26 Aralık 2024 Perşembe / 25 CemaziyelAhir 1446

Şam sonrası yeni adım! Başkan Erdoğan: Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu açıyoruz

AK Parti Grup Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yakında Halep Başkonsolosluğunun açılacağını bildirdi. Terör örgütlerinin başını ezmekte kararlı olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Terörsüz Türkiye hedefimizi, devletimizin uhdesinde bulunan tüm araçları kullanarak, önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğiz. DEAŞ ve PKK başta olmak üzere her iki ülkenin de bekasına kasteden terör örgütlerinin başını ezmekte kararlıyız. Bölücü caniler ya kendileri silahlara veda edecekler ya da silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömülecekler' ifadelerini kullandı.

AA25 Aralık 2024 Çarşamba 12:16 - Güncelleme:
Şam sonrası yeni adım! Başkan Erdoğan: Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu açıyoruz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda, konuşmasına, "Buradan, milletin kürsüsünden, 13 yıllık mücadelenin ardından muhteşem ve muazzam bir zafere imza atan Suriyeli kardeşlerimizi kemal-i hürmetle selamlıyorum." diyerek başladı.

Biladüşşam'ın kahraman, yiğit evlatlarını, zulme ve zalime boyun eğmeyen vakur evlatlarını, şahsı, partisi, Türkiye ve Türk milleti adına saygıyla selamlayan Erdoğan, "Zaferleri hayırlı mübarek olsun." ifadesini kullandı.

Fetih Suresi'nin ilk ayetlerini ve bu ayetlerin meallerini okuyan Erdoğan, "Suriyeli mazlumlarla birlikte milletimizi de bu şanlı zaferin sevincine ortak eden Rabbimize hamdüsenalar ediyorum. Bizleri bugünlere eriştiren, Suriye'nin özgürlüğe kavuştuğunu bizlere dünya gözüyle gösteren Rabb'imize şükürler olsun. Cenabıallah'tan, grup toplantımızın, ülkemiz, milletimiz ve partimiz için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum." diye konuştu.

- AZERBAYCAN VE KAZAKİSTAN'A BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Balıkesir'in Karesi ilçesindeki bir mühimmat fabrikasında dün meydana gelen patlamada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına ise sabırlar diledi.

Patlamanın ardından Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ı Karesi'ye gönderdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Gerek kurumlarımız, gerekse Cumhuriyet Başsavcılığımız, patlamayla ilgili tahkikat başlatmıştır. Bir kez daha Balıkesirli vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyorum." sözlerini sarf etti.

Bu sabah Kazakistan'ın Aktau şehri yakınlarında Azerbaycan Havayolları'na ait bir yolcu uçağının düştüğünü belirten Erdoğan, "Her iki kardeş ülkeye de milletimiz adına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum." dedi.

Balıkesir'de bir öğrenci minibüsünün karıştığı kazada çocukların ciddi yaralar aldığını aktaran Erdoğan, öğrencilerin hastanede tedavilerinin devam ettiğini bildirdi.

- BÜTÇE ÇALIŞMALARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 Ekim'de başlayan bütçe maratonunun cumartesi günü tamamlandığını, AK Parti olarak 23'üncü bütçelerinin Meclis onayına mazhar olmasının memnuniyeti içinde olduklarını vurgulayarak, şunları söyledi:

"Türkiye Yüzyılı'nın ikinci bütçesi olan 2025 Yılı Bütçesi'nin ülkemiz, milletimiz ve ekonomimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum. Hazine ve Maliye Bakanlığımızı, Plan ve Bütçe Komisyonumuzu, bakan, bürokrat ve teknokrat arkadaşlarımızı bugün bir kez daha tebrik ediyorum. TBMM Genel Kuruluna, Sayın Meclis Başkanımız ve milletvekillerine, AK Parti Grup Başkanlığımıza ve grup başkanvekillerimize katkıları için ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Cumhur İttifakı'nda beraber olduğumuz Sayın Devlet Bahçeli'nin nezdinde MHP Grubu'na da teşekkür ediyor, ittifakımızın yoluna güçlenerek devam ettiğini görmekten duyduğum bahtiyarlığı tekraren ifade etmek istiyorum."

