Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya'da Battalgazi Devlet Hastanesi, Hekimhan Tünelleri, Kuru Kayısı Lisanslı Depo ve Borsası ile Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni'nde konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Yaklaşık 2 yıllık bir aranın ardından tekrar Malatya'da sizlerle yüz yüze hasret gidermenin memnuniyeti içerisindeyim. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, muhabbetimizi daim eylesin. Malatya insanlığın kadim medeniyetlerinin yuvası. Anadolu'yu ebedi yurdumuz haline getiren büyük destanı yazdığımız şehirlerden biridir Malatya. Tarihe ismini seçkin insanların şehri, himmetli zatların diyarı diye yazdırmış Malatya bugün de bütün parıltısı ile yoluna devam ediyor.
Siz bizi yola çıktığımızdan bugüne hiç yanlık komadınız. Hep birlikte beraber oldunuz. Dik durdunuz, diklenmeden diklendiniz. Onun için birileri Malatya'yı çok kıskanıyor. Varsın kıskansınlar biz yolumuza devam edeceğiz. Malatya bugün de göreni kendine hayran bırakan bir şehir.
Malatya'nın ülkemize hayatın her alanı gibi rahmetli Özal başta olmak üzere yetiştirdiği siyaset ve devlet adamları ile önemli hizmetleri var. Biz de geçtiğimiz 20 yılda bu kadim şehrimize eser ve hizmetler kazandırmanın gayreti içinde olduk. Güneşin altın yumurtası denen kayısının başkenti olan Malatya tarım yanında sanayisi ticareti ile son dönemde gelişen turizmi ile bölgesine ilham veren bir şehir haline geldi.
Malatya'ya 20 yılda 33 milyar liralık yatırım yaptık. Seviyoruz Malatya'yı, yakışır Malatya'ya bu yatırımlar. Bu yatırımlar eğitimde ve sporda 5 bin 236 adet yeni derslik, 7 bin 242 kişi kapasiteli yüksek öğrenim yurt kapasitesi. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza toplam 4,5 milyar lira kaynak aktardık. Sizleri yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Sağlıkta 14'ü hastaneden oluşan toplam 68 sağlık tesisi yaptık. TOKİ vasıtası ile 17 bin 843 konut projesini hayata geçirdik. Malatya'mıza İlk Evim kampanyamız kapsamında toplam 2 bin 501 konut ile İlk İş Yerim kapsamında 500 iş yeri daha kazandırıyoruz. Ayrıca 12 bin 500'lük arsayı da kendi evini yapmak isteyen vatandaşlarımıza sunuyoruz. Kuralar çekilecek ve herkes buraların sahibi olacak. 36 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğunu 462 kilometreye çıkardık. Malatyalı çiftçilerimize 1,8 milyar lira tutarında tarımsal destek verdik.
Yine özel sektörümüz, organize sanayi bölgelerimizde güncel yatırım bedeliyle 4 milyar 700 milyon lira tutarında 19 ayrı fabrikayı ülkemize ve şehrimize kazandırdık. Tüm bu yatırımların Malatya'mıza hayırlı olmasını diliyorum. Şehrimize bu eserleri kazandıran Bakanlıklarımızı, belediyemizi, özel sektörümüzü tebrik ediyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde de Malatya'mızı geliştirmeye, büyütmeye devam edeceğiz.
Türkiye'yi 20 yılda asırlık demokrasi ve kalkınma reformlarıyla buluştururken tek bir hayalimiz vardı. Bu hayal ülkemizi ve milletimizi bir gün dünyada hak ettiği seviyeye çıkarmaktı. Vesayetle kavgamızı da darbe teşebbüslerine direnişimizi de yedi düvele karşı verdiğimiz mücadeleyi de hep aynı gayeyle yürüttük. Siyasi istikrarsızlığı yeni yönetim sistemimizle aştık. Güvenlik kaygılarının önünü terörle mücadeleyi, sınırlarımız ötesine doğrudan kaynağına indirerek kestik. Eskiden terör sorunlarda bir numaraydı. Şimdi kaldı mı? Ah ah, nereden nereye... Milletimizin günlük hayatının kalitesini eser ve hizmet siyasetimizle yükselttik. Eskiden akşam saat 9'dan, 10'dan sonra sokaklara çıkılabiliyor muydu? Şimdi ben yarın Diyarbakır'dayım. Diyarbakır'da akşam 8, 9, 10 dışarı çıkılmazdı. Ama şimdi akşam saat 12, 1, herkes restoranlarda kafeteryalarda yemeğini yiyor, sabaha kadar oralarda eğleniyor. Nereden nereye... Mesele bu. Her kesimden insanımızın hak ve özgürlük taleplerini gerçekleştirdiğimiz sessiz devrimlerle karşıladık.
