YSK’nın gerekçeli kararı açıklanmadan yazıyorum.
Bu karar, 23 Haziran’daki İstanbul seçimi üzerinden devam eden tartışmayı daha da şiddetlendirecektir.
Çünkü CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu seçimin yenilenmesi yönünde oy kullanan 7 üyeyi hakaretler ederek “çete” ilan etti, Meclis’te isimlerini teker teker söyleyerek yuhalattı. Ekrem İmamoğlu en son Halk TV’de bu üyeleri hain ilan etti.
Gerekçeli karar, “çünkü çaldılar” hakikatinin bütün belgelerini ortaya koysa da CHP kumpanyasını asla etkilemeyecektir.
23 Haziran’da yeniden seçim kararına çok bozulan CHP-HDP-İyi Parti-Saadet Partisi bloğu zerrece ikna olmayacaktır.
Bu blok, diğer 4 üyenin gerekçelerine sarılacak, onları köpürtecektir.
Militan habercilikte kimsenin eline su dökemeyeceği Fatih Portakal, FOX TV’de haber sunarken, aynen şöyle dedi: “7 susanlar ve 4 hukukçu…”
Yani YSK’daki muhalif üyeler hukukçu, diğerleri de Kılıçdaroğlu’nun saydırdıkları; hainler, çete üyeleri…
Evet, gerekçeli karar küreselci bloğu ikna da etmeyecektir, tatmin de etmeyecektir.
CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet Partisi bloğu, bütün cesaretini ABD’nin, Avrupa Birliği’nin, İngiltere ve Almanya’nın, İmamoğlu’na verdiği destekten alıyor. Onun için bu bloğa “millet ittifakı” demek asla doğru değil. Vatanın bölünmesi için siyaset yapan HDP’nin içinde bulunduğu, Kandil’deki PKK elebaşlarının destek çağrıları yaptığı bir blok asla yerli ve milli olamaz.
Milletimiz adına ne utanç verici bir suskunluktur ki, Kılıçdaroğlu, Akşener ve Karamollaoğlu; HDP’lilerin, “Kürdistan’da biz kazanacağız, Türkiye tarafında da AK Parti ve MHP’ye kaybettireceğiz” bölücülüğüne tepki vermediler.
Şimdi asıl soru şudur: 23 Haziran’da Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım kazanırsa başta CHP, bu küresel blok acaba ne yapacak?
Cumhuriyet gazetesinin bir yazarı şunu yazdı:
“23 Haziran, İstanbul seçimi önemli. Yıldırım sandıktan çıkarsa, yirmi beş yıl sonra kazandığı seçim elinden alınan muhalefet, sonucu adil sayar, boyun eğer mi?” (Enver Aysever, 20 Mayıs 2019)
CHP-HDP-İyi Parti ve Saadet Partisi ve onlara eşlik eden Erdoğan düşmanı koro, zaten seçimin yenilenmesini bile adil kabul etmiyor. Yıldırım’ın kazanması durumunda sonucu elbette adil saymayacaklar.
O halde boyun da eğmeyecekler.
Eğmeyecekler de ne yapacaklar?
İşte zurnanın zırt dediği yer burası.
Turuncu devrimlerin ve Mısır’da Sisi darbesinin hazırlayıcısı sosyal medya tetikçisi odaklar, 23 Haziran’dan sonra Türkiye’de hamle yapmaya hazırlanırken, “boyun eğmeme” ne anlama geliyor?
Çoğu devlet destekli, denetimi daha zor olan sosyal medya ve dijital platformlar devreye girmeye başladı.
Yakın zamanda ilginç bir dörtlü medya yapılanması oldu. Türkçe yayın yapan devlet kanalları BBC (İngiltere), Deutsche Welle (Almanya) ve Voice of America (ABD), aralarına France24’ü (Fransa) de alarak bir ortaklık kurdular. 4 yayın organı, Deutsche Welle'nin öncülüğünde “+90” adlı Youtube kanalı ile neyin hazırlığını yapacaklar?
23 Haziran’dan sonra düğmeye mi basılacak?
Özellikle genç nesillere yönelik algı operasyonunda, yalanlarla, kirli ve kara propaganda ile kitleler manipüle edilecek.
ABD’nin S-400’ler üzerinden tırmandığı gerilim, yoğunlaşan PKK saldırıları ve Suriye’deki ABD destekli PYD/YPG hazırlıkları da 23 Haziran sonrası girişilecek kalkışmayla mı ilgili?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepimiz 82 milyonluk Türkiye gemisinin yolcularıyız” derken zor bir döneme mi işaret ediyor?