- "MECLİS'İ TERÖRİZE VE PROVOKE ETMEK DIŞINDA HİÇBİR ŞEY YAPMADILAR"

Kabine toplantısı sonrasında gerçekleştirdiği basın toplantısında, 2025 Bütçesi'nin genel çerçevesini kamuoyunun dikkatine arz ettiğini, muhalefetin bütçeye yönelik asılsız itham, iddia ve iftiralarına, cevaplarını tek tek verdiklerini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaşanan her hadise, CHP'nin başını çektiği muhalefetin ülkeye dair hiçbir vizyonlarının olmadığını ortaya koyuyor. Komisyondan Genel Kurul aşamasına kadar şov yapmak, kışkırtmak, Meclis'i terörize ve provoke etmek dışında hiçbir şey yapmadılar.
Her zaman söylüyorum, bunların amacı iktidara alternatif olmak değil, muhalefetin konforlu alanında kalarak şahsi iktidarlarını korumaktır. 'Azıcık aşım, ağrısız başım' anlayışıyla gemilerini yürütmenin, ceplerini doldurmanın, şişirilmiş faturalar üzerinden zenginleşmenin derdindeler. Kule deyince akıllarına ilk 'para kulesi', belediye deyince akıllarına ilk 'yemek' geliyor. Ne borçlarını ödeme gibi bir huyları, ne de verdikleri sözleri yerine getirme gibi bir alışkanlıkları var."

- "BUNLARIN BELEDİYELERİ 'ARPALIK' OLARAK GÖRDÜKLERİNİ BİZ ZATEN SÖYLÜYORDUK"

Erdoğan, SGK'ye en borçlu 10 belediyenin 7'sinin CHP'li olmasının, bunların en tepesinde de 10 milyar liralık borcuyla İzmir'in bulunmasının tesadüf olmadığını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunların belediyeleri 'arpalık' olarak gördüklerini biz zaten söylüyorduk ama Sayın Özel 'kaş yapayım derken göz çıkartan' son açıklamalarıyla bunu kendi ağzından da ikrar etmiş oldu. Borçları hatırlatılınca feveran eden CHP'ye, şimdi yolunu gözledikleri eski Genel Başkanlarının cümleleriyle şunu söylemek isterim. 'Ne kadar çığırtkanlık yaparsanız yapın, bağırsanız da çağırsanız da ipe un serseniz de kaçış yok. SGK'ye olan prim borçlarınızı 'tıpış tıpış' ödeyeceksiniz'."

"Kusura bakmayın, emeklinin, memurun, işçinin, esnafın, çiftçinin, engellinin, yetimin, öksüzün hakkını size konserlerde, şarap turlarında yedirmeyiz, yedirtmeyiz." diyen Erdoğan, "Borçlarını ödemeye gelince güvercine dönenler, iş asgari ücretle ve maaşlarla ilgili atıp tutmaya gelince bakıyorsunuz birden şahin kesiliyorlar. Niye? Çünkü sırtlarında küfe taşımıyorlar da ondan. Nereden tutsanız elinizde kalan, her tarafı tel tel dökülen, adeta viraneye dönmüş bir muhalefetle karşı karşıyız." değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, 10 Aralık'ta görüşmelere başlayan Asgari Ücret Tespit Komisyonunun çalışmalarını dün tamamladığını ve 1 Ocak 2025'ten itibaren geçerli olacak net asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak belirlediğini anlatan Erdoğan, "Bu rakam, 2024 yılına göre net yüzde 30 artışa tekabül ediyor. Devletimizin asgari ücretli başına işverene verdiği destekse 700 liradan 1000 liraya yükseldi. Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüze bir kez daha sadık kaldık. 2002'de 184 TL, yani döviz bazında 126 dolar olan asgari ücret, son artışla birlikte 628 dolara çıkmış oldu." ifadelerini kullandı.

- "İNŞALLAH 2025 YILI, BİR ÖNCEKİ SENEDEN DAHA İYİ OLACAK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni asgari ücretin çalışanlara ve işverenlere hayırlı olmasını dileyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Duydum ki CHP bugün galiba Meclis'e de gelmeyecekmiş, yolları açık olsun. Biz 22 yıl boyunca ne yaptıysak, muhalefetin engellemelerine rağmen yaptık, onlara rağmen başardık. Parlamento, millete hizmet mekanıdır; buradan kaçış olmaz. Değişim, normalleşme, siyasi olgunlaşma yönünde muhalefet cenahında ne hazindir ki bugüne kadar hiçbir gelişme göremedik. Bütçe görüşmeleri sırasında takındıkları uzlaşmaz tavır, bunlardan ne köy ne de kasaba olacağını gösteriyor. Varsın onlar yanlışta ısrar etmeyi sürdürsün; biz işimize bakacağız, milletimize hizmet etmeye odaklanacağız. İstikrar içinde büyümeyi ve kalıcı sosyal refah artışını amaçlayan, daha müreffeh, daha güçlü bir Türkiye vizyonunu hedefleyen 2025 yılı bütçemizi aziz milletimizin de sahiplenmesi ile hayata geçireceğiz."

