ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2016 Terörizm Ülkeler Raporu, geçtiğimiz yıl ülkelerin terör olarak kaydettiği saldırı ve eylemlere ilişkin verileri derleyen ve geçmiş yıllarla karşılaştıran bir rapor.
Sadece ABD’de ve bakanlık düzeyinde bu tür çalışmalar yapılmıyor. Ekonomi ve Barış Enstitüsü gibi kuruluşların da terörizm endeksleri her yıl yayınlanır ve yıllara göre karşılaştırma yapılması mümkün olabilir. Gayet tabi, her ülkenin kimi terör örgütü saydığı kimi saymadığı konusu, bu raporların kalabalık sayfaları arasında tartışmaya kapalı kalır. Bununla birlikte, kayda giren ve değerlendirmeye alınan rakamların büyük çoğunluğu devletlerin yaptığı resmi açıklamalara dayandırılır. Dolayısıyla sadece teröristlerin nasıl tanımlandığı değil, eylemlerden hangilerinin terör eylemleri sayılacağı da ülkelerin kendi kriterlerine göre farklılık gösterir. Bu haliyle de verilerde görecelik söz konusu olabilir.
Bununla birlikte, ABD’nin yayınladığı ile diğer yayınlanan raporlar arasında epeyce ortak bulgular olduğunu ve yine de geçmiş senelere oranla küresel düzeyde terörizmin ne türden bir seyir gösterdiğini ortaya koymaları bakımından önemli.
Genel trend
Raporların ortak bulgusuna göre, 2016 yılında dünya genelinde terör saldırılarında geçen yıla oranla % 12’lik düşüş olmuş. Benzer biçimde, bu eylemlerde ölenlerin oranı da geçen yıla oranla yaklaşık % 10 oranında azalma göstermiş.
Yine raporlara göre, dünya genelinde eylem sayısı azalmış olsa da OECD ülkelerindeki eylem sayısı artmış ve geçen yıla göre bu ülkelerde terör nedeniyle ölenlerin oranı önceki iki yıla göre % 650 artmış. Raporlar, bu durumu dünya için büyük tehlike olarak değerlendirmişler.
Söz konusu verilere göre, 2016 terör eylemleri toplamının % 75’inden sırasıyla DEAŞ, Boko Haram, El-Kaide ve Taliban sorumlu. Listenin başını çeken DEAŞ, ölüme neden olma oranlarında da yaklaşık % 70’lik bir ağırlığa sahip. Ayrıca eylem sayıları, Irak, Somali, Afganistan, Pakistan, Filipinler ve Türkiye’de önemli artışlar kaydetmiş; buna karşın Nijerya, Tunus ve Fransa’da azalmış. Bu arada raporlardan birinde, “önlenen girişim” oranı ise % 0,5 olarak ifade edilmiş.
Ayrıntılar
ABD’de yayınlanan rapor, ayrıca ülkelerle ilgili bazı değerlendirmeler de yapıyor. Örneğin Türkiye’nin DEAŞ ve PKK ile mücadelesi olumlu olarak görülüyor, 15 Temmuz girişimi ve FETÖ de terörle ilişkilendiriliyor. Bununla birlikte gelişmiş ülkelerde terör eylemi yapanların transit ve lojistik olarak Türkiye’yi kullandıkları ima ediliyor.
Yine ABD raporuna göre, terörizme destek veren ülkelerin başında İran yer alıyor.
ABD’de yayınlanan rapor, bu ülkenin terörizmle mücadele ve dolayısıyla dış politikası konusunda epeyce ipuçları veriyor. Ancak diğer raporlarla ortaklık gösteren veriler, terörün küresel davranışı hakkında epeyce bilgi veriyor.
Buna göre, Ortadoğu menşeli örgütlerin gelişmiş batılı ülkelere açtığı savaşı şiddetini arttırarak sürdürdüğü söylenebilir. Ayrıca uluslararası müdahalelerin yapıldığı yerlerde terör azalmamış, hem buralarda hem de müdahale edenlerde artmış. Üstelik örneğin DEAŞ, bir yıl önce 13 ülkede etkinken 2016’da 16 ülkede etkin hale gelerek yayılma göstermiş.
Veriler, sorunun nedenine değil çıktısına müdahale edildiğinde, cerahatin nasıl yayıldığını ortaya koyuyor. Ayrıca yarayı kurutma çabası göstermek yerine mikrobu bir yere hapsetme arayışının bunu yapanları nasıl hedefe koyduğunu da gösteriyor. Demek ki küresel düzeyde terörle mücadele adına yapılanlar, o kadar da amaca uygun yöntemler ortaya koymuyor. Kim bilir belki amaç da bu değildir.