21 Aralık 2024 Cumartesi / 20 CemaziyelAhir 1446

Hilal korkusu

Doğumlar azalıyor, yaşlı nüfus artıyor. 2050’de Türk ve Müslüman nüfus en büyük etnik grup olacak. Avrupa, işgücü ve ekonomik tehdide karşı çocukları devşiriyor.

HABER MERKEZİ20 Mart 2017 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Hilal korkusu

Annesi ekmekleri ince dilimliyor’, ‘Evde temizlik için çok sabun kullanılıyor, çocuk bundan zarar görüyor’, ‘Aile çok ev değiştirmiş’, ‘Kızına iyi bir annelik yapıyor ama oğluna yapamıyor’, ‘Çocuklarınız çok ses yapıyor’, ‘12 yaşındaki kız çocuğunuza başka evde kalma iznini vermemişsiniz’, ‘Eviniz rutubetli’... Araştırmacı yazar Fuat Uğur, Avrupa'da Türk ve Müslüman çocuklara el konulurken gerekçe yapılan göstermelik nedenlerden bir kaçını böyle sıralıyor."...

En çok Türk nüfusu orada yaşadığı için gözler hep Almanya’ya çevriliyor ama Hollanda, Fransa, Belçika veya İskandinav ülkelerinde de durum farklı değil. Hatta mülteci çocuklarına el koyan devlet kurumları, borsada işlem gören rant araçlarına bile çevrilmiş. Peki ama Avrupa neden Türk ve Müslüman çocuklara el koyuyor? Neden onları özellikle bebeklik ve çocukluk yaşında köklerinden koparıp, Hıristiyan ailelerin yanında devşiriyor? Yanıt, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Haç, Hilal’e karşı savaş açtı’ ve ‘Üç yetmez, beş çocuk yapın’ sözlerinde saklı gibi. Azalan Hıristiyan nüfuslu ülkeler, Müslüman nüfustan ‘Hıristiyan genç nüfus’ devşirme peşinde. 

AVRUPA TÜKENİYOR 

Eurostat’ın AB ülkeleri 2016 nüfus raporuna ve CIA tarafından yapılan ‘World Fac233 ülkede yapılan ‘ülkelerin nüfusu’ araştırmasına göre, 2015-2016 yılları arasında Avrupa’da 5.1 milyon bebek doğarken, 5.2 milyondan fazla insan ise hayatını kaybetti. Almanya nüfusu her yıl yüzde - 0.19 oranında azalıyor. Dünyada yaşlı nüfusu, toplam nüfusunun yüzde 10’unu geçen 41 ülke var ve 32’si Avrupa’da. Dünyanın en az yaşlı ve en genç nüfus listesinde, Müslüman ülkeler ve topluluklar yer alıyor. Yaşlı nüfusun oranı  5.8’de kalan Türkiye, Avrupa’nın en genç ülkesi.  Türkiye’yi, yine ‘Müslüman nüfuslu’ Arnavutluk 5.9, Bosna Hersek 9.9 ile takip ediyor. Türkler, 1.16 doğum oranı ile AB ülkelerine fark atıyor. AB’nin en yükseği Fransa’da bile bu oran  0.47 ile Türkiye’nin üçte biri kadar. Üstelik Fransa’daki bu doğum oranı, çoğunlukla Afrika göçmeni Müslüman Cezayir ve Tunuslulardan kaynaklanıyor. 

NÜFUS ASİMİLASYONU

Doğumlar azalıp yaşlı sayısı artarken, Avrupa ülkeleri ‘işgücü’ sıkıntısıyla ekonomik ve toplumsal gerileme tehdidinden artırmak için çocuk sayısını artırmak istiyor. Avrupa Birliği’nin şu anda 500 milyon sınırında bulunan nüfusunun, mevcut doğum oranı ile 2050’de 454 milyona düşeceği ve bunun da AB’deki çalışma çağındaki nüfusun yaklaşık yüzde 20 azalmasına neden olacağı tahmin ediliyor. 

