ROKETSAN'ın omuzdan atılan tanksavar füzesi Karaok'un son test görüntüsü dikkatleri üzerine çekti. Karaok, Türk mühendisliğini geldiği noktayı gösteren ve oldukça kısa mesafede hedefi 'dalış' yapıyor. Uzmanlar sırada ırada güdümlü olmayan hafif ve çok ucuz tanksavar üretmek olduğuna değinerek Türkiye'nin bunu da rahatça başarabileceğini söyledi.
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞIYLA YENİDEN GÜNDEM OLDU
Rusya-Ukrayna savaşıyla beraber aslında hem tank hem de tanksavar meselesi yeniden gündem oldu. 'Tankların devri bitti' iddialarının gerçeği pek de yansıtmadığını gözlemlediğimiz bu süreçte, envanterde çok sayıda tanksavar bulundurmanın ne denli hayati olduğunu da anlaşıldı.
2024'ün son günlerinde Roketsan'ın yayınladığı bir test görüntüsü tam da böyle bir sürece denk geldi. Son derece kısa bir mesafedeki hedefe yönelen Karaok sadece başarı bir vuruş yapmakla kalmadı. Belki de 50 metre civarı gibi bir uzaklıkta önce yukarıya doğru çıkıp ardından hedefe 'dalış' gerçekleştirdi. Aslında bu hareket, uzaktaki bir hedefi vurmaktan çok daha zor. Ve doğal olarak son derece kritik.
Savunma Sanayii Uzmanı Kubilay Yıldırım, tanksavar füzesi Karaok hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Savunma Sanayii Uzmanı Yıldırım, Türkiye'nin envanterdeki orta menzilli tanksavar füzesinin yanında tek er tarafından taşınabilecek ve atılabilecek bir sistem arayışına girdiğini belirterek, 90'larda Fransız bir firmayla MKE arasındaki iş birliğiyle başlayan süreç 2004'te karşı taraftan kaynaklı sorunlar nedeniyle iptal edildiğini söyledi. Türkiye, bu işi kendi başına yüklenmeye karar vermiş ve Uzun Menzilli Tanksavar Sistemi (UMTAS) böyle bir ortamda geliştirilmeye başladı.
Yıldırım, UMTAS'ta başlangıçtan itibaren çok farklı ve bir hayli fazla istekle yola çıkıldığını söyleyerek, bunun Türk savunma sanayii adına kritik olduğuna işaret ettiğini bildirdi. Ciddi bir aşama kaydedildiğini aktaran Yıldırım "Türkiye'de ilk kez geliştirilen soğutmasız türde, yeterli çözünürlüğe ve ısıl hassasiyete sahip, bir füze arayıcısına takılıp sarf edilebilecek kadar maliyet etkin bir termal sensörün geliştirilmesi ve üretim altyapısının kurulması ciddi bir aşamaydı." dedi.
Yine bu sensörün sağladığı görüntüyü atıcıya iletecek veribağı sistemi, gerektiğinde atıcının füzeyi havada kumanda edebilmesinin altyapısı ve en önemlisi de 'at-unut' atış profilinde füzenin kendi hedefini tespit edip vurması bir diğer zorlu sınavdı. Yıldırım'a göre tüm bunlar için ihtiyaç duyulan işlemci ve algoritmaların geliştirilmesi Türk savunma sanayii için ilkleri temsil eden büyük bir sınamaydı.
"MİLLİ TANKSAVAR FÜZESİ DÜNYANIN EN İYİLERİNDEN BİRİ"
Kubilay Yıldırım, tüm bu süreçlerin ardından Türk mühendislerce geliştirilen sistemin bir hayli gelişmiş ve değerli kabiliyetlere sahip olduğunu anlattı.