İlk günden beri tam destek verdikleri ekonomi programının semerelerini toplamaya başladıklarını dile getiren Erdoğan, enflasyonun düştüğünü, ihracatın yükseldiğini, cari açığın gerilediğini, istihdamın arttığını, sanayide çarkların döndüğünü, turizmin rekora koştuğunu, uluslararası yatırımcıların Türkiye'ye ilgisinin arttığını ve ekonomik büyümenin 17 çeyrektir kesintisiz devam ettiğini belirtti.

Erdoğan, "2024 yılının üçüncü çeyreğinde 1 trilyon 260 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık. Bütün bu veriler, Türkiye ekonomisinin yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme hedefine emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor. İnşallah 2025 yılı, bir önceki seneden daha iyi olacak. Biraz daha sabır, biraz daha gayretle çok daha güzel neticeler göreceğiz. İstikrarı bozmadan, güven ortamını zedelemeden, para ve maliye politikalarını sarsmadan, muhalefetin bizi sürüklemek istediği popülizm tuzağına düşmeden, sırtımızda yumurta küfesi taşıdığımızın şuuruyla, önümüzdeki süreci çok büyük bir titizlikle yöneteceğiz. Rabbim bizleri milletimize mahcup etmesin, bu şekilde dua ediyorum." diye konuştu.

Yarım asırdır siyaset sahnesinde, milletin huzurunda olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bugüne kadar kalbimizle kelamımız arasına sütre koymadan konuştuk. Gönlümüzden ne geçiyorsa dilimize de o yansıdı. Zihnimizin derinliklerinde ne varsa zikrimiz de o oldu. Kürsüde başka meydanda başka, yurt içinde başka yurt dışında başka konuşanlardan asla olmadık." dedi.

- "BİZ BU TOPRAKLARIN MİSAFİRİ DEĞİL, BİNLERCE YILLIK EV SAHİBİYİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir miladi yılı tamamlayıp diğerine girmek üzere olduğumuz şu günlerde yaptığımız 2024 yılının son grup toplantısında yine sizlerle ve milletimizle dertleşmek, hasbıhal etmek, bir kez daha gönül diliyle konuşmak istiyorum." diyerek, şunları kaydetti:

"'Türkiye, tarihi bir dönemden geçiyor.' diyeceğim ama bizim bin yıldır bu coğrafyada tarihi olmayan hiçbir günümüz yoktur. Esasen bin yıl önceki Malazgirt Zaferi, güneyimizden başlayarak Anadolu topraklarını yeniden yurt kılmamızın sembolüdür. Bir başka ifadeyle; biz bu toprakların misafiri değil, binlerce yıllık ev sahibiyiz. Kimi zaman şartlar gereği başka diyarlara gitmiş olsak da sonuçta dönüp dolaşıp bu topraklara tekrar sarıldık. Malazgirt'le kapılarını bir kez daha açtığımız Anadolu coğrafyası ve çevresi Allah'ın izniyle bu milletin ebedi ve ezeli vatanı olarak kalacaktır. Önümüzdeki yıl Malazgirt Zaferi'nin ve hemen ardından kurulan Anadolu Selçuklu Devleti'nin 954'üncü yılına, Osmanlı'nın kuruluşunun 726'ncı yılına, İstanbul'un Fethi'nin 572'nci yılına, Cumhuriyetimizin ilanının 102'nci yılına, gerçek anlamda çok partili siyasi hayata geçişimizin 75'inci yılına, AK Parti'nin iktidara gelişinin 23'üncü yılına, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişimizin 7'nci yılına ulaşacağız. Devlet ve toplum hayatımızın bu hızlı devinimi içerisinde tarihe iz bırakmak için gece gündüz çalıştık, çalışıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile gönül ve kültür coğrafyasının her köşesine mühürlerini vurduklarını belirterek, bu yolculuğu dikenli, taşlı, mayınlı bir yolda katettiklerini söyledi.

