Önümüzdeki günlerde Belgesel ve Tematik Filmler Kuşağı’na yeniden başlayacak olan Kanal 24’te seyirciyle buluşacak yapımlardan biri de “Salaat” adlı belgesel. Hindistan asıllı Kanadalı rejisör Kaz Rahman’ın yönetttiği belgeselde, İslamın beş şartından biri olan namaz ibadeti ele alınıyor. Kanada, ABD, Hindistan ortak yapımı Salaat (Namaz) belgeseli, beş ayrı kadın karakterin öyküsü üzerinden namazın beş vaktine odaklanıyor. Belgeselin yönetmeni Rahman, ‘İslam dinine ilişkin Batı dünyasında oluşturulmak istenen olumsuz tablo ile mücadele etmenin yollarından biri ve en etkili ilacı sinemadır’ diyor.
-Salaat filminin hikayesi nasıl başladı ve film nasıl şekillendi?
Hindistan Hayderabad’da bulunduğum zamanlarda günde beş vakit dinlediğim ezan sesi bu filme ilham kaynağı oldu. Bir gün amcam Bombay’de tren istasyonunda seccadesini çıkardı ve oradaki kaosun içerisinde kendisine küçük bir huzur alanı yarattı. Düşündüm ki tüm yeryüzü bir seccade olabilirdi.
-Bu filmin İslamofobiye olan etkisi hakkında neler söylemek istersiniz?
İslamofobi dünyanın dört bir yanında büyük bir sorun ve farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Ben filmi yaparken bunu değil, namazın güzelliğini nasıl gösterebilirim diye düşünüyordum. Çoğu zaman namaz mekanik bir olguymuş gibi düşünülüyor. National Geographic ya da buna benzer belgesel kanalları Müslümanları namaz vaktinde gösteriyorlar ve çok etnogrofik bir şekilde gösteriyorlar. Başka bir türmüş gibi gösteriyorlar Müslümanları. Bir sanatçı olarak insanlara namazın güzelliğini ve ruhani dünyasını ifade etmek, göstermek istedim. Tabiî ki amacım insanlara nasıl namaz kılınacağını öğretmek değil. Bu bir sanat filmi ve bu filmde beş farklı hikayede beş farklı şekilde duanın ruhunu vermeye çalıştım.
-Filminiz nerelerde gösterlidi ve gösterildiği yerlerde nasıl tepkiler aldı?
Gösterimlerin çoğu Hindistan’da oldu. Amerika ve Küba gibi ülkelerde de seyirci ile buluştu. Amerikan basınının temel bazı şablon soruları vardı İslam’a ilişkin. Ancak ciddi sinema seyircisi estetik bir sanat eseri olarak da baktı filme.
-Sinema sanatsal ifadenin neresinde?
Sanatsal ifadenin en iyi yolunun sinema olduğunu düşünüyorum. Tüm sanat disiplinlerini birleştirebilirsiniz sinemada. Bu bakımdan İslamofobi ile mücadele etmenin en iyi ilacı olarak görüyorum sinemayı. Çünkü sinemada fikir, estetik ve aksiyonu bir arada sunabilir, dünyanın herhangi bir yerinde, hiç tanımadığınız bir insanın dönüşümüne vesile olabilirsiniz.