“28 Şubat darbesinden hesap sorulsaydı 15 Temmuz olmazdı” deniliyor. Bu kanaat doğru mudur, elhak doğrudur. Mezkûr görüşü doğru bulmakla birlikte benim inancım, 15 Temmuz’da olduğu gibi 28 Şubat’ta da siyasetçiler dik durabilseydi 28 Şubat darbesi olmazdı; hâliyle de 15 Temmuz…
Geçmişle ilgili “şöyle olsaydı böyle olurdu” şeklinde konuşmak, akıl yürütmek tarih ilmi zaviyesinden âfâkî sayılsa da istikbâle dair strateji belirlemede, planlama yapmada mühimdir. Bu mânâda mâzîde yaşananlar âtî için tatbikat hüviyetindedir.
28 Şubat darbe döneminde Müslüman Anadolu halkı zorbalığa karşı meydanlardaydı. 14-15 yaşındaki İmam Hatip talebelerinden 60-70 yaşındaki ihtiyarına herkes Batıcı baskıya direniyordu. Ki bu direnme gözaltı, işkence, zindana rağmen yapılıyordu. Okul önlerinde gencecik kızlar yerlerde sürükleniyor, delikanlılar coplanıyordu. Bu ahval içinde bile eve dönmeyi düşünen yoktu. Milyonlarca insan el ele verip aynı gün aynı saatte Türkiye’nin her yerinde özgürlük zinciri oluşturup, dünya tarihinde görülmemiş bir eyleme imza atıyorlardı.
Müslüman Anadolu halkının bu kararlı tavrı 28 Şubat cuntasını panikletmiş, başörtülü annelerini yemin törenine almadığı Mehmetçik’in elindeki silâhları korkudan toplamıştı. Cunta, hükûmet marifetiyle de Polis Özel Harekat’ın silâhlarına el koymuştu. 28 Şubat’ta da 15 Temmuz’da da Özel Harekat’ın hedef olması tevafuk olmasa gerek!
Bu şartlar içinde fiilî bir müdahaleyi göze alamayan 28 Şubat cuntasına cesareti dönemin siyasi iktidarının pasif tavrı veriyordu. Halkla birlikte olmak yerine cuntaya yaranma tavrı gösteren siyasiler halkı eve soktu. 28 Şubat cuntasının aradığı bir gözdü dönemin siyasi iktidarı onlara iki göz verdi; mavi lensler de hediye!
Kendilerine desteğe gelenleri provokatörlükle suçlayanlar mı dersiniz, makamlarından kovanları mı… Ne oldu, cuntacıya yaranmak işe yaradı mı? Nerede görülmüş yaltaklanmanın işe yaradığı. Makam ve mevkileri ellerinden gitti, aşağılandılar, hor görüldüler. Zelil hale düşen siyasiler bir tek hapse girmekten kurtuldular! Cuntaya karşı direnen halkı eve sokan siyasiler darbeciler tarafından zindana sokulmalarına da ses çıkarmadılar. Hatta tüm bu yaşananlardan da onları sorumlu tuttular. Ah o darbeye direnenler olmasaydı ne güzel iktidarda kalacaklardı, değil mi!..
Evet, 15 Temmuz gecesi olduğu gibi 28 Şubat’ta da darbecilere karşı direnmeyi göze alan siyasiler olsaydı 28 Şubat yaşanmazdı. Şunu da unutmayalım: 28 Şubat dönemindeki siyasilerin işi daha kolaydı. Çünkü halk zaten sokaktaydı, direniyordu. 15 Temmuz’da olduğu gibi bir yaz gecesinin rehaveti kimsede yoktu. Ve şu da unutulmasın: 15 Temmuz akşamına kadar cemiyette darbe beklentisi yoktu ama 28 Şubat öncesinde darbe beklentisi vardı ve halk da ona göre gardını almıştı!
Dönemin siyasi iktidarı darbecilere direnmedi, teslim oldu. Tarihe de bu şekilde geçtiler. 15 Temmuz’da halkla birlikte direnen siyasiler de tarihe, darbecilere direnip muzaffer olanlar diye geçti. Yalnız bu başarı, son dönemde Atatürkçülük adı altında yapılan azgınlıklara ses çıkartılmaması sebebiyle gölgeleniyor. 28 Şubat dönemindeki siyasilerin durumuna düşmeyin. Tarihten ibret almakta her zaman faide vardır!..