İktidara geldikleri 2002 yılı kasım ayından itibaren nice sınamalardan geçtiklerini hatırlatan Erdoğan, Türkiye'ye kazandırdıkları her yatırımda, eserde, hizmette, içeride ve dışarıda önlerine gizli, açık pek çok engelin çıkarıldığını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeri geldiğinde muhalefetin iftiralarıyla uğraştıklarını, yeri geldiğinde ise bürokratik oligarşinin direnişiyle karşılaştıklarını vurgulayarak, şunları paylaştı:

"Adeta iğneyle kuyu kazarak ülkemizin hanesine yazdırdığımız, milletimizin hayatına dahil ettiğimiz her kazanımın bedelini misliyle ödedik. Milletimiz sağ olsun bu zorlu mücadelede bizi hiç yalnız bırakmadı. Gün oldu bizi ikaz etti, gün oldu bize sandıktan net mesajlar verdi ama haklı mücadelemizde desteğini bizden hiçbir zaman esirgemedi. Böyle feraset, basiret ve irfan sahibi bir milletin mensubu, mahdumu ve hizmetkarı olmaktan şeref duyuyorum ve özellikle de şanla, şerefle bu yolda devam ediyoruz. Rabb'im ömür verdiği müddetçe milletimize ve devletimize aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz."

Partilerini tekrar yüzde 50 bandına getirecek çalışmalar içinde olduklarını anlatan Erdoğan, yeni dönemin miladı niteliğindeki 8. Olağan Kongre maratonunun il kongreleriyle devam ettiğini, kongrelerdeki coşkuyu, heyecanı ve kardeşlik iklimini gördükçe yüce Allah'a hamdettiğini aktardı.

- "TARİH, HAYAL KURANLARIN VE HAYALLERİ UĞRUNDA TER DÖKENLERİN MÜLKÜDÜR"

Cumhur İttifakı olarak 15 Temmuz gecesinden itibaren güçlenerek devam eden dayanışmanın bundan sonra daha da perçinleneceğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Terörsüz Türkiye hedefimizi, devletimizin uhdesinde bulunan tüm araçları kullanarak, önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğiz. Kürtlerle olan ezeli ve ebedi kardeşliğimizi dinamitlemek isteyenleri, aradan çekip alacağız. Her ne kadar birileri bu örnek yoldaşlığı ve ülkemiz adına sağladığı hayırlı sonuçlarını hazmetmekte halen zorlanıyor olsa da Cumhur İttifakı, siyasi tarihimizin istikametini belirlemeyi sürdürecektir. Unutmayın, tarih, hayal kuranların ve hayalleri uğrunda ter dökenlerin mülküdür."

Cumhur İttifakı'nın hayalinin, içinde bulunulan asrı Türk milletinin asrı haline dönüştürmek olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"İttifak ortakları olarak sırt sırta vereceğiz, Türkiye Yüzyılı'nı inşa edeceğiz. Bizi şairin şu mısralarında dile getirdiği hissiyatla yolumuza devam etmekten kimse alıkoyamayacaktır, 'Yürüdüm sel oldum, durdum göl oldum. Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum. Zulüm sıcağında serin yel oldum. Yürekten yüreğe estim, gel de gör'. İşte bu anlayışla, hesap soracak esas mercinin Rabb'imiz olduğunu hiç unutmadan hem milletimiz hem ümmet hem insanlık için çalışacağız. Saflarımızı inşallah daha da sıklaştıracağız. Gönüllerimizi birbirine daha sıkı raptiyeleyeceğiz. Değerlerimizi benimseyerek bu yolda bizimle yürümek, bize yoldaşlık etmek, bizimle mücadele arkadaşı olmak isteyenlere işte bugün olduğu gibi kapımızı açık tutacağız. "

- "BİZZAT MÜŞAHEDE ETTİK"

Erdoğan, geçmiş tecrübelerin ışığında kadroları yenileyeceklerini, takviye edeceklerini aktararak, "AK Parti davasının neferleri olarak her birinizin de bu mücadeleyi aynı inançla, aynı hasbi ve harbi heyecanla sahipleneceğinize inanıyorum." diye konuştu.

