«Bir Müslüman’ın Allah’a hesap vereceği günü unutması söz konusu olamaz. Cennetmekân Abdülhamîd Han’ın, Mabeyn Başkâtibi Tahsin Efendi’nin bir pusulayı vermeyi unutması ve durumu “Nisyan, nisyan efendim!” mazeretiyle bildirmesi üzerine bir sözü vardır: “İnsanlar, nisyanı mazeret diye kullanıyorlar, bilmezler ki en büyük suç, nisyandır!”…»
İktibas ettiğim paragrafı sahibi Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu. Vefatından 3 ay önce, hâlen zindanlarda olan 28 Şubat mağdurları hakkında yaptığı açıklamadan…
Mütefekkir Mirzabeyoğlu’nun mezkûr sözleri, 15 Temmuz şehid aileleriyle bir arada bulunmak şerefine nâil olduğum dört gün boyunca kalbime saplanıp durdu. Günlük telâşenin sebep olduğu gaflet neticesinde, Abdülhamîd Han Hazretleri’nin de buyurduğu üzere, en büyük suç olan nisyanı ne çok işleyip duruyoruz.
15 Temmuz 2016 senesinde Müslüman Anadolu toprakları bir işgal teşebbüsüyle karşı karşıya kaldı. İçimizdeki “yabancılaşmış adamlar” eliyle gerçekleştirilmek istenen işgal, ilâhî bir lütufla kalplerinden korku alınan halkımızın direnişiyle püskürtüldü. O gece şehidlik ve gazilik nimetine kavuşanlarımız oldu.
Dünya tarihinde emsali görülmemiş 15 Temmuz destanı lâyıkıyla henüz konuşulamadı, tahlil edilemedi. Zaten konuşulamaz da tahlil edilemez de, henüz bahsettiğim hususlar için vakit çok erken. Kolay değil, 15 Temmuz akşamı devlet gitti geldi. Bu sarsıntının meydana getirdiği kakofoni devam ediyor. Şu an herkes sadece hissi olarak bir şeyler anlatıyor. Zaman geçtikçe inşaallah taşlar yerine oturacak ve konuşulması gereken mevzular lâyıkıyla konuşulacak. Bu yapılmaz ise, Allah muhafaza 15 Temmuzlar’ı tekrar tekrar yaşar dururuz.
Taşların yerine oturmasını beklerken yapmamamız gereken, düşmememiz gereken tek hata, nisyan! 15 Temmuz’da ülkemizi işgale yeltenenleri unutmayacağımız gibi o gece Anadolu düşmesin diye toprağa düşenleri de unutmayacağız! Tabiî ki şehidlerimizin emaneti olan ailelerini de…
Bu minvalde 15 Temmuz Derneği, farzı kifâye hükmünde mühim bir iş yapıyor. 15 Temmuz şehid ailelerini bir an olsun yalnız bırakmıyor, dertleriyle ilgileniyor. Şehid ailelerini bir araya getirip, bir vücudun azaları gibi birbirlerine kenetliyor.
Bu sene ikincisi düzenlenen kampın açılışında konuşan 15 Temmuz Derneği Başkanı Tarık Şebik kampın gayesini şu sözlerle anlattı: "Nasıl ki 15 Temmuz gecesi gencinden-ihtiyarına, patronundan-çalışanına şehirlisinden-köylüsüne, sağcısından-solcusuna; ezan dediysek, mukaddesat dediysek, namus dediysek, vatan dediysek işte bugün de burada yine bir olacağız, birlikte olacağız. Yeni ve güçlü Türkiye olmaya devam edeceğiz.”
Kampın ana teması: "Birlikte Büyük Bir Aileyiz".
Bu büyük aileden olmanın ne demek olduğunu hem kendimize hem de çocuklarımıza unutturmamalıyız. Nisyan suçunu işlemeye hakkımız kalmadı! Bakmayın siz 15 Temmuz destanına “Tiyatro” ve “Uyuşturucu” diyen “yabancılaşmış adamlara”, köksüzlere. Haini de unutmayacağız, kahramanı da…
Şehid aileleriyle bizleri bir araya getirilmesine öncülük eden, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Emine Erdoğan Hanımefedi olmak üzere, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a, 15 Temmuz Derneği Başkanı Tarık Şebik’e, Başkan Vekili İsmail Hakkı Turunç ağabeye teşekkür ediyorum. Kalbimizi ve zihnimizi tazelediler, sağolsunlar, varolsunlar!
Ve tabiî ki en büyük teşekkür ve şükran, bizleri aralarına kabul eden 15 Temmuz şehid ailelerine. Sayelerinde içinde bulunduğumuz nisyan suçunun farkına vardık!..