İstanbul Saraçhane sahnesindeki tiyatro gösterdi ki, Kılıçdaroğlu ve Akşener arasında ciddi bir mesele var. Saraçhane'ye ilk gelen Akşener olduğu halde Kılıçdaroğlu, "Ben de Almanya'da öğrendim Sayın İmamoğlu'nun çağrı yaptığını" diyor.
Bir de Akşener'in "yeni başlıyoruz" sevinç ve telaşı gözlendi. Neye yeni başlıyor? Ortada bir ceza var, buradan mağduriyet üretip İmamoğlu'nun adaylığını dayatmaya mı yeni başlıyor?
Saraçhane tiyatrosu sonrasında şu net görüldü; Kılıçdaroğlu da İmamoğlu da aday olmak için yanıp tutuşuyor. CHP Genel Merkezi Kılıçdaroğlu'nun arkasında kenetlendi. Akşener de İmamoğlu'nun adaylığında ısrar ediyor.
Akşener, Belediye Başkanı olarak İmamoğlu'nun aday olabileceğini söylerken, Kılıçdaroğlu; "Bir parti, başka bir partinin iç işlerine karışmamalı" diyerek had bildiriyor. Ve noktayı koyuyor: "Doğal olanı şudur, altılı masadan bir kişinin cumhurbaşkanı olarak belirlenmesi..."
Yani İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerini artık duymak istemiyor. "6'lı masadan biri..." diyerek de resmen adaylığını telâffuz ediyor.
Hele İmamoğlu'nu CHP Grup Toplantısına çağırıp karşısına mum gibi dikerek rencide etmesi, İmamoğlu'nun süngüsünü düşürme tablosu... "Gel bakalım Muharrem"den sonra "otur bakalım Ekrem" muamelesi.
Dananın kuyruğu önümüzdeki 6'lı masa toplantısında kopabilir. Ama bu sessizce olmaz.
Kılıçdaroğlu dışındaki 5 muhalefet partisi liderinin durumu kritik.
Akşener dışındakiler Kılıçdaroğlu da diyemiyor, İmamoğlu da.
Ortalık toz duman.
Ama onların asıl sıkıntısı, milletin bugüne kadar iktidara getirmediği CHP'ye, koltuk değnekliği yapmak. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, adalet falan deyip CHP'yi iktidara taşımanın vebali, onları çok düşündürüyor.
Bunun da ötesinde şu anda 6'lı masa, PKK ve FETÖ terör örgütleri konusunda milletle ters düşmüş vaziyette. Teröristlere açıktan af vaat ediyorlar.
Biden Projesi damgası, 6'lı masanın alâmetifarikasıdır.
Proje partileri denince akla gelen muhalefet partileridir.
Hiçbir milli meselede omurgalı bir duruşları yok. Milletimizin sevindiği bütün adımlar/atılımlar bunların gündeminde yok.
İHA'ya, SİHA'ya, füzelere, doğal gaz, petrol bulmamıza dair tek beyanları yok.
Sanki Türkiye'nin ilerlemesinin önünde takoz olmak için masa kurmuş gibiler.
Türkiye için değil, adeta yabancılar adına siyaset sahnesine çıkmış gibiler.
Gençliğinde "go home Yankee" diye sol yumruk sıkan Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye'nin yüzde 90'ı ABD aleyhtarı iken bir Amerikalıyı ekonomik baş danışman olarak çağırıyor.
Halka rağmen halkçılığın, pervasızlığın bu kadarına pes denilir doğrusu...
ABD'den, bazı AB ülkelerinden Erdoğan aleyhine açıklamalar gelirken bunlara destek mesajları, sempati çelenkleri gönderiliyor. Kandil yalvarıyor, Demirtaş yalvarıyor, FETÖ'cüler arkalarında...
Ne kadar millet düşmanı varsa, 6'lı masadan medet umuyor.
Bu ne zillettir...
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, iki hafta önce katıldığı bir televizyon programında, aday belirleme süreci için şu demişti: "En sonunda o 6'lı masada bir beyaz duman tütecek. Beyaz duman tüttüğünde de diyeceğiz ki hayırlı olsun..."
Bilindiği gibi 'Beyaz Duman' kavramı, Vatikan'daki Papa seçimlerindeki belirleyici unsur. Papa belli olmuşsa, beyaz duman. Hâlâ seçilememiş ise siyah duman...
İtalya'da siyaset yaptığını zanneden Babacan'a göre 6'lı masadan hâlâ siyah duman tütüyor...