Dün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü Değerlendirme Çalıştayı'nda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun konuşmasını TV kanalları canlı olarak yayınladı.
Dikkatle dinledim.
Terörle mücadelede Türkiye'nin üç hususta fevkalade dikkatli olduğunu ve titiz davrandığını; dünyada hiçbir ülkenin bu hususta Türkiye ile boy ölçüşemeyeceğini ve dünyaya örnek teşkil edecek bir mücadele yürüttüğünü anlattı.
Bu konuşma hem terörle mücadelede görev alanlara teşekkür ve hatırlatmaydı hem de demokrasi, insan hakları söyleminin arkasına sığınıp teröre destek verenlere okkalı bir cevaptı.
Özellikle altılı masanın insan hakları, özgürlükler, demokrasi diyerek terör örgütlerine mesaj gönderen liderlerine ve sözcülerine verilmiş okkalı bir cevaptı.
Birincisi, Türkiye'nin aynı anda eşzamanlı olarak birden fazla terör örgütüyle mücadele ediyor olmasıdır.
PKK, PYD, FETÖ, DAİŞ, DHKPC, MLKPC ve ismini sayamayacağımız çok sayıda terör örgütüyle aynı zamanda mücadele eden tek devletin Türkiye olduğuna temas etti. Ve bu çok yönlü mücadele ile olmaz denileni başarmış bir Türkiye'den bahsetti.
İkinci olarak bir tarafta terör unsurlarıyla mücadele ederken öte tarafta terörü besleyen destekleyen, istismar eden odaklarla da yani terörizmle de mücadele ettiğinden bahsetti.
Üçüncü olarak da Türkiye'nin terörle mücadelesini hukuk içinde kalarak ve insan haklarına saygılı bir biçimde sürdürdüğüne değindi.
Ki bu nokta fevkalade önemli ve dünyaya numune teşkil edecek bir tespittir.
Terörle mücadele ederken sivillerin/masumların korunmasına azami dikkat gösterildiği, terörle mücadele edilen alanların tahrip edilip yaşanmaz hale getirilmediğini aksine terörden temizlenen bölgelerin kelimenin tam anlamıyla ihya edilerek insanların huzur içinde yaşayacakları alanlara dönüştürüldüğünü söyledi.
Yurt içindeki, terörden arındırılan bölgelerde artık piknikler yapıldığı, spor etkinlikleri düzenlendiği, tarım yapıldığı bilinen bir gerçek.
Terörden temizlenen yurt dışındaki alanların da imar ve ıslahına önem verildiği, yolların, hastanelerin, okulların inşa edilerek yöre insanının huzur içinde hayatını idame etmesine katkıda bulunulduğunu anlattı.
Bugün Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırılmış bölgelere bile -ki ben bizzat gezip gördüm- her türlü hizmetin götürüldüğü inkârı mümkün olmayan bir gerçektir.
O yüzden gönüllü dönüş oluyorsa bunda bölge sakinlerinin her türlü hizmeti almış olmalarının büyük payı vardır.
Bakan Soylu'nun bu titizliğin sadece dünyevi kaygılarla gösterilmediğini, Müslüman olduğumuz için ahirete olan inancımızın da bunu gerektirdiğini söylemesi fevkalade önemliydi.
Evet, Türkiye dünyaya terörle nasıl mücadele edileceğini de göstermiştir.
Fakat gel gör ki, terörü besleyen koruyan ve kollayan emperyalist çevrelerin kaygılarını muhalefet partileri gündeme getirmekten utanmıyorlar!
İnsan hakları ve hukuk derken ya tutuklu PKK'lıları ya terör örgütüyle irtibatı sebebiyle cezalandırılan FETÖ mensuplarını örnek göstererek Türkiye'nin terörle mücadeledeki başarısını gölgeleme peşindeler!
Ya da teröristlere göz açtırmayan İHA SİHA'lara dokunma tehdidi savurarak terör çevrelerine ve destekçilerine mesaj gönderme peşindeler!
Ya da Diyarbakır'a gidip terörle mücadelede en etkin rol oynayan sivil hareketin temsilcisi Diyarbakır Anneleri'ni ziyaret etmeyerek ve de silah bırakma edebiyatı yaparak Türkiye'nin terörle mücadelesine katkı vermek yerine köstek olma çabaları sergiliyorlar!
Çok değil şunun şurasında 107 gün var!
Herkes boyunun ölçüsünü alacak!