Ünlü oyuncu Atilla Arcan’ın moderatörlüğünde yapılan söyleşilerin son konuğu; duayen sanatçı Haldun Dormen’in veliahtları arasında gösterilen İzmirli genç oyuncu ve yönetmen Çağlar İşgören oldu.
Yönetmenliğini üstlendiği ‘Bir Şehnaz Oyun’ adlı tiyatro gösterisini sergilemek üzere Aliağa’ya gelen Çağlar İşgören, konuşmacı olarak katıldığı söyleşide Aliağalı sanatseverler ile buluştu. Aliağa Belediyesi Çok Amaçlı Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen söyleşiye; Aliağa Belediye Başkan Yardımcısı Mehmedali Özkurt’un yanı sıra oyunculuk sanatına ilgi duyan Aliağalı gençler katıldı. Genç yaşına rağmen sanat dünyasında başarıyı yakalayan Çağlar İşgören, başarı öyküsünü, oyunculuk hayatında yaşadığı anılarını, sanat dünyasına dair düşüncelerini ve gelecekteki hedeflerini sohbet havasında geçen söyleşide anlattı.
"HALDUN DORMEN’E MİNNET DUYUYORUM"
‘İdolüm’ dediği Haldun Dormen’e olan vefasını Aliağa’da bir kez daha dile getiren İşgören, “Tiyatro hayatımda usta sanatçı Haldun Dormen’in büyük bir yeri var. Ne zaman zorlansam soluğu Haldun Dormen’in yanında alırdım. Oyun seçimi ve oyunları hangi şekilde sergilememiz gerektiği konusunda zorlanmaya başladığımda hemen kendisine başvururdum. Bilgi ve tecrübelerinden çok kez yararlandım. Benim geldiğim noktada Haldun Dormen’in çok büyük payı var. Kendisine minnet duyuyorum” dedi. Sahibi olduğu ‘Sahne Tozu Tiyatrosu’nun İstanbul yerine İzmir’de kurmayı tercih eden İşgören, İzmir’i tercih etme nedenini şöyle açıkladı: “İzmir’i bırakıp İstanbul’a gelmek istediğimi söyledim. Fakat Haldun Dormen buna her defasında karşı çıktı. Çünkü İstanbul piyasasında çok çabuk bir şekilde silinebileceğimi düşündüğünü söyledi. Onun isteği üzerine tiyatroyu İzmir’de devam ettirme kararı aldım.”
"TİYATRO SAVAŞ ZAMANLARINDA BİLE TOPLUMUN ÇIKIŞ KAPISI OLMUŞTUR"
Türk tiyatrosunun oluşumu ve gelişimi hakkında değerlendirmelerde bulunan İşgören, şöyle konuştu:
“Türk tiyatrosunun yavaşta olsa giderek geliştiğini fakat yeteri kadar destek gördüğünü düşünmüyorum. Ben biraz daha farklı bir destek bekliyorum. Yerel yönetimlerden ve siyasi kişilerden destek sözü sürekli olarak dile getiriliyor. Ama ben asıl olarak halktan destek bekliyorum. Anne ve babaların çocuklarını tiyatro ile tanıştırması gerekiyor. Tiyatronun çocuklarımızın ve gençlerimizin gelişimi açısından birçok şeye faydası var. Önerim ve arzum, gelecek için tiyatro ile daha fazla ilgilenen bir gençlik olmasıdır. Kuşak kuşak bu ilginin artması en büyük arzumdur. Çünkü tiyatro, en kötü zamanlarda, savaş zamanlarında bile toplumun çıkış kapısı olmuştur.”
"ŞİMDİ ÇIKIŞ SIRASI TİYATRODA…"
Bir zamanlar ‘Eşkıya’ filminin gişede rekor kırmasıyla birlikte büyük bir çıkış yakalayan Türk sineması gibi, Türk tiyatrosunun da yeni jenerasyon oyuncuları ve seyircileriyle beraber yükselişe geçeceğini anlatan İşgören, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçmişte tiyatronun güç kaybetmesinin, seyirci kaybetmesinin başlıca nedenlerinden biri televizyondu. Eskiden insanlar akşam yemeklerini yedikten sonra tiyatrolara giderlerdi. Ama artık günümüzde akşam yemeğinden sonra insanlar dizi seyretmeyi tercih ediyor. Dolayısıyla tiyatronun bir dönem zayıfladığını gördük. Fakat tiyatro yeniden güçlenmeye başladı. Çünkü, özellikle yeni jenerasyon televizyon dizilerine ve teknolojiye doymaya başladı. Bu da tiyatroya yeniden dönüşü başlattı. Bu durumun katlanarak devam edeceğini düşünüyorum.”
"TELEVİZYON VE TİYATRO BİRBİRLERİNE GÜÇ VERİYOR"
"Güldür Güldür" örneğinde olduğu gibi tiyatronun güzelliklerini, televizyonun gücü ile birleştiren toplulukların tiyatroya büyük sinerji kazandırdığını sözlerine ekleyen İşgören, “Televizyon ve tiyatro birbirlerine güç veriyor. Türkiye’de hemen hemen herkesin evinde televizyon var. Ama Türkiye’nin birçok yerinde tiyatronun ne demek olduğunu bilmeyen insanlar var. Hayatında tiyatroya hiç gitmemiş insanlar var. Sahnesi dahi olmayan yerler var. Dolayısıyla televizyonda gösterilen tiyatro oyunları, televizyonun gücü sayesinde her eve giriyor. Bu şekilde tiyatro ve televizyon birbirlerini desteklemiş oluyorlar” diye konuştu.