İş ve aş derdinde olan vatandaşımızın derdini ekonomimizi büyütüp istihdamı artırarak çözdük. Geleceğine güvenle bakmak isteyen gencimizin ufkunu, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayarak, girişimcilerimize destek olarak genişlettik. Evinin annesi hanım kardeşlerimizin hayatın diğer alanlarında da var olma çabalarını tüm imkanları önlerine sererek destekledik. Velhasıl milletimizin her bireyini bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı haline getirecek altyapıyı kurduk.
Ülkemizin 81 vilayetinin tamamına ve 85 milyon vatandaşımızın her birine ulaşan eser ve hizmetlerimizi bu azim ve heyecan ile hayata geçirdik. Önümüze kurulan her tuzağı, arkamızdan çevrilen her kumpası, üzerimize oynanan her oyunu milletimizden aldığımız destekle bozduk. Yola çıkarken ne demiştik? Ülkemizi 4 temel üzerinde yükselteceğiz. Neydi o? Sağlık, eğitim, adalet, emniyet. Yetmez dedik. Ulaşım, tarım, diplomasi, bütün bunlarla beraber dünyada Türkiye'nin bir numara olması için adımların atılması. Attık mı o adımları, attık. Ulaşımda göreve geldik maalesef Türkiye'deki yol uzunluğu 6 bin 100 kilometreydi. Ama şimdi bu 28 bin kilometreyi aştı. Dağları deldik dağları. Ferhat'la Şirin meselesi var ya, biz Ferhat olduk, Şirin'e dağları delerek yolları açtık.
Türkiye'de 26 tane hava alanı vardı şimdi 58'tane var. Yani benim vatandaşım uçuşunu yapıyor, oradan evine yarım saatte, 45 dakikada ulaşıyor. Modern dünyanın talepleri bu değil miydi? Biz ülkemize bunu kazandırdık. Göreve geldik 76 üniversite vardı. Şimdi Türkiye genelinde 208 üniversitemiz var. Üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Artık benim Ayşe'm, Fatma'm, Ahmet'im, Mehmet'im İstanbul, İzmir, Ankara buralara gitmiyor. Artık profesörlerimiz, doçentlerimiz Muş'a, Ağrı'ya, Hakkari'ye gidiyor. Orada bu yavrularımızı eğitiyorlar. Nereden nereye... Bu iş bilenin, kılıç kuşananın. Öyle yan gelip yatmakla bu iş olmaz. Ama bunları başardık. Bütün bunlarla beraber bu tarihi mücadelenin son çağların en büyük destanı olarak nesiller boyunca kulaktan kulağa anlatılacağına inanıyorum.
Asıl büyük imtihanımız yeni başlıyor. Dünyamız siyasi, ekonomik ve sosyal kaosların pençesinde sarsıldığı bir dönemden geçiyor. Biz ise Türkiye Yüzyılı projeksiyonuyla 2053 vizyonumuzu konuşuyoruz. Ayın 28'inde inşallah Ankara Kapalı Spor Salonu'nda Türkiye Yüzyılı'nı tüm dünya ile paylaşacağız. Sadece konuşmakla kalmıyoruz. Üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla bunu hayata geçiriyoruz. Onun için 5 tane başlığımız var. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla büyüme. Büyüyen bir Türkiye var. Bir yüzü bu olan madalyonun diğer yüzünde ise pusuda bekleyen eski Türkiye kalıntısı zihniyetleri görüyoruz.
Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı, kabuk bağlamış başörtüsü tartışmasını yeniden açtı. Bu tartışma vesilesiyle milletimizin sahip olduğu tüm haklar gibi eğitimdeki ve kamudaki başörtüsü özgürlüğünü de hazmedemeyenlerin yüzlerindeki sahte maskenin aralandığını gördük. Biz kadınlarımızı asla başı açık veya başörtülü diye sınıflamadık. Ama birileri kafasında bu ayrımcılığı hala aşabilmiş değil. Bay Kemal, senin yanındakiler üniversitelerimizde ikna odaları kurdular. Bu ikna odalarına girerken o yavrularımızın başörtülerini maalesef başlarından çekerek aldılar. O ikna odalarında hesaba çektiler kızlarımızı. Sizin bu noktada ciğerinizi iyi biliriz. Ama artık bunları yapamıyorsunuz. Şu anda devletin tüm kurumlarında başı açığı da var başı örtülüsü de var. Bütün bunlarla beraber okullarımızda böyle bir sıkıntı var mı? Başörtülüsü de başı açığı da kardeş kardeş üniversitelerimizde, ortaöğretimde, her yerde okuyabiliyor. Bu barışın, bu özgürlüğün, bu kardeşliğin simgesidir. İşte biz bunu başardık.
Bay Kemal, senin böyle bir derdin yok. Bunun için kızlarımızın ve hanım kardeşlerimizin gönüllerini tamamen rahatlatmak için başörtüsü özgürlüğünü gel dedim Anayasa güvencesi altına alalım. Bakalım gelebilecek mi? Göreceğiz. Biz şimdi hazırlıkları yaptık. Bu Anayasa değişikliğini Meclis'e göndereceğiz. Gelir veya gelmez. Maksat tüm milletimiz bunu görsün, bunu tanısın, yandaşlarını da tanısın, altılı masayı da tanısın.
Hayati bir diğer konu olan sapkın akımların dayatmalarına karşı ailelerin korunmasını da ekleyerek bir Anayasa Değişikliği Teklifi'nin hazırlığına başladık. Bakalım konu Meclis'e geldiğinde kim nasıl bir tavır içine girecek. Meclis'e sunacağımızı teklif yeterli çoğunluk sağlanarak kabul edilirse Türkiye için önemli bir kazanım olacaktır. Aksi yönde bir durum ortaya çıkarsa ülkemizi yeni, sivil, özgürlükçü, özellikle böyle bir Anayasaya kavuşturma mücadelemizi inşallah seçimden sonra da sürdüreceğiz. Hatta şunu da yapabiliriz, ilk defa bugün Malatya'da açıklıyorum. Haydi sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim. Parlamentoda bu iş çözülmüyorsa millete götürelim, kararı millet versin. Türkiye Yüzyılı artık bu tür tartışmaların aşıldığı yeni bir devrin adı olacaktır.
Yola çıkarken ülkeyi sağlık, eğitim, adalet ve emniyet olmak üzere dört temel direk üzerinde yükselteceklerini söylediklerini hatırlatan Erdoğan, bununla birlikte ulaşım, tarım, diplomasi ve bütün bunlarla beraber dünyada Türkiye'nin bir numara olması için adımlar attıklarını anlattı.
Ulaşımda göreve geldiklerinde 6 bin 100 kilometre olan bölünmüş yol uzunluğunun kendi dönemlerinde 28 bin kilometreyi aştığını dile getiren Erdoğan, "Dağları deldik dağları. Ferhat ile Şirin meselesi var ya, biz Ferhat olduk, Şirin'e dağları delerek yolları açtık." diye konuştu.
Türkiye'de 26 tane havaalanı varken bugün 58 havalimanının bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "Benim vatandaşım uçuşunu yapıyor, oradan evine yarım saatte, 45 dakikada ulaşıyor. Modern dünyanın talepleri bu değil miydi? Buydu. Biz ülkemize bunu kazandırdık mı? Kazandırdık." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde 76 olan üniversite sayısını da 208'e çıkardıklarını anlatarak, "Üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Artık benim Ayşe'm, Fatma'm, Ahmet'im, Mehmet'im İstanbul, İzmir, Ankara, buralara gitmiyor. Artık profesörlerimiz, doçentlerimiz, Muş'a, Ağrı'ya, Iğdır'a, Hakkari'ye gidiyor ve orada bu yavrularımızı eğitiyorlar. Nereden nereye. İş bilenin, kılıç kuşananın. Öyle yan gelip yatmakla bu iş olmaz ama bunları başardık." ifadelerini kullandı.
