Acılarla yoğrulmuş bir hayatın nasıl ışıldayabildiğine tanık olduk bu hafta. Toplumdan dışlanarak geçen bir ömür olmuş Ayşe Tükrükçü’nünki. Dünyadaki sınavı pek çoğumuzunkinden zorlu geçmiş. İstemediği bir işi yapmaya zorlanmış, direnmiş, sokakta yaşamış. Umudu ve yaşama karşı olan inadı onu hayatta tutmuş. Şimdi karşımızda hiç olmadığı kadar güçlü, sağlam ve mutlu oturuyor. Çünkü toplumdan dışlanan, evsiz kalan kadın, erkek, çocuk gözetmeksizin herkese yardım eli uzatmanın bir yolunu bulup hayatında tertemiz, yepyeni, iyilik dolu bir sayfa açmış. Işıl ışıl gözleri hikayesini anlatırken kimi zaman yaşlarla doluyor. Öte yandan ‘Başardım’ demenin haklı gururunu okuyoruz o gözlerde. Hayali olan, Hayata Sarıl Lokantası nihayet açıldı. Tükrükçü’nün elinden çıkan yemeklerin tadına bakmak ve onlara destek olmak için mutlaka Beyoğlu’ndaki lokantayı ziyaret etmelisiniz…
PARAM OLURSA…
Hikayesini hem ağlayıp hem de gülerek anlatan Ayşe Tükrükçü 51 yaşında. Geçmişinden bahsederken “Hayatımın bir dönemini ‘hayatsız kadın’ olarak geçirdim. 1996’dan beri mücadele veriyorum. 2004 yıllarında 4.5 ay evsiz kaldım. Para kazanmak için nelerden ödün vermem gerektiğini biliyordum. Bu nedenle sokakta yaşamayı yeğledim” diyor. Sokakta nasıl yaşanır, ne yenir, ne içilir hepsini deneyimleyerek öğrenen Tükrükçü o zamanlar hep ‘Bu durumdan kurtulacağım diye söz vermiş kendine: Bir gün zengin olursam evsizlere yardım edebileceğim. Bir lokanta, çamaşırhane, konaklama ne olursa demiştim kendime. Terk edilmiş bir bina gördüğümde içimden hep ‘Şurayı bize verseler biz orada neler yapmayız ki!’ diye geçirir, dua ederdim. İnsanlara bayat yemekleri, eskilerinizi vermektense kendi giydiğinizden, yiyebildiklerinizden vermeniz çok daha önemli.
YEMEK BÜYÜK BİR NİMET
Evsiz kaldığı dönemlerde gecelerini genelde hastanelerin acillerinde geçiriyordu. Rutin hayatımızda farkına varmadığımız ama aslında öylesine önemli noktalara değiniyor ki Tükrükçü: Bir kadın için 38 gün kıyafetlerini değiştirmeden yaşayabilmek ne kadar zor bilemezsiniz. Yemek yemenin nasıl bir nimet olduğunu da… İnsanlar çocuklarına kızar ‘Şu yemeğini ye’ der. Bense onları gördüğümde ‘Allahım bir an önce doyup kalksalar da kalanları yesem’ diye dua ederdim. Hastanedeki refakatçiler içtikleri çayı yarım bırakırdı. O bardağın içine sigara izmaritlerini atarlardı. O içine attığını görmezdi ama bardağın içindeki sıcak çayı görürdü gözlerim.
BAŞARACAĞIM DEDİM!
Bir gün yine bir hastanenin acilindeyken şans kapısını çalmış Ayşe Hanım’ın; annesine refakatçi arayan bir kadın hayatının değişmesine vesile olmuş: Bana ‘Sen bakar mısın?’ diye sordu. Kabul ettim tabii ki! O an para vermek istediler. Kabul etmedim. Bana güvensinler, paralarını çalacağımı düşünmesinler istedim. Kazandığım ilk parayla bir otele gidip yıkandım. Kıyafetlerimi yıkadım. İnadımla ayakta kaldım. Hep önüme baktım. Kendi kendime hep ‘Başaracağım! Kendimden ödün vermeden yapacağım’ dedim.
Başarmış da. Başarmış ve geçmişte yaşadığı acıları bir gün bile unutmayarak kendi gibi olanlara yardım etmeye başlamış. ‘Çorbada Tuzun Olsun’ projesi ile sokakta yaşayanlara çorba dağıtmış. İşte o dönemde Hayata Sarıl Derneği’nin başkanı Dilara Z. Moran ile yolları kesişmiş ve bu iyilik hareketinin filizleri atılmış.
GELECEKTEN UMUTLU
Geçmişini bir kenara bıraktık ve şimdisini konuştuk Tükrükçü ile... “Özgeçmişimi düşünüyorum… İlk defa, 21 yıl sonra sigortalı bir işim var. Mutfak eğitimi aldım, sertifika aldım. Kendime ‘Geçmişim bitti’ dedim. Sertifikayı elime alınca çığlık atıp ‘Başardım. Lanet olsun sana geçmiş. İşte geleceğim’ diye haykırmak istedim. Hissettiklerimi kimse anlayamaz. Evet, bunu daha önce de ücretini verip alabilirdim. Ama o parayı kazanmak için nelerden vazgeçmem gerekirdi? Bu şans bana bir kez geldi. Ben o şansa tutundum. Artık Hayata Sarıl Lokantası’ndan beni kimse kovamaz ama kovduklarını varsayalım. Başka bir yerde işe girmek istedim diyelim. Bana ‘En son çalıştığın yer neresi’ diye sorduklarında göğsümü gererek cevap verebilirim artık. ‘Son çalıştığım sigortalı işim Hayata Sarıl Lokantası’ diyeceğim. Bu duyguyu bu güveni anlatabileceğim bir kelimem yok” diye anlattı.
