İstanbul’da 23 Haziran’da sadece büyükşehir belediye başkanlığı için seçim var. YSK’nın pazartesi günkü kararından sonra ortalık toz duman.
1. CHP çok kötü oldu. Kılıçdaroğlu “çete üyesi” dediği 7 hâkimin ismini partisinin Grup Toplantısında okuyarak yuhalattı. Onları hedef gösterdi. O hâkimlerin şu anda can güvenliği tehlike altında.
2. Kılıçdaroğlu YSK üyelerine hakaret ve tehdidi daha önce de yaptı ve kendisine yargıda dokunulmadı. Sıradan bir vatandaş hâkimler hakkında imalı bir baskıda bulunsa başına neler gelir? Kılıçdaroğlu’na bu cüretinin, kabadayılığının, hukuksuzluğun bedeli neden ödettirilmiyor?
3. Bazı hukukçu akademisyenler, “tarafsız, bağımsız yargı” maskeli balosunun müdavimleri bildik simalar, hemen bir koro oluşturarak YSK’nın kararını “hak gaspı” olarak değerlendirdiler ve “Türkiye’de yargı bitmiştir” fetvasını verdiler.
Bunların hiçbirini ciddiye alamayız. Çünkü alayı, Moğultay ve Seyfi Oktay döneminde yargının nasıl CHP zihniyetine teslim edildiğini, bir mezhepçi yapılanmanın yargıyı nasıl esir aldığını, FETÖ’nün Yüksek Yargının bütün kurumlarını nasıl kontrol ettiğini, kürsü hâkim ve savcılarının üçte birini nasıl ele geçirdiğini hiç dile getirmediler. Bunlar samimiyetsiz ve çifte standartlıdır. “Hak, hukuk, adalet” çağrıları sadece kendi zihniyetleri, ideolojileri/mezhepleri ve Amerikan menfaatleri içindir…
Bunlar, sırf eşi başörtülü diye Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemek için 367 garabetini ortaya atan yargı tayfasının mensuplarıdır.
Bunlar, 28 Şubat döneminin yargı yüzsüzleridir. Genelkurmay Karargâhına Yargıtay, Danıştay üyeleri servis araçları ile götürülüp, komutla ayağa kaldırılırken, hizaya sokulurken gıkı çıkmayan “hak-hukuk-adalet” çetesinin üyeleridir.
4. Baştan beri İstanbul’un CHP tarafından kazanılmasının bir proje olduğunu söyledik, yazdık. Onun için HDP, İP İstanbul’da aday göstermedi. Saadet Partisi gösterdi çünkü SP seçmeni serbest kalırsa Binali Yıldırım’a oy verebilirdi. Kendilerini hala AK Partili göstermeye çalışan Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve kimi eski bakan/milletvekili İstanbul’da Binali Yıldırım Bey’e destek olmadılar.
Meğer oyun büyük, proje esaslıymış.
YSK kararından sonra A. Gül, YSK kararını “2007 yılındaki 367 kararı” ile bir tuttu. Acımasız ve insafsız bir benzetme için söyleyecek laf bulamıyorum.
Ahmet Davutoğlu da ondan aşağı kalmadı. “YSK kararı evrensel hukuka aykırı”ymış. Evrensel koroya Gül ile Davutoğlu’nun katılması hiç şaşırtıcı değil. İmamoğlu’na ilk destek Fransa, Almanya ve ABD’den geldi. Gül ve Davutoğlu’nun bu ülkelerle aynı safta olmasına şaşıran var mı?
5. 31 Mart’ın hemen ertesinde “Olanda hayır vardır” dedik. Şer görünenden hayırlar çıktığını bize Kur’an’da Rabbimiz söylüyor.
Şu yaşadığımız 37 gün turnusol kâğıdı gibi işlev gördü. Herkes safını belli etti.
Kim kimlerle iş tutuyor, kim kendini nerelerde, nasıl gizlemiş gördük. Ne güzel sözdür; "Çoğunun haçı çıktı zir-i bagalinden” (Ziya Paşa). Herkesten vefa beklenmez. Çoğunun haçı çıkar koltuğunun altından…
6. CHP, belli oldu ki, mağduriyete oynayacak ve iç-dış bütün odaklar toplu bir hamle yapacak. İstanbul üzerinden tam bir yerli/milli-küresel muharebesi yaşanacak. Sanatçıların, komedyenlerin, popçuların cepheye sürülmesi de bunu gösteriyor.
Bakmayın siz, “her şey çok güzel olacak” deyip daha şimdiden 23 Haziran’da kazanmış gibi yapanlara.
Cumhur İttifakı yüreklerini titretiyor.
Şevk, heyecan, moraller yüksek olsun aziz millet evlatları. Teker tümseği aştı…