Bütün bunlarla beraber bu tarihi mücadelenin son çağların en büyük destanı olarak nesiller boyunca kulaktan kulağa anlatılacağına inandığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama asıl büyük imtihanımız yeni başlıyor. Dünyamız siyasi, ekonomik ve sosyal kaosların pençesinde sarsıldığı bir dönemden geçiyor. Biz ise şimdi altını çiziyorum, Türkiye Yüzyılı projeksiyonuyla 2053 vizyonumuzu konuşuyoruz. Ayın 28'inde inşallah Ankara Kapalı Spor Salonu'nda 'Türkiye Yüzyılı'nı tüm dünyayla paylaşacağız. Sadece konuşmakla kalmıyoruz, üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla bunu hayata geçiriyoruz. Onun için 5 tane başlığımız var. Nedir? Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla büyüme ve büyüyen bir Türkiye var. Bir yüzü bu olan madalyonun diğer yüzündeyse pusuda bekleyen eski Türkiye kalıntısı zihniyetleri görüyoruz."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun milletin kabuk bağlamış başörtüsü tartışmasını yeniden açtığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu tartışma vesilesiyle milletimizin sahip olduğu tüm haklar gibi eğitimdeki ve kamudaki başörtüsü özgürlüğünü de hala hazmedemeyenlerin yüzlerindeki sahte maskenin aralandığını gördük. Biz kadınlarımızı asla başı açık veya başı örtülü diye sınıflamadık, ayırmadık ama birileri kafasında bu ayrımcılığı hala aşabilmiş değil. Bay Kemal, senin yanındakiler ne yaptılar? Üniversitelerimizde ikna odaları kurdular ve bu ikna odalarına girerken o yavrularımızın başörtülerini maalesef başlarından çekerek aldılar. O ikna odalarında hesaba çektiler kızlarımızı. Benim kendi kızlarım maalesef imam hatip okulu öğrencisi olduğu halde onlar imam hatip okuluna girme noktasında sıkıntıya maalesef düçar oldular ve ben kızlarımdan bir tanesini aldım, bir müdürü arkadaşım olan imam hatip okuluna gönderdim. İstanbul'dan bir başka şehre. Niye? Çünkü zulmediyorlar. O zulümden kurtarmak için. Bay Kemal siz busunuz, bu. Sizi biz iyi biliriz. Sizin bu noktada ciğerinizi iyi biliriz ama artık bunları yapamıyorsunuz."
Şu anda devletin hiçbir kurumunda başı açık, başı örtülü ayrımının olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Şimdi devletin kurumlarında başı açığı da var başörtülüsü de var. Bütün bunlarla beraber okullarımızda böyle bir sıkıntı var mı? Başörtülüsü de başı açığı da kardeş kardeş üniversitelerimizde, ortaöğretimde, her yerde okuyabiliyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun, barışın, özgürlüğün ve kardeşliğin simgesi olduğunu ve bunu kendilerinin başardığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bay Kemal, senin böyle bir derdin yok. Bunun için kızlarımızın ve hanım kardeşlerimizin gönüllerini tamamen rahatlatmak için başörtüsü özgürlüğünü, ne teklif ettim? Gel dedim, anayasa güvencesi altına alalım. Bakalım gelebilecek mi? Göreceğiz. Biz şimdi hazırlıkları yaptık. Bu anayasa değişikliğini Meclise göndereceğiz, gelir veya gelmez, maksat tüm milletimiz bunu görsün, bunu tanısın, yandaşlarını da tanısın, altılı masayı da tanısın. Hayati bir diğer konu olan sapkın akımların dayatmalarına karşı ailenin korunmasını da ekleyerek bir anayasa değişikliği teklifinin hazırlığına başladık. Bakalım konu Meclise geldiğinde kim nasıl bir tavır içine girecek?
