
-Size amca diyebilir miyim? Bak amca, başlatma şimdi İstanbul Sözleşmesi'nden. Girmeyelim o konuya.
-Girmeyelim ama erkek erkekle evlenemez ya...
-Girmeyelim ama beyefendinin de ağzından çıkanı kulağı duysun. Bir öyle bir böyle konuşuyor. "Kürdistan" demedim diyor, "Özerk Kürdistan" diyen adamı başdanışman yapıyor. Milliyetçi oyların yoğun olduğu illere gidiyor, "gerçek ülkücü benim" diyor. Bu ne ya?
-Tamam tamam. Bir daha olmasın. Gündeme dönelim artık.
-Adayla ilgili istişarelere 1 ay sonra başlayalım. Niye acele ediliyor. "Adayı açıklayın, adayı açıklayın" baskısına aldırmayalım. Açıklayacağız herhalde.
- Toplantı sonunda somut, anlaşılır, heyecan ve coşku verici şeyler söyleyelim.
-Ben de yıllardır bakanlık yaptım. Çok iyi ikili oynarım. Filan için imza atarken, falan için çalışmışlığım da vardır. Şöyle diyelim: "Öncelikle ortak yönetim modeli ve geçiş yol haritasında mutabık kaldık. Masamızda mutabakat ruhu var.
-Bence, daha somut adımlar bağlamında; "Bugün tamamlama aşamasına getirdiğimiz Geçiş Süreci Yol Haritasını ve Ortak Politikalar Metnini 30 Ocak'ta yapacağımız ortak bir tanıtım toplantısı ile kamuoyunun bilgilerine sunacağız" diyelim.
-İçimizdeki büyük partinin adamları sağda solda "yüzde 1'in kadar konuş" diye laf çakıyorlar.
-Ya o önemli değil de, milletvekili pazarlığı ne olacak? Kontenjan verilirken yüzdeliklere bakılmasın. Yoksa bu masayı dağıtırız arkadaş. Herkesin imzası aynı değerde ise küçüklerin kollanması gerekir.
-Önemli iki konu var, onları da konuşmamız lazım.
Şu anda HDP'liler de bizi bir şekilde yan odadan dinliyor. Sizin aranız iyi. Şu SİHA'larla kafayı bozana söyleyin, Kandil'den zırt pırt konuşan bir laf ebesi var, kessin sesini ya. Bir çuval inciri berbat edecek.
--Siz de Pensilvanya'ya iletin. Sosyal medyada zırtapozlar var. Sanki seçimleri kazanmışız gibi geliyoruz, asacağız, keseceğiz havalarındalar. Bunlar kafayı iyice yemiş...
-Ben de şey diyecektim. Hani bağımsızlık falan diyoruz ya, şu ABD'ye biraz eleştiri yöneltelim. Suriye'de PKK'yı destekliyor. Binlerce TIR silah verdi. Biz hiçbir şey söylemedik...
-(Diğerleri hep birden). Sırası mı şimdi?
(Hayal ürünü bu kaydın videosunu aramaya kalkmazlar herhalde)