Bu sıralar sık sık hatırlattığı bir atasözünün olduğunu kaydeden Erdoğan, "Büyüklerimiz, doğru duvar yıkılmaz, eğri kaçar, kurtulmaz' diyor. Bu hizmet dolu sözün ne kadar doğru olduğunu Suriye krizinin 13 yıllık serencamında bizzat müşahede ettik." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'deki olayların, 15 Mart 2011'de, Dera'da daha bıyıkları terlememiş bir çocuğun, duvara yazdığı bir yazı sebebiyle tutuklanması, işkence görmesi ve vahşi rejim güçleri tarafından şehit edilmesiyle başladığını hatırlattı.

Esed ve Baas rejiminin, Türkiye'nin tüm iyi niyetli tavsiyelerine rağmen barışçıl protestoları son derece kanlı bir şekilde bastırmayı tercih ettiğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kanı durdurma, çatışmaları sonlandırma imkanı varken, Esed, kendi halkına zulmetmeye, zulmünde de kibirlenmeye devam etti. 13 yılı aşan katliam politikası sebebiyle komşumuz Suriye büyük bir kaosa ve istikrarsızlık iklimine sürüklendi. Şehirler, köyler, İslam medeniyetinin en güzel örnekleri olan tarihi eserler bombalandı, yerle yeksan edildi. 1 milyon kardeşimiz, ya rejim ve destekçilerinin katliamları ya DAEŞ ve PKK gibi terör örgütlerinin saldırıları sonucu şehit oldu. Rabb'im, tüm şehitlerimizi rahmetiyle kuşatsın, mekanlarını cennet eylesin."

Erdoğan, 12 milyondan fazla Suriyelinin evini, doğduğu toprakları, vatanını terk etmek zorunda kaldığını söyledi. Yerlerinden edilenlerin 3,6 milyonunun Türkiye'ye sığındığını anlatan Erdoğan, bir kısmının da bölgedeki diğer ülkelere ve Avrupa'ya göç ettiğini anımsattı.

Canlarını kurtarmak, kendilerine ve ailelerine en azından güvenli bir hayat kurmak için yollara düşenlerden, boğulanların, botları batırılanların olduğunu hatırlatan Erdoğan, denizin ortasında ölüme terk edilenlerin, sınır kapılarında türlü eziyetlere maruz bırakılanların olduğunu dile getirdi.

İnsanı, insanlığından utandıran sayısız gaddarlığa şahitlik edildiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi aziz milletimize soruyorum: Aylan bebeğin, hafızamıza ve kalbimize mıh gibi çakılan o masum fotoğrafını nasıl unutabiliriz? Yüzü kan revan içerisindeki Ümran yavrumuzun, yüreklerimizi dağlayan korku dolu o bakışlarını nasıl unutabiliriz? Varil bombalarının enkaza çevirdiği okullarda can veren çocukları nasıl unutabiliriz? Guta'da, Han Şeyhun'da kimyasal silahlarla gaddarca öldürülen sabileri, kadınları, yaşlıları nasıl unutabiliriz? Eşinin gözleri önünde, iffeti çiğnenen Suriyeli kadınların yaşadığı utancı, hangimiz, nasıl unutabiliriz? Sivilleri öldürmekten zevk alan insan müsveddesi şebbiha bozuntularının barbarlığını, gaddarlığını, nasıl unutabiliriz? Rejimin, Sednaya gibi insan mezbahanesine çevirdiği hapishanelerinde yapılan işkenceleri, toplu katliamları, yargısız infazları nasıl unutabiliriz?

13 yıl boyunca tüm bu insanlık dışı zulümler yaşanırken, sözde medeni dünyanın kayıtsızlığını, umursamazlığını nasıl unutabiliriz? DEAŞ ile mücadele bahanesiyle bölücü örgütün, binlerce tır dolusu silahla desteklenmesini nasıl unutabiliriz? Bu süreçte, ülkemizdeki Baas özentisi muhalefetin yaşadığı vicdan ve akıl tutulmasını nasıl unutabiliriz? 14-28 Mayıs seçimleri döneminde karşımızdaki adayın, Suriyeli muhacirlere yönelik körüklediği ırkçı nefreti nasıl unutabiliriz? Bunların hiçbirini unutmadık, unutmayacağız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye olayları patlak verdiği andan itibaren merhameti ve adaleti merkeze alan bir politika benimsediklerinin altını çizerek, "Zalimin karşısında, mazlumun yanında duracağız" dediklerini ve bunu da gerçekleştirdiklerini ifade etti. Erdoğan, "Kapımıza gelip bizden eman isteyeni geri çevirmeyeceğiz, kardeşlerimizi ölüme göndermeyeceğiz, bize sığınanları zalimlere teslim etmeyeceğiz, bu millete Boraltan Köprüsü faciası gibi utancı bir daha asla yaşatmayacağız, kendimiz siyasi olarak bedel ödesek dahi mazlumlara tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız." sözlerini sarf ettiğini belirtti.

