Trabzon'dan Rize'ye giderken sahil yolu boyunca üst geçitlerin fazlalığı dikkat çekiyor. Karadeniz sahil yolu insanlarla, şehirle denizin bağlantısına epeyce koparmış. O yüzden üst geçitlerle sahile bağlantı kuruluyor.
Asıl dikkat çekici olan üst geçitlerdeki isimler. Her birine bir şehidin ismi verilmiş, Trabzon'dan Rize'ye kadar, belki daha sonrasında da.
Belki de bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize'deki mitinginde terör şehitlerine, 15 Temmuz şehitlerine özellikle vurgu yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz'a ilişkin "kontrollü darbe" demesine de sert tepki gösterdi.
Erdoğan "Ellerinde belge varmış, açıkla" çağrısı yaptı ama bu çağrının cevap bulacağından şüpheliyim, hatta bulmayacağını da şimdiden söyleyebilirim. Bunun nedeni aslında Kılıçdaroğlu'nun kullandığı ifadelerde saklı.
Kılıçdaroğlu, "iktidarda 120 ile 180 arasında ByLock kullanan FETÖ'cü olduğunu" öne sürdü.
Bu iddiasına da gerekçe göstermedi, gerekçe niyetine "Ben söyleyene kadar Adil Öksüz adı onların ağzından çıktı mı?" diye sordu.
Kılıçdaroğlu, Adil Öksüz'le ilgili söylediklerinin doğru kabul edilmesiyle bir önceki iddiasının da doğru kabul edileceğini zannediyor. Ancak Öksüz iddiası doğru değil.
Zira Adil Öksüz'ün adını ilk kez Kılıçdaroğlu anmadı. Aksine Öksüz'ün hakim tarafından serbest bırakıldığı kısa sürede medyaya yansımıştı.
Kılıçdaroğlu ByLock'çu AK Parti milletvekilleri iddiasına başka ve sağlam gerekçeler bulmak zorunda.
Ancak bunu yapmıyor Kılıçdaroğlu, aksine bu listenin iktidar partisi tarafından gizlendiğini iddia ediyor ve üzerine yeni bir iddia daha inşa ediyor: "Siz bu listeleri saklıyorsanız insanın aklına 15 Temmuz'un kontrollü bir darbe olduğu geliyor."
Kılıçdaroğlu'nun mantık örgüsünü anlamak için belki hemen ardından kullandığı şu ifadeye dikkat etmek gerekiyor: "21.30'da darbe mi olur diye sordum kendilerine. Onlar da 'önceden deşifre oldular' ifadelerini kullandı. Demek ki bu onların, önceden darbeden haberleri olduğu anlamına geliyor."
Kılıçdaroğlu'na, "darbe yapacak olanları değil, fakat daha önce polis, yargı yapılanması çözülen FETÖ'nün ordudaki yapılanmasının da ortaya çıkarıldığını ve bunun farkına vararak darbeyi erkene aldıklarını tekrar tekrar anlatmak mı gerekiyor? Yoksa "her şey bir gaz ve toz bulutuydu..." diye mi başlamak gerekiyor?
Kılıçdaroğlu'nun bu konuda, bundan sonra da daha fazla bir şey söyleyeceği kanaatinde değilim. Çünkü bu sözlerinin hemen arkasından "konuyla ilgili bir dosya hazırladığını ama bunu 'sırası gelince açıklayacağını' söylemesi, 'referandum ayarlı bir iddia kampanyası' yürüttüğünü ortaya koyuyor.
Ve anlaşılıyor ki biz bu iddiaları referandum boyunca, belki daha sonra cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de daha çok dinleyeceğiz ama yeni bir şey duymayacağız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'na yönelik sözleri üzerine meydandaki Rizeliler'in tepkisi önemliydi. Çünkü 15 Temmuz, sahil yolu boyunca üst geçitlerde ismi yazılı şehitlerin memleketlerinde üzerinde boş laf edilecek bir konu değil.
Belki siyasetçilerin şu sözü sürekli akıllarında tutmaları gerekiyor: "Asılmışın evinde ipten bahsedilmez."
***
Erdoğan'ın Rize mitingi, şehir meydanı yeniden düzenlendiği için inşaat halinde olması nedeniyle valiliğin önündeki meydanda yapıldı. Şehir meydanındaki Atatürk heykelinin kaldırılması üzerinden bir tartışma yürütülmüştü. Ancak heykelin valilik önüne de çok yakıştığını not etmek gerekiyor. Rizeliler de tartışmaların kısıtlı yapıldığını özellikle vurguluyor.
Önemli bulduğum genel bir şikayeti not düşmek gerekiyor: Sahil yolundan herkes memnun. Ancak denizle ilişkilerinin kesilmesinden dolayı da bir o kadar mutsuzlar. "Türkiye büyüdü gelişti. Daha da iyi olacak. İnşallah ileride iç kesimden tünellerle geçecek yeni bir yol yapılır ve biz tekrar Karadeniz'e kavuşuruz" diyorlar.