Mutfak eğitimi sertifikamı elime alınca çığlık atıp ‘Elveda geçmiş. İşte benim yeni hayatım’ diye haykırmak istedim.
“Bir kadın için 38 gün kıyafetlerini değiştirmeden yaşayabilmek ne kadar zor bilemezsiniz. Yemek yemenin nasıl bir nimet olduğunu da…”
İYİLİK İÇİN BİZE BİR KIVILCIM GEREK
Bu yolculukta Tükrükçü’nün en büyük destekçisi Dilara Z. Moran olmuş. Moran, topluma faydalı bir şeyler yapmanın peşinde koşarken tanışmış ikili. Dost olmuşlar ve birlikte hayaller kurmuşlar. Moran: Ayşe Tükrükçü cesaretin ve ayağa kalkıp ilerlemenin en önemli sembolü. Onunla evsizleri tanıdık. Daha önce görmediğimiz ya da görmemezlikten geldiğimiz o insanları... Ayşe Abla (Tükrükçü) o insanların neye ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyordu. Ne yapılması gerektiği konusunda bize yol gösterdi. Ayşe Abla’nın da içinde olduğu yedi arkadaş Hayata Sarıl Derneği’ni kurduk.
AMAÇ DAHA ÇOK HAYATA DOKUNMAK
İnsanların içlerindeki yardımsever tarafı ortaya çıkarmak için bir kıvılcıma ihtiyaç duyduklarına inanan Moran “Derneği kurduktan iki hafta sonra bir banka hesabı açtık ve duyurmaya başladık sosyal medyada. İnsanımızın kalbi inanılmaz güzel. Tohumu toprağa koymuştuk ama bize bir can suyu gerekiyordu. İnanılmaz bağışlar geldi. Belki hepimiz durumun farkındaydık ama korktuğumuz, çekindiğimiz için kafamızı çeviriyorduk bir evsiz gördüğümüzde. O insana yaklaşamıyorduk, ne yapacağımızı bilemiyorduk belki. Nisan 1’de dükkanımızı bulduk. Dokuz ay boyunca tadilat yaptık. Pek çok sponsorumuz oldu, markalarla tanıştık. Bize boya, eşya gönderdiler, gelip fiziki gücüyle yardım eden çok güzel insanlar oldu. Gönüllü psikoloğumuz Yusuf Kulca evsiz arkadaşlarımıza psikolojik destek vermeye başladı. Kendisi daha önce de sokak çocukları üzerine bir çalışma yapmıştı ve Türkiye’de ilk Sokak Çocukları Derneği’ni kuran kişi. Bu konuda çok bilgili ve deneyimli. Kendisi de zamanında sokak çocuğu olduğu için farkındalığı ve hassasiyeti çok yüksek. Psikolojik desteğin yanı sıra İntema Yaşam bizlere mutfak ve hijyen eğitimi vermeyi teklif etti. Lokantada çalışan arkadaşlarımızın hepsi gidip orada eğitim aldılar ve artık sertifikaları var. Eğitimleri devam edecek.
BURASI TÜM EVSİZLERİN
Hayata Sarıl Lokantası kapılarını 2 Kasım’da açtı. Moran “Biz buraya kadar getirdik ama burayı hayata geçirenler onlar. Burası onların yeri” diyor ve lokantadan bahsediyor: Burada çalıştıktan sonra artık ‘eski evsiz’ statüsüne taşınıyorlar. Ekibimiz altı ayda bir değişecek. Buradan ayrılanları başka yerlere yerleştireceğiz. Ellerinde sertifikaları ve özgeçmişlerinde deneyimleri olacak artık. Onlar gidince başkaları gelecek. Ulaşabildiğimiz kadar çok hayata dokunabileceğiz. İlk hedefimiz burayı sürekli ve sürdürülebilir kılmak. Daha sonra bu lokantanın şubelerini açmak istiyoruz. Türkiye’de ilk kez böyle bir yer açıldı ve artmasını çok isteriz. Uzun vadeli bir hedefimiz daha var; sokakta yaşayan insanlar için rehabilitasyon merkezi açabilmek.
ASKIYA YEMEK BIRAKMAYI UNUTMAYIN
Hayata Sarıl Lokantası’na gidip bir kahve dahi içseniz derneğe bağış yapmış oluyorsunuz. Güzel bir sistem oturtmuşlar. Gündüz gelen misafirler diledikleri gibi yemeklerini yiyor. Saat 20:30’u gösterdiğinde ise lokanta evsizlere ücretsiz hizmet vermeye başlıyor. Lokanta 21:30’a kadar ihtiyaç sahiplerine ait oluyor. 22 Kasım’da Mehmet Gürs ile başlayacak ünlü şef ziyaretlerinin de müjdesini verelim buradan. Her ay başka bir şef gelip ekibe yeni yemekler öğretecek. Evlere paket servisi de yakında başlıyor. Unutmadan; ‘Askıda Yemek’ sisteminden de bahsedelim. Hesabı öderken minimum 10 TL ekstra ödeyerek askıya yemek bırakabilirsiniz. Böylece gün içinde lokantayı ziyaret eden bir evsize yemek ısmarlamış olursunuz.