- "MEDENİ DÜNYANIN VEREMEDİĞİ İNSANLIK SINAVINI VERMEYİ BAŞARDIK"

Erdoğan, 5 Eylül 2012'de İstanbul'da tertiplenen, İslam dünyasından katılımcıların olduğu uluslararası bir konferansta söylediği sözleri anımsatarak, o günden bugüne kadar çizgilerini ve duruşlarını hiç bozmadıklarını hatırlattı.

Bosna Hersek'in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzetbegoviç'in "Tabuta konmuş olsa da toprağa gömülmediği sürece Türkler tek güvencemizdir" sözünü anımsatan Erdoğan, 13 yıl boyunca bu ağır sorumluluğun, millete yönelik bu yüksek güvenin hakkını layıkıyla vermeye çalıştıklarını vurguladı.

Bu süreçte en büyük destekçilerinin millet olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Muhalefetin tüm kışkırtmalarına rağmen, milletimiz Suriyeli muhacirlere bir ensar bilinciyle, ensar millet olmanın mesuliyetiyle hep sahip çıktı. Irkçı nefret söylemlerine prim vermeyen vatandaşlarımız, büyük bir sabırla, metanetle ve vakarla kardeşlerine kucak açtı. Münferit hadiseler dışında, hamdolsun başımızı öne eğecek, tarihimize gölge düşürecek hiçbir müessif olay vuku bulmadı. Suriyeli kardeşlerimiz de bir taraftan yaralarını sarmaya çalışırken, diğer taraftan Türkiye'ye ve ekonomimize katkı sunmaya gayret etti. Tüm dünyaya emsal teşkil edecek bir yardımlaşma seferberliğine beraberce imza attık. Merhamet örnekleriyle dolu tarihimize bir altın sayfayı daha yine beraberce ekledik. Medeni dünyanın veremediği insanlık sınavını, Rabb'ime sonsuz şükürler olsun, Türk Milleti olarak vermeyi başardık. Buradan, Suriyeli mazlumlara 13 yıl boyunca kucak açan aziz milletimizin her bir mensubuna kalpten teşekkür ediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, acı hakikati üzülerek ifade etmek zorunda olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

"CHP'nin eski yönetimi, bilhassa da devrik genel başkanı, Suriye'de işlenen insanlık suçlarına vicdan penceresinden bakmadı, daha doğrusu bakmak istemedi. Reyhanlı katliamından FETÖ'nün MİT tırları ihanetine, sığınmacıların hedef gösterilmesinden terör örgütlerine karşı düzenlenen sınır ötesi operasyonlarımıza, en son 14-28 Mayıs arasındaki ırkçı seçim kampanyalarına kadar sürecin her aşamasında gayrimilli, gayriinsani, gayriahlaki bir yerde durdular. Türkiye düşmanı çevrelerin Truva atı ve taşeronu olmaktan çekinmediler. Bunun arkasında yatan taassubu, tabii ki hepimiz çok iyi biliyoruz. Ancak hatasını kabul etmek, insan için büyük bir erdemdir. Geç de olsa nedamet getirmek, hakkına girdiği mazlumlarla helalleşmek, bir insaniyet göstergesidir. Nasırlaşmış bir kalp, her şeyden önce insan için taşıması ağır bir yüktür. Samimi temennimiz, 13 yıl boyunca yanlış yerde duranların; en azından siyasi 'tekaüt' döneminde kendilerini tavzih etmesidir."

Türkiye'nin Suriye konusunda nerede durduğuna ilişkin video izletilen toplantıda, Erdoğan, "zulümle abad olanın, ahirinin berbat olacağının, zelil ve rezil olacağının Suriye'de bir kez daha tecelli ettiğini" söyledi.