Meclise sunacağımız teklif yeterli çoğunluk sağlanarak kabul edilirse Türkiye için önemli bir kazanım olacaktır. Aksi yönde bir durum ortaya çıkarsa ülkemizi yeni, sivil, özgürlükçü özellikle böyle bir anayasaya kavuşturma mücadelemizi inşallah seçimden sonra da zaten sürdüreceğiz. Hatta şunu da yapabiliriz. İlk defa bugün Malatya'da açıklıyorum. Şunu da yapabiliriz, nedir o? Haydi sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim. Öyle mi, parlamentoda bu iş çözülmüyorsa millete götürelim, kararı millet versin. Türkiye Yüzyılı, artık bu tür tartışmaların aşıldığı yeni bir devrin adı olacaktır. Ülkemizi dünya liginin ilk sıralarına çıkartacak, milletimizin refahını en üst seviyeye yükseltecek 2053 vizyonumuzu hayata geçirebilmemizin önünde hiçbir engel bırakmamakta kararlıyız."
Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı'nı birlikte inşa ediyor muyuz? 2023'te büyük ve güçlü Türkiye yolunu beraberce açıyor muyuz? Ülkemize diz çöktürmenin, milletimize boyun eğdirmenin peşinde olanların heveslerini bir kez daha kursaklarında bırakıyor muyuz?" sorularına alandakilerin hep bir ağızdan verdiği "Evet" yanıtının ardından "Malatya bu ama bilesiniz ki Türkiye de bu. Maşallah Malatya'nın mert ve çalışkan evlatları bizimle olduğu müddetçe Allah'ın izniyle tüm bu hedeflere ulaşacağımızdan kimse şüphe duymasın. Rabb'im bu mücadeleye verdiğiniz destek için hepinizden razı olsun." dedi.
Demokraside iktidar kadar muhalefetin de önemli olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'deki muhalefetin zihniyeti ve üslubuyla eski Türkiye'de takılı kaldığını ve bir türlü bugüne, 2023 arifesindeki Türkiye'ye gelemeyen muhalefetin içinde bulunduğu durumdan samimi olarak üzüntü duyduğunu söyledi.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Seçimlerin yaklaştığı bir dönemde baktık, bunlar kendi başlarına aday çıkartamayacak, 'Bari biz önlerini açalım.' dedik. Karşımızdaki en büyük muhalefet partisinin başındaki kişiye 2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri için 'Hodri meydan' dedik. Biz, bu zata 'Seçimde karşımıza çık.' dedik. O ne anlamış biliyor musunuz? Sanki ben ona 'Televizyona çık.' demişim. Geceleri sosyal medya videosu yayınlaya yayınlaya galiba siyaseti de ekrandaki görüntüden ibaret sanmaya başladı. Tabii biz meselenin aslını biliyoruz. Siyaset iddia, yürek, vizyon işidir. Hepsinden önemlisi cesaret işidir. Bay Kemal, darbe gecesi tankların arasından süzülüp Bakırköy'deki güvenli bir evde ekrandan gelişmeleri seyreden sen değil misin? Bu zatın şimdi meydana çıkıp mertçe mücadele vermesini beklemek biraz zorlama olacak ama maalesef karşımızdaki fotoğraf bize başka bir yol da bırakmıyor. Malatya'dan bu zata tekrar sesleniyorum: Ya aday olup karşımıza çık ya da adayın kimse söyle, onu bilelim."
Konuşmasına bir hikayeden alıntı yaparak devam eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Babayla oğlu evlerinde uyurken bir tıkırtı duymuşlar. Oğlunu uyandıran baba, 'Git bir bak bakalım, bu neyin nesi?' demiş. Giden oğuldan ses seda çıkmayınca babası 'Ne oldu?' diye sormuş. Oğlu, 'Baba, bir hırsız tuttum.' diye cevap verince babası 'Tut kolundan buraya getir.' demiş. Buna karşılık oğlu 'Gelmiyor.' diye cevap verince baba, 'Bırak gitsin.' diye mukabelede bulunmuş. 'Gitmiyor.' diyen oğluna, 'Madem öyle, sen gel.' şeklinde seslenen baba, bu defa da 'Gelemiyorum.' cevabıyla karşılaşmış. Baba, 'Niye gelemiyorsun?' diye sorunca da oğlanın cevabı 'Ben onu bırakıyorum da o beni bırakmıyor.' olmuş. Kılıçdaroğlu'nun işi de aynen buna benziyor. 'Adaysan ilan et.' diyoruz, etmiyor, 'Adayını açıkla.' diyoruz, açıklayamıyor. Herhalde birileri bunu tuttu, bırakmıyor olsa gerek ki demek kendini böyle bir duruma düşürüyor."
