Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davada ikinci duruşma başladı.
8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ikinci duruşması için tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.
Diyarbakır Adliyesi önüne de güvenlik önlemleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.
Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu.
Tanıkların kimlik tespiti ile başlayan duruşma, kamerayla kayıt altına alınıyor.
Baba Arif Güran, "müşteki", 1'i tutuklu 3 kişi "tanık", Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da "müşteki kurum" sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve AK Parti Osmaniye Milletvekili Derya Yanık da komisyon üyesi milletvekilleriyle duruşmayı takip ediyor.
'SALİM GÜRAN HER GÜN NASILSA, O GÜN DE ÖYLEYDİ'
Narin Güran cinayetine ilişkin görülen davanın ikinci duruşmasında, Salim Güran'ın işçisi 15 yaşından küçük R.A., pedagog eşliğinde adli görüşme odasında Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden dinlendi. Olay gününü anlatan R.A., "Her gün nasılsa, o gün de aynı şekilde çalışıyorduk. Benle babam gittik o gün köye. Salim Güran aşağıda da yukarıda da bizim yanımıza geldi. İlk olarak sabah 8-9 gibi geldi. 2 saat sonra gitti. Saat 1-1,5 gibi babam işçileri çıkartmaya gitti. Saat 3-4 gibiydi, Salim Güran yanıma geldi. Babamı sordu. Daha sonra babamı aradı. Biraz oturduk. Çay yaptık. Daha sonra yine babamı aradı. Çayı içtik. Daha sonra babam motosikleti ile geldi, Tavşantepe'nin yukarısındaki tarlada. Salim Güran her gün nasılsa, o gün de öyleydi. Babam daha sonra aşağı tarlaya gitti. Babam gittikten 15-20 dakika sonra gitti. 'Üzerimi değiştireceğim' dedi. 6.30 gibi babam da yukarı geldi. Ondan sonra oturduk, yemek yedik. Salim Güran da bizimle yemek yedi. Ondan sonra biraz telefonlarla uğraştık. Daha sonra birisi, Salim Güran'ı aradı. Kızın kaybolduğunu söyledi. Pil vardı. Bana pil getirmemi söyledi. 'Akşam el feneri için lazım' olur diye. Daha sonra babamla beraber gittiler" dedi.
'GELDİĞİ ZAMAN AYAKLARI NORMALDİ'
Mahkeme dosyasına giren Salim Güran ve R.A. arasındaki 18.38'deki konuşma dinletilerek, konuşmayı hatırlayıp hatırlamadığı sorulması üzerine R.A., "Fıskiyeyi üst üste koymuştuk. Beni aradı, 'Orada bir sivrik çıkmış' dedi. Ona sivrik diyoruz. Çünkü sivrik çıkınca orası susuz kalıyor. Taşların üzerine çıktığı zaman görüyordu. Çoğu sefer arıyordu bunun için. Çıktığı zaman beni arıyordu" diye konuştu.
Salim Güran'a küfrederek, 'Senin yüzünden başımız belaya girdi. Üzerinde temiz kıyafetleri vardı. Her iki ayağı da suya girmiş gibiydi' diye tutulan tutanakla ilgili de "İfadelerimi okumadım. Sadece bana imza attırdılar. Bana 'Ayakları ıslak mıydı' diye sordular. Ben de 'Yok' dedim. Böyle bir şey demedim. Ayaklarına fazla bakmadım ama geldiği zaman ayakları normaldi" yanıtını verdi.
'HATIRLAMIYORUM'
15.52'de Salim Güran ile konuşma yaptığı ancak o saatlerde Salim ile yan yana olduğuna dair beyanı ile ilgili çelişkinin sorulması üzerine de R.A. "Babam aşağı suyu değiştirmeye gitti. Salim Güran üstünü değiştirmeye gitti. O gelene kadar ben bitirdim. Bu saat 18.00 civarıydı" diye konuştu.
Savcının 15.52'deki telefon görüşmenin detaylarını sorması üzerine de "Hatırlamıyorum. Saatleri tahminime göre söyledim. Saate bakmadım. Salim Güran benim yanıma ilk geldiğinde babamı aradı" dedi.
'OLSAYDI SÖYLERDİM, YETER Kİ BU CEZAEVİNDEN ÇIKAYIM'
Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren'in 'Soruşturma aşamasında öğleden sonra Salim'in sürekli olarak yanında olduğuna dair beyanı vardı. Bu konuda telkin oldu mu?' sorusuna R.A., "Olsaydı söylerdim, yeter ki bu cezaevinden çıkayım. Kimse beni yönlendirmedi. Salim Güran'ın benim yanıma geldiği tarla yukarıda" yanıtını verdi.