- "ESED'İN DEVRİLMESİNDEN RAHATSIZ OLANLARA SADECE ACIYARAK BAKIYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye halkının çilelerle, derin acılarla ve fedakarlıklarla bezeli mücadelesinin, 8 Aralık'ta Şam'ın özgürleşmesiyle zafere ulaştığını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"61 yıllık zulmün ardından Baas rejimi yıkılmış ve Esed korkağı, cibilliyetine yaraşır şekilde, en yakınındakileri bile satarak, Suriye'den kaçmıştır. Suriyeli devrimcilerin Şam'da kontrolü sağlamasıyla birlikte artık bu ülkenin önünde yeni bir sayfa açılmıştır. Türkiye, harekat boyunca daha fazla kan dökülmemesi, çatışmaların başka yerlere sıçramaması için gerekli müdahalelerde bulunmuştur. 13 yıllık kıyamın 12 günde zaferle taçlanması, tek başına muhteşem bir başarıdır. Bu başarının sahibi de önce Allah, sonra da Suriyeli kardeşlerimizdir. Suriye halkı, ülkelerini bir katliam şebekesinin pençesinden kurtarmıştır. Suriyeliler, tüm etnik, mezhebi, dini kesimleriyle geleceklerini kendilerinin tayin edeceği bir yola girmişlerdir.

Bundan, kardeşlerimiz adına büyük bahtiyarlık duyuyoruz.

Hani o güzel Kerkük türküsünde 'Gün gördüm, günler gördüm seni gördüm şad oldum' diyor ya, biz de Halep'te, Şam'da, Hama'da, Humus'ta, Dera'da, Münbiç'te özgür Suriye bayrağıyla ay yıldızlı al bayrağımızı yan yana gördükçe şad oluyoruz. Suriyeli mazlumların yıllar sonra umutla parıldayan gözlerine baktıkça, şad oluyor, mutlu oluyoruz. 61 yıllık Baas karanlığının ardından Suriye'nin üzerine doğan özgürlük güneşini gördükçe, komşuları ve kardeşleri olarak gerçekten şad oluyoruz. Tüm bunları gördükleri halde, bir kuru sözle dahi olsa Suriye halkını tebrik edemeyenlere, mazlumların sokaklara taşan sevincini paylaşamayanlara, Esed'in devrilmesinden rahatsız olanlara ise sadece acıyarak bakıyoruz."

- "YENİ YÖNETİME KATKI SUNACAĞIZ"

Erdoğan, Birleşmiş Milletler raporlarına göre, Suriye'de Esed zulmünün ve savaşın bıraktığı yıkımın toplam maliyetinin 500 milyar dolara yaklaştığını aktararak, uluslararası toplumun desteği olmadan, savaş yorgunu Suriye'nin, böyle bir yükün altından tek başına kalkmasının mümkün olmadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları paylaştı:

"Arap ve İslam aleminin, Suriye'nin yeniden inşasına liderlik etmesi, diğer ülkelere de örnek olması gerekiyor. Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız. Önce MİT Başkanımızı, ardından da Dışişleri Bakanımızı süratle Şam'a gönderdik. Büyükelçiliğimizi hemen faaliyete geçirdik. AFAD'ımız, Sednaya Hapishanesi başta olmak üzere işkencehanelerde incelemelerde bulundu. Bakanlıklarımız, kurumlarımız, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, kendi alanlarında hazırlıklarını yoğun bir şekilde yapıyor. Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu hizmete açıyoruz.

Yeni yönetimin lideri Sayın Ahmet eş-Şera'nın süreci çok iyi idare ettiğini, verdiği ılımlı ve yapıcı mesajlarla takdir topladığını görüyoruz. Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye'ye destek vereceğiz.

Suriye'nin kendini toparlaması, kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi, devletin yeniden temel görevlerini yapabilir hale gelmesi için yeni yönetime katkı sunacağız. Toprak bütünlüğüne yönelik saldırılar karşısında da Türkiye olarak tavizsiz duruşumuzu muhafaza edeceğiz. Selden kütük kapma yarışında olan kim varsa, Suriye halkıyla birlikte karşısında milletimizi de bulacaktır. DEAŞ ve PKK başta olmak üzere her iki ülkenin de bekasına kasteden terör örgütlerinin başını ezmekte kararlıyız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü canilerin ya kendilerinin silahlara veda edeceğini ya da silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömüleceğini vurgulayarak, "Kürt kardeşlerimizle aramıza kandan duvar örmeye çalışan terör örgütünü ortadan kaldıracağız." sözlerini sarf etti.

