Fadime Şahinler, Ali Kalkancılar, Müslüm Gündüzler, BÇG, brifingler, tankların Sincan’da yürütülmesi ve askerlerin her şeye müdahil olması dahil vesayet sisteminin tüm argümanları devredeydi.
Nihayet 11. ayda Erbakan hoca başbakanlığı ortağına devretmek üzere istifa etmek mecburiyetinde kaldı ve maalesef iki darbe yemiş Demirel bu sefer darbecilerle birlikte 28 Şubat sürecini başlattı.
***
28 Şubat sürecinde dindarlara o kadar baskı uygulandı ki bu süreç İslamcılığın resmen hezimetiyle sonuçlanmıştı.
28 Şubat sürecinde cezalandırılanların hiçbiri suçlu değildi. Fakat farz edelim suçlu olsunlar. Suçun şahsiliği gibi temel hukuk kuralları bile göz ardı edildi.
Hanımından vazgeçtik anası başörtülü ya da babası sakallı diye muvazzafların ordu ile ilişkisi kesildi. Sivilde görev almalarına engel olundu.
Binlerce memur işinden edildi. On binlerce üniversite öğrencisi okuldan atıldı ya da okuluna giremedi.
Hülasa bu sürecin dindarlara verdiği zararı ne 27 Mayıs ne 12 Mart ne de 12 Eylül askeri müdahaleleri verdi.
***
Sürecin Bir numarasının söylediği gibi İslam’la ilgili her şey irtica suçuna dâhil edildi ve dindarlar tarihin en acımasız kıyımına uğradı.
Partiler kapatıldı, okullar budandı, liderler yasaklı hale geldi. Erdoğan okul kitaplarındaki bir şiiri okudu diye başkanlıktan alındı ve siyaset yasağı kondu.
Maalesef o dönemin partileri bu haksızlıklara karşı direnemedi, aksine sürece destek verdi.
Erkek ürkek propagandasıyla 1999 seçimlerinde umut haline gelenparti, daha yemin töreninde başörtülü vekilinin başını açtırarak bütün umutları suya düşürdü. Hükümet ortağı olarak baskılara karşı direnmedi, kararları uygulamak gibi millet aleyhine dayanılması güç bir politika izledi.
Uzatmayalım 28 Şubat süreci dindarların üzerinden bir silindir gibi ezdi geçti.
***
Ama bu milletin mayası sağlam.
Bu millet hiçbir askeri müdahaleyi onaylamamıştır. 15 Temmuz’a kadar bu tavrını sessiz bir şekilde göstermiştir. 15 Temmuz bir destandır!
27 Mayıs’tan sonra AP’yi, 12 Eylül’den sonra ANAP’ı, 28 Şubat’tan sonra AK Parti’yi iktidar yaparak vesayete hayır demiştir.
2002 seçimlerinde sadece AK Parti’yi iktidar yapmamış sürecin sorumlusu partilerin tamamını da sandığa gömmüştür.
Son 15 yılda vesayet sistemiyle yapılan mücadelede milli irade kazanmıştır.
Ellerindeki son kozu 15 Temmuz’da kullanan vesayetçiler ve dış mihrakların maşaları da tarihte eşine az rastlanan biçimde tasfiye edilmişlerdir/ediliyorlar.
***
28 Şubat sürecinin kimi sorumlularının yargılanması devam ediyor ama ihmal edilen bir kesim var.
Bu sürecin en önemli ayağı medyaydı. Medya sorumluları hakkında bir dava açıldığını duymadık.
Sürecin ikinci ayağı başta ‘beşli çete’ olmak üzere kimi STK’lardı. Onlar hakkında da bir işlem yapıldığını duymadık.
***
Öte yandan 28 Şubat sürecinde haksız yere yargılanan ve hüküm giyen kimimağdurların hala cezaevlerinde olması, sabıkası karartılan masum insanların sabıklarının silinmemiş olması düşündürücü değil mi?
İcra ve yargı erkinin FETO eşkıyasıyla uğraşırken bir taraftan da 28 Şubat mağduriyetlerinin giderilmesi istikametinde acil adımlar atmaları gerekir diye düşünüyorum.
Cumhurbaşkanımızın 28 Şubat’ın sivil ayağının da hesap vereceğini ve mağduriyetlerin giderileceğini açıklamış olması icranın harekete geçeceğini gösterir.
Şimdi sıra yargıda.