Toplumsal ve ekonomik gerileme tehlikesiyle karşı karşıya olan AB ülkeleri, iki şey yapıyor:İlk olarak ‘Milli nüfus’ için kendi vatandaşlarının doğum oranını artırmak için yüksek maaş bağlama ve uzun süreli yıllık izinler dahil her türlü teşviki deniyor. Ama o da işe yetersiz kalıyor ve ikinci olarak ise ‘devşirme nüfus’  politikasıyla göçmenlerin özellikle Türk ve Müslüman ailelerin bebeklerine ve çocuklarına, ‘daha ana dilini, dinini, kültürünü’ tanıyamadan köklerinden koparıp kendi kültürüne göre Hıristiyan Avrupalı olarak yetiştiriyor. 

ÇOCUK BORSASI BiLE KURMUŞLAR

Avrupa’da Türk ve Müslümanlara yönelik ‘Nazizm’, el koydukları göçmen çocuklardan borsa bile oluşturmuş. Norveçli May Britt ve Türk eşi Aytekin Bozkurt örneğini veren araştırmacı gazeteci Fuat Uğur,  Avrupa’daki çocuk pazarının yarattığı rant ekonomisine de dikkat çekiyor. Uğur, Norveç Sosyal Hizmetler Dairesi’nin borsada işlem gören bir ticarethaneye dönüştüğünü anlattı: “Türk çocukları, ailelerinden koparılırcasına alınıyor ve Hıristiyan ailelerin yanında asimile ediliyor. 

Sosyal yardım adı altında devlet kurumu olan belediye bir Türk aileye ev veriyor, sonra Alman Gençlik Kurumu ‘Siz bu rutubetli evde çocuğa sağlıklı bakamıyorsunuz’ diyerek el koyuyor. Almanya, Hollanda, Fransa ve Norveç’ten  insanlar ‘Çocuklarımızı kurtarın’ diye geliyor. Norveç’teki Çocuk Esirgeme Kurumu, borsada işlem görüyor. Bu kadar ticari olmuş. Kurumun çocukları, el koydukları çocuk başına prim alıyor. Çarklar öyle bir işliyor.”

2050’DE TÜRK VE MÜSLÜMAN HARİTASI

Avrupa vatandaşlarının ve göçmenlerin mevcut doğum oranlarının sürmesi halinde, 2050 yılında Avrupa’daki Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika ve Bulgaristan başta olmak üzere pek çok ülkede ikinci etnik grup Türk olacak. Yine aynı tarihlerde İslamiyet pek çok ülkede Hıristiyan nüfusla yarışır hale gelecek. 2050’li yıllarda Kosova’nın yüzde 94, Arnavutluğun 82, Bosna’nın 62, Kıbrıs’ın 57, Makedonya’nın 46, Almanya’nın 39, İngiltere’nin 38, Fransa’nın 34, Hollanda’nın 32, İsveç’in 31, Norveç’in 29, Bulgaristan wve Belçika’nın 28 ve Yunanistan’ın yüzde 16’sının Müslüman nüfusa sahip olacağı tahmin ediliyor. 

DOĞDUĞU AN EL KOYMAK İSTEDİLER

Araştırmacı Fuat Uğur’un işaret ettiği rant kurbanı AB vatandaşlarından biri, Norveçli May Britt ve Türk eşi Aytekin Bozkurt. Bugün 10 yaşına gelen kız çocukları doğduğu sırada Norveç hükümeti tarafından alınmaya çalışmış. Aytekin Bozkurt, kabus dolu o günleri hatırlamak bile istemiyor: “Biz eşim May ile Norveç’te tanıştık ve evlendik.  Kızım doğduğunda, hastanede Barnavernet tarafından elimizden alınmak istendi. Gerekçe olarak May’in uyuşturucu kullandığı iddiasını gösterdiler. ‘Ben iki yıldır evliyim. Bırakın uyuşturucuyu, alkol kullandığına bile tanık olmadım’ diyerek itiraz ettim. Bu bir iftira ile çocuk ticareti. Ailelerinden alınan çocuklar üzerinden bir rant oluşmuş. Doktor, öğretmen, kreş öğretmenleri, psikolog, dişçiler bile, çocukları ailelerinden koparmaya yönelik ihbarda bulunuyor çünkü ihbar başına para alıyorlar. Hem ihbar yapan, hem Barnavernet ve çalışanları, hem de koruyucu aileler, 18 yaşına gelene kadar çocuklar için devletten para alıyor. Ama bizim çocuğumuzu elimizden alamadılar.”