Terör örgütü ve destekçilerinin nasıl bir hesabı varsa, kendilerinin de bir hesaplarının olduğuna işaret eden Erdoğan, sabırlı, kararlı ve dikkatli bir şekilde hareket ederek emperyalistlerin oyunlarını bozacaklarını dile getirdi. Erdoğan, "Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, diğer tüm etnik ve dini gruplarıyla biz aynı gökyüzüne bakıyoruz, aynı havayı teneffüs ediyoruz. Mazimiz gibi istikbalimiz de müşterektir. Hepimiz ortak bir medeniyetin çocuklarıyız; geleceğimizi de inşallah gönül gönüle vererek ortaklaşa inşa edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

- "SAYIN ÖZEL, SURİYE MESELESİNİ HALEN DOĞRU OKUYAMIYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ'ın, sadece Batılı ülkeler için değil, Suriye, Irak ve Türkiye için de yok edilmesi gereken bir tehdit kaynağı olduğunun altını çizerek, bu vahşi yapıyla göğüs göğüse çarpışan tek NATO müttefikinin Türkiye olduğuna dikkati çekti. Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Dolayısıyla bu konuda hiç kimse bize ders veremez, bunun üzerinden bize sınır çizemez. Bizim tek gayemiz, Suriye'den başlayarak bölgemizin her karış toprağında barışın, huzurun, istikrarın güçlü bir şekilde sağlanmasıdır. Başkaları için Suriye'nin güvenliği ve huzuru ikinci sırada yer alabilir. 910 kilometre sınırımızın olduğu bir ülkeyle biz bu lükse sahip değiliz. Suriye ne kadar hızlı ayağa kalkar ve kendini toparlarsa, vatan hasreti çeken kardeşlerimizin gönüllü dönüşleri de o derece hız kazanacaktır. Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden kısa süreli veya kalıcı olarak geri dönmek isteyenlere gereken her türlü kolaylığı sergiliyoruz. Belli bir süre giriş-çıkışlara da izin vereceğiz. Yaza doğru, okulların da tatile girmesiyle birlikte sınır kapılarındaki yoğunluk biraz daha artacaktır. Bununla ilgili tedbirlerimizi de şimdiden alıyoruz.

Bu süreçte politikamız şu olacaktır: Dönmek isteyene yardımcı olacağız; ama kimseyi zorla göndermeyeceğiz. Türkiye'nin ekonomik, akademik, bilimsel ve ticari hayatına katkı yapan kardeşlerimizden kalmak isteyenlere de kapımızı kapatmayacağız. Muhalefet, hep yaptığı gibi mutlaka bu süreci zehirlemeye çalışacaktır. 3 haftadır Esed'in yasını tutanların, Şam'daki müttefiklerini kaybetmenin öfkesini, mazlumlardan çıkarma niyetleri şimdiden kendini belli ediyor. Sayın Özel'in, dün grupta yaptığı açıklamaları son derece talihsizdir; bilgisiz ve saha gerçeklerinden kopuktur. Sayın Özel, Suriye meselesini halen doğru okuyamıyor. 13 yıldır bir kez olsun doğru bir politika geliştiremeyen CHP, aynı hatasını Sayın Özel'in liderliğinde de sürdürüyor. Türk siyaseti adına bu, çok büyük bir nakısadır. Esed'in ülkeden kaçışının ertesi günü mikrofon karşısına geçip, ırkçı atak geçirenlerden vicdanlı davranmalarını beklemek elbette ham bir hayaldir. Ne harabeye dönmüş şehirler, ne topraktan fışkıran toplu mezarlar, ne Sednaya gibi ölüm kampları, ne ellerinde fotoğraflarıyla hücre hücre evlatlarını arayan anaların feryatları... Evet, bunların hiçbiri onların vicdanını harekete geçiremiyor. Nasırlaşmış kalplere, nefretin mil çektiği gözlere ne yapsak boş. Bizim görevimiz, meydanı bunlara terk etmemektir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, AK Parti'ye katılan Ankara Milletvekili Mustafa Nedim Yamalı'ya parti rozetini taktı.