Fetullah Gülen Terör Örgütü’nün başından itibaren bir işgal örgütü olarak yapılandırıldığı geriye bakıldığında çok daha net anlaşılıyor.
CIA ile ilk teması ve dolayısıyla ilk kılıfı “Komünizmle mücadele derneği” olan Fetullah Gülen 1970’lerin sonunda çıkarttığı ilk dergiyle niyetini açık etmiş aslında: Sızıntı!
Şarlatanın başyazarlık yaptığı, 12 Eylül darbesini önceden duyuran dergi popüler bilim üzerinden dini bir hava yaratarak dindar halk nezdinde kendine bir yer ediniyordu. Bu esnada ise askeri okullara, polis kolejlerine yerleştirdiği öğrenciler vasıtasıyla devlete sinsice sızmaktaydı.
FETÖ çatı davasının iddianamesinde tespit edildiği üzere FETÖ’nün en hızlı yayıldığı dönemler darbe dönemleriydi. 80’ler 90’lar sızmakla, birikmekle, güç toplamakla geçti. 28 Şubat 1997’de artık “aksiyon” haline geçmiş olan örgüt, post-modern darbeyle düşürülen Erbakan hükümetine “beceremediniz çekin gidin” diyebilmişti.
İlginçtir “Aksiyon” dergisi her sayısında mutlaka “üç boyutlu resim” yayınlardı. Hani şu “şaşı bak şaşır” denilenlerden. Gözünüzü ayırmadan dikkatle bakarsanız ancak görebilirdiniz resimdeki desenin içine gizlenmiş ikinci resmi. Örgüt dışındakiler için bir tür eğlencelik olan resimler, örgüt elemanlarına bulundukları yerlerde beklenen gün gelene, talimatı alana kadar nasıl gizlenmeleri gerektiğinin şablonunu sunuyordu herhalde.
FETÖ gerçeği manipüle etmek, işgal örgütünü perdelemek ve kendi amaçları doğrultusunda algı oluşturmak için sonuna kadar kullandı medyanın imkanlarını.
Üç büyük medya grubuna sahipti FETÖ terör örgütü. 1) Zaman, Meydan, Today’s Zaman, Aksiyon ve Cihan Haber Ajansı gibi kuruluşların yer aldığı Feza Gazetecilik. 2) Samanyolu Haber, Mehtap TV, Yumurcak TV, Samanyolu TV gibi televizyon ve radyolara çatı olan Samanyolu Yayın Grubu. 3) Seküler kesimi hedefleyen Bugün ve Millet gazeteleriyle Bugün ve Kanaltürk TV’yi içeren İpek Medya Grubu.
Bunlar FETÖ’nün doğrudan kendi hiyerarşisi içine konumlandırdığı ve 4 Mart 2016’da İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’nin kararıyla kayyum atanana kadar örgüt hedefleri için kullandığı medya organlarıydı.
Bir de operasyon amacıyla kurdukları vardı. Taraf ve Karşı gazeteleri gibi.
Küresel güç Ortadoğu’da Türkiye’den de toprak kopartarak gerçekleştirilecek harita değişimi için hazırlanırken FETÖ de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içini boşaltıyor ve işgal örgütünü yerleştiriyordu. İşte tam bu esnada çıktı Taraf gazetesi. Toplumda liberal, demokrat, dindar şu bu kimliğiyle tanınan ya da tanınmayan ama “kullanışlı” bulunan ve FETÖ eliyle piyasaya sürülen isimlerle çıktı operasyon gazetesi. 2006’da Danıştay saldırısıyla başlayan, Hrant Dink’in, Rahip Santaro’nun ve misyonerlerin katledilmesiyle devam eden siyasi cinayetleri örgütün lehine haberleştirdi Taraf gazetesi.
FETÖ Ergenekon, Balyoz vd. davaları manipüle ederken Taraf da kamuoyunu manipüle etti. Demokratik gelişimi destekleyen, ordudan darbeci damarın, bürokrasiden vesayetçi yapının ve zihniyetin temizlenmesini isteyen toplum kesimleri kasten yanıltıldı, meşru talepler açıkça suiistimal edildi.
Taraf’ın itibarının kalmadığı noktada ise oyuncu değiştirdi FETÖ. 17-25 Aralık yargı görünümlü darbe girişiminde üretilmiş tapeleri bu iş için çıkarttığı Karşı gazetesinde yayınlattı. Karşı’nın yayın yönetmeni Eren Erdem’i ise sonradan milletvekili seçtirdi CHP.
Bir de Erdoğan’a muhalefet etmek isterken Türkiye’ye düşmanlık etmekten çekinmeyen muhalif yayın organları var FETÖ’nün tepe tepe kullandığı. Gezi’de, MİT tırları operasyonunda, 17-25 Aralık’ta, Kobani olaylarında, PKK’nın hendek teröründe herkesçe malum medya organları ve çalışanları FETÖ’nün doğrudan kullanımındaydı. Kimi gaflet ve dalaletten, kimi basbayağı hıyanetten “hizmet” etti FETÖ’ye.
Onların bir kısmı da “FETÖ terör örgütüne üye olmamakla beraber, örgüt lehine suç işlemekten…” yaEnis Berberoğlu gibi hükümlü yaCan Dündar gibi firari şimdi.