24. Uluslararası Adana Film Festivali ödülleri, etkinlikleri ve tartışmalarıyla bitti. Yıllardır bu festivali takip ederiz. Diğer festivallere göre ne umacağımızı bilerek gittik ve hep beklentileri karşıladı. Ülkenin festival coğrafyası içinde İstanbul ve Antalya kadar dikkat çeken bir festival oldu Adana. Üstelik ara ara kesintiler olsa da diğer festivaller kadar köklü bir organizasyondur. Yeşilçam döneminin kapitalinin bile sağlandığı yerdir bu topraklar. Pamuk tarlalarının getirdiği paralarla az film çekilmedi Yeşilçam’da. Sinemamıza birçok ünlü ismi de hediye eden şehirdir Adana. Yılmaz Güney, Yilmaz Köksal, Menderes Samancılar, Aytaç Arman, yönetmen Ali Özgentürk hemen aklıma gelenler. Şimdi Türk sinemasının köklerine işlemiş bu topraklarda film festivali yapılıyorsa bu festivali önemsemek hepimizin sorumluluğudur. Son 10 yıldır Antalya ve İstanbul film festivali sürekli kabuk değiştirip kan kaybederken Adana bir istikrar yakalamıştır. Gelen filmler ve sinemacılar Adana’yı hep önemli bir hedef olarak görmüşlerdir. Bu yapı ülkenin festivalleri arasında da bir denge oluşturmuştur. Antalya film festivali Ulusal yarışmayı kaldırınca Adana’nın önemi bir kat daha arttı. Bu yılın çekilen en iyi Türk filmleri Adana’da yarıştı. Organizasyon da bunu fırsat bilip bir yenilenme içine girdi. Öyle ki yabancı seçki de aynı yerli filmler gibi çok kaliteliydi. Her şey buraya kadar çok güzel. Fakat ne olduysa oldu. Bu festivali neredeyse 10 yıldır düzenleyen ekip dağıldı. Tecrübe her işte çok önemli. Ama söz konusu böyle büyük bir organizasyonsa inanın getrdiğiniz filmlerden çok organizasyonun çalışanlarının da tecrübesi ve işleri yürütme alışkanlıkları önem kazanıyor. Geçen yıllara göre büyük bir bütçeyle hazırlandığı belli olan festivalde ne yazık ki küçücük aksaklıklar yüzünden içinden çıkılmaz karmaşalar yaşadı. Herkesin iyi niyetli olduğunu biliyorum. Ama Türkiye’nin en önemli yönetmenlerinin filmini getirip yarıştırsanız da eğer ben o filmi ulaşımdaki aksaklıklar yüzünden seyredemiyorsam gerisinin ne önemi var? Kaldığımız 5 yıldızlı mükemmel otellerde filmleri çeken yönetmen veya oyuncularla bir hoşbeş yapamıyorsam, benim kaldığım otelin lüksünün anlamı ne? Adanalılar ile festivali daha iyi kaynaştırmak için çok önemli ses sanatçılarını getirip konser verdirmek isterken 10 bin kişilik konser alanına 70 bin kişi akın ettiği için o konser yapılamıyorsa niye o sanatçıya para verip Adana’ya getiriyorsunuz ki? Sinema yazarlarının üstadlarından Burçak Evren gibi bir ismi festivalin en kötü oteline koymak kimin fikri? Bunların hepsi bir organizasyon eksikliğinin kesin belirtileri. Amacım asla Adana Film Festivali’ni yapan otoriteleri ve emekçileri küstürmek değil. Antalya’da büyük yanlışlara imza atılırken Adana’da da bir çuval incirin berbat olmasını istemiyorum. Bu festival bizim için çok değerli. Gösterdiğiniz güzel filmler, bize verdiğiniz önem çok güzel. Ama 24 yıllık tecrübenin yokluğu, her şeyi silbaştan yapma zorunluluğu festivalin kanayan yarası. Önümüzdeki yıl üstüne katarak yapacağınız festivalin eksikliklerini size söylemek de biz sinema yazarlarının görevi. Darılmaca yok.