15 Temmuz gibi bir işgal girişiminin "tiyatro" olduğunu iddia eden zihniyet, 28 Şubat'ı da sıradanlaştırmak için elinden geleni yapıyor. Muhalefet zirvesi için bugünün seçilmesi bile bu amacı taşıyor. İnsan, "28 Şubat mağdurları"nın da 28 Şubat mimarlarının yanında yer almasına şaşıyor.
28 Şubat'ın ne olduğunu bilhassa gençlerimize çok iyi anlatmalıyız. Arkadaşlarımızın ana hatlarıyla özetlediği haberimize aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
Bu kısa haberimize sığmayacak derinlikteki bir demokrasi katliamı olan 28 Şubat darbesi 20 yıl gecikmeli de olsa yargılandı. Ancak bu yargılama, "dostlar alışverişte görsün" babındandı. Onu da geçtik, sadece "tetikçi"ler yargılandı.
Bu sebeple, onlara emir verenler de, darbede kullandıkları "silah"ları temin edenler de cezasını çekmedikçe 28 Şubat darbesi yargılanmış olamaz.
Hadi talimatı veren "küresel kabadayı" olduğu için hesap soramıyoruz. Peki "28 Şubat darbesinin silahı" olan o malum manşetleri atanları neden yargılayamıyoruz?
Halbûki, muhafazakârlara ve dindarlara yönelik "yaylım ateşi" olarak kullanılan bu manşetlerin "modern darbenin mühimmatı" olduğunu yargı da tescil etmişti.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi 3 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan "28 Şubat Davası Gerekçeli Kararı"nda medyanın 28 Şubat'taki rolünü şöyle açıklıyor:
"Meslek ilkelerini askıya alarak 28 Şubat darbesinin gerçekleştirilmesine sınırsız destek veren çok sayıda medya kuruluşu ve medya mensubu, Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının talep ve talimatlarına uygun haberler üretti. Gerçek olmayan haberler yayınlayıp, gerçek olan haberleri gizledi, sanal irtica haberleriyle gündem oluşturdu.
28 Şubat darbesinin gerçekleşmesinde, Hürriyet yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, Sabah yayın yönetmeni Ergun Babahan, Milliyet yayın yönetmeni Derya Sazak başta olmak üzere çok sayıda gazeteci, radyo ve TV programcısı çok önemli rol oynadı. Eğer medya desteği olmasaydı, 28 Şubat darbesi gerçekleşmezdi.Bu manşetleri atanlar, anayasayı ilga ve hükümeti düşürme suçunun şerikleridir."
Bilmeyenler için açıklayalım, "şerik", "ortak" demektir. Yani yargı, 28 Şubat darbesinin, o dönemde "gazeteci" olarak ortalıkta dolaşan millet düşmanları sayesinde hedefine ulaştığını söylüyor.
Aslında bu tespite de gerek yok. Gazeteci kisveli darbecilerin "amiral gemisi" Ertuğrul Özkök, 28 Şubat'ın tarafı olduğunu ve hâlâ açıkça ifade ediyor.
Bazıları bu darbecinin "artık değiştiğini" zannediyor ama yanılıyor. Gemisi bizim limana demirlemiş olsa da o yine darbeci kafasını her fırsatta köşesinden uzatıyor, operasyonlarına devam etmek için pusuda beklediğini gösteriyor.
Peki, Ertuğrul Özkök ve avânesinin 28 Şubat'taki rolü bu kadar sabit iken hesabı neden hâlâ sorulmuyor?
Lütfen bilen varsa söylesin, bu demokrasi ve insanlık düşmanı darbecileri hâlâ kim koruyor?