Kendi adaylığını ilan etme veya adayını söyleme iradesinden mahrum olanların, Türkiye'nin hangi meselesine çözüm getirebileceğini soran Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bugüne kadar bu zattan veya bir başka muhalefet temsilcisinden ülkenin ve milletin herhangi bir meselesiyle ilgili üzerinde çalışılmış, gerçekçi, dünyanın içinden geçtiği kritik süreçle uyumlu teklif duydunuz mu? Çıkardığımız kanunları Anayasa Mahkemesine götürme, yaptığımız projelere çamur atma, gerçekleştirdiğimiz hizmetleri engellemeye çalışma haricinde hangi sadra şifa işlerini gördünüz? Göremezsiniz, duyamazsınız çünkü böyle bir dertleri de gayretleri de esasen böyle bir kabiliyetleri de yok. Bunlar oturdukları yerden ahkam kesmeye, yalan yanlış bilgilerle atıp tutmaya, iftirayla gündem oluşturmaya çalışıyorlar. Kendi partilerinin içindeki kısır çekişmelerle uğraşmaktan ülkeye, millete, dünyaya bakmaya fırsatları kalmıyor."
Dünya salgın kriziyle boğuşurken muhalefetin kendilerine "Niye her yeri kapatmıyorsunuz?" eleştirisinde bulunduğunu anımsatan Erdoğan, her yeri kapatanların halinin görüldüğünü ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rusya-Ukrayna savaşı başladığında yine bunlar bizi açıkça taraf olmamakla suçluyordu. Hesapsız kitapsız taraf olanların da halini gördünüz. Bütün dünya, bu kriz karşısında sergilediğimiz dengeli politikamızı takdir ederken bunların derdi ülkemizi krizin tarafı yapmaktı. Allah göstermesin, şayet ülke bunların elinde olsaydı bu kışı nasıl geçirirdik bilmiyorum. Doğal gaz filan zaten bulamazdık ama şu anda bizim böyle bir derdimiz yok. Umut bağladıkları tek konu." ifadelerini kullandı.
İstanbul'un doğal gazın bir merkezi olacağını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Küresel ekonomik krizin ülkemize yansımalarının bir ürünü olan, dünyada korkunç hayat pahalılığı. İnşallah yılbaşından itibaren enflasyonu, faizi nasıl düşürüyorsak, faizi devamlı indiriyor muyuz? Şimdi inşallah tek haneli rakama da faiz inecek ve faiz zulmünden yatırımcılarımızı kurtaracağız, vatandaşımızı kurtaracağız. Geçmişte bunu biz yaptık mı? Yaptık ve 4,6'ya kadar faizi düşürdük ve enflasyon da o zaman nereye düşmüştü? 5,6'ya. Her kesimden insanımızın gelir seviyesini yükselteceğiz. Bakalım o zaman ne diyecekler? Tabii bunların ne hayat pahalılığının önüne geçecek ne enflasyonu düşürecek ne istihdamı koruyacak ne üretimi sürdürecek herhangi bir projelerinin, programlarının olmadığını söylemeye bile gerek duymuyoruz."
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, havalimanından kent meydanına gelirken Özal Mahallesi'nde vatandaşları selamladı. Vatandaşlar, tapu sorunlarının çözülmesinden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti. Erdoğan da vatandaşlara, "Rabb'im tapularınızın da mutluluğunu size nasip etsin." dedi.
- Alana "Malatya hazır, AK Parti 2023'ü alır", "Milletin Adamı Malatya'ya hoş geldin", "Dört dörtlük adam senin Allah'ına gurban Recep Tayyip Erdoğan" yazılı pankartlar asıldı.
- Törene Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve AK Parti genel başkan yardımcıları ile bazı AK Parti ve MHP milletvekilleri katıldı.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1. ve 2. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki 21 yeni tesisin açılışı için Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Türk Kızılay Üretim Üssü açılış töreni için Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, Malatya Kuru Kayısı Lisanslı Depoculuk ve Borsası Projesi için Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Çetin Ali Dönmez, Hekimhan tünelleri açılışı için Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ile canlı bağlantı yaptı.
- Açılışları gerçekleştirilen tesislerin bulunduğu yerlerde kurdelelerin kesilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, sahneye davet edilenlerle beraber kurdele keserek tüm eserlerin toplu açılışını yaptı.