OMTAS'ın teknik özellikleri ve kabiliyetleri hakkında konuşan Yıldırım "OMTAS sistemi sadece güdümlenme altyapısı ile değil uçuş ve vuruş karakteristiği ile de oldukça farklı bir füze oldu. Proje öncesinde en önemli beklentilerden biri de füzenin kapalı alanlardan atılabilmesiydi. Haliyle füzenin ilk hızını aldığı ve fırlatma tüpünden çıktığı anda atıcı personeline kapalı alanda bir zarar vermemesi gerekiyordu. Bu da başarıldı ve OMTAS füzesi fırlatma tüpünden çıkarken oldukça düşük basınçlı bir fırlatma motoru kullandı. Ayrıca hedef engelin arkasında kalmış ya da arada başka engeller belirmiş olsa da OMTAS'ı ateşleyip sonuç alabiliyorsunuz. Bir diğer istek de zırhlı araçların en zayıf noktalarından biri olarak kabul edilen tepe noktaları dalarak vurabilmesiydi. OMTAS füze ailesi bunu da başardı. Tüm bu atış, uçuş, kumanda ve vuruş opsiyonları kullanıcısına OMTAS sisteminin her türlü esnekliği verebilmesi imkanını sağladı. Örneğin, gizli atış mevzisinden atış yapıyorsunuz. Hemen yerinizi değiştirip farklı bir mevziden ikinci bir atış daha yapabiliyorsunuz. Yine engel arkasından yapılan atış ile atıcı, füzeye uçuşu boyunca kumanda ederek kendisine en uygun hedefi seçip füzeyi oraya yönlendirebiliyor. Bunu 4 kilometre üzerindeki menzillerde, dar alanlarda ya da meskun mahalde 100 metre altındaki menzillerde de yapabiliyor. OMTAS'ın üzerinde uzun menzilli ve yüksek çözünürlüklü gece/gündüz optikleri ve bu sistemleri uzun süre destekleyebilecek bataryası var. Haliyle kullanıcı kapalı bir alanda gizlenip pusu kurabiliyor." dedi.
KARAOK ORTAYA ÇIKIYOR
Kubilay Yıldırım, uzun menzilli UMTAS, orta menzilli OMTAS'ın ardından tek er tarafından kolayca taşınabilecek ve ateşlenebilecek bir tanksavar füzesi talep edildiğni, 2010'da 'TEKAT' projesi bu şekilde başladığını ifade etti. Yıldırım, Karaok'un bu projenin bir meyvesi olarak ortaya çıktığını ve 2020-21 itibariyle de ilgili birliklere teslim edildiğini anlattı.
Yıldırım ayrıca Roketsan'ın 2024'ün son günü paylaştığı kısa videoda görünen atış testlerine değinerek Karaok'un uçuş ve angajman kabiliyetinin ne kadar etkileyici olduğunu bu video ile net şekilde gösterdiğini söyledi.
Yıldırım "Görüntülerden anlaşıldığı kadarı ile 50-60m mesafedeki bir hedefe dahi Karaok füzesi bir yay çizerek uçuyor ve tepeden dalabiliyor." ifadelerini kullandı. Yıldırım, bu manevranın büyük kısmını da henüz roket motoru yanarken yapmak durumunda kaldığı detayını veriyor. Yine aynı füzenin 2 bin 500 metre kadar bir azami menzili olduğunu ve aynı uçuş performansını bu menzilde de başarı ile gösterebildiğinden bahsediyor.
Yıldırım'a göre, dünyadaki en bilinen emsallerinden olan Javelin'den daha hafif ve daha gelişmiş optik/sensör sistemlerine sahip olması Karaok'un en büyük avantajı. Yine Güney Koreli rakibi Raybolt füze sistemi ile benzer ağırlıkta olmasına rağmen ondan daha uzun azami ve daha kısa asgari angajman menziline sahip.
"SIRADA DAHA UCUZ VE ÇOK SAYIDA TANKSAVAR YAPMAK VAR"
Karaok elbette sahip olduğu imkan ve kabiliyetlerle son derece etkileyici bir ürün. Ancak harp sahasında bu denli sofistike sistemleri çokça kullanabilmeniz mümkün olmuyor. Kubilay Yıldırım da buna işaret ediyor ve sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Rusya-Ukrayna savaşı her ülke için ciddi dersler taşıyor. Bir tanksavarın azami-asgari menzilinin, engel ya da bitki örtüsü arkasından atış yapılabilmenin ve çok hızlı mevzi değiştirilebilmenin ne kadar önemli olduğunu bu süreçte gördük.
ROKETSAN aslında Karaok ile neler yapabileceğini dünyaya göstermiş oldu. Şimdi sıra güdümlü olmayan, çok hafif ve ucuz bir ürün ortaya koyabilmekte. Zırhlı ve koruganlara karşı da iş yapabilen, tek er tarafından rahatlıkla kullanılabilen bir tanksavar roketi üretmek zorundayız.
Halen bu ihtiyacımızı ağırlıklı olarak eski Sovyet tasarımı RPG-7 ve türevleri ile tamamlıyoruz. Ancak gelişen muharebe şartları artık daha gelişmiş silahlara ihtiyacı kaçınılmaz kılıyor. Türkiye geldiği nokta itibariyle bunu rahatlıkla tasarlayabilecek ve maliyet etkin şekilde üretebilecek konumda. Bu konuda da gelecek dönemlerde farklı hamleler görebiliriz."