'SAAT 16.00 İLE 18.00 ARASINDA SALİM GÜRAN YANIMIZDAYDI GENEL OLARAK'
Olay günü babası ve Salim dışında kimseyi görüp görmediği sorusu üzerine R.A., "Tavşantepe'de birisi var; hindilerini getiriyor, kuzularını getiriyor. Her gün geliyordu. O gün gelip gelmediğini bilmiyorum. O gün Tavşantepe'ye gitmedim. Babam aşağı tarlaya gittikten sonra yarım saat içerisinde geldi. Bir tarlanın suyu bitmişti. Kaçak elektrik de beyaz kutu gibi bir şeydi. Kablosu vardı. Trafosu bozulmuş sandım. Saat 16.00 ile 18.00 arasında Salim Güran yanımızdaydı genel olarak. Tarlaya elektrikçi geldi ama o gün mü değil mi hatırlamıyorum" dedi.
Aile Bakanlığı Vekilinin, Salim'in kız kardeşlerini evine bırakıp bırakmadığı sorusu üzerine R.A., "Olaydan bir iki gün önceydi. Ben de oradaydım" yanıtını verdi.
Duruşmada söz alan Salim Güran'ın avukatı Onur Akdağ, kötü muamele görüp görmediği sorusu üzerine, "Beni bir kere dövdüler. Bir komutan, 'Bunu dövmeyin bunun suçu yok' dedi. Birisi arkamdan vurdu, nefesim kesildi" diye konuştu.
Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz da R.A.'ya 'Salim Güran'ın karısının babasını tanıyor musun?' diye sordu. R.A., "Bir kere evlerine gitmiştim. Devran'la gittik. Orada malzemeleri aldık. Olay günü Salim Güran'ın kayınpederinin çiftliğine gidip gitmediğimize emin değilim ama gittik. Çiftliğe gittiğim günü hatırlamıyorum. Mahfuz diye biriyle konuşmuştum" dedi.
AİLE TOPLANTISI GÖRÜNTÜLERİ İZLETİLDİ
Tanık olarak dinlenen Salim Güran'ın işçisi 15 yaşından küçük R.A.'nın ifadesinin ardından çoban A.A., duruşma salonuna getirildi. İfade öncesi, dava dosyasına da eklenen, cesedin bulunmasından 1 gün önce Narin'in amcası Erhan Güran'ın evinde yaptığı toplantıda çoban A.A.'ya sorular sorup, daha sonra gönderdikleri güvenlik kamerası görüntüleri izletildi. Enes Güran'ın avukatı Mustafa Demir, görüntülerin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dosyadan çıkarılması için itiraz etti. Mahkeme başkanı, "Bu delil hukuka aykırı değil, dosyaya alıyoruz" dedi.
İFADESİNDE AĞLADI
Mahkeme başkanı, çoban A.A.'ya neden götürüldüğünü sordu. A.A., "Eve geldim, çantamı bıraktım. Benim evime geldiler. 'Erhan abi seni çağırıyor' dediler. Gittim. 'Erhan abi, bana sen her gün oradasın, bir şey gördün mü, yabancı bir araba gördün mü' dedi. Narin'i hiç görmedim. Herhangi bir dikkat çeken bir şey görmedim. Kameradan ayrıldıktan sonra tokat vurdular" diye konuştu. Çoban A.A., daha sonra ağlamaya başladı.
'NE ENES'İ GÖRDÜM NE KIZI GÖRDÜM'
Görüntülerde, 'Kızı gördün mü' diye sorulan sorunun ne olduğu sorusuna A.A., "Ne Enes'i gördüm ne kızı gördüm. Enes'e küfredildiğini duymadım. Bana baskı yok. Ekmeğimdeyim. Olay günü hiçbir şey görmedim. Beni tehdit eden olmadı. Uğur ile Ömer, bana 'Gel' dediler. Niye çağrıldığımı bilmiyordum. Bana, 'Savcıya bir şey söyleme' gibisinden cümleler kullanılmadı. Olay günü Enes'i, Narin'i görmedim" diye konuştu.
'NEVZAT İLE SALİM, KARDEŞ GİBİYDİLER'
Savcının soruları üzerine çoban A.A., "Bahtiyarlarla küsüz, Güranlarla değiliz. Nevzat ile Salim, kardeş gibiydiler. Narin kaybolduğundan bulunana kadar bir şey konuşmadım" dedi. Katıldığı bir televizyon programında kullandığı, 'Beni de döverler' cümlesi ile ilgili, 'Başka kimi dövdüler' sorusuna A.A., ağlayarak, "Kızları kaybolmuş ya o yüzden dedim. Benden önce birini dövdüklerini duymadım. Sıcak olduğu için köyün karşısında bahçe var, oraya götürüyordum. Kurtuluş, Ensari, Ömer ve Baran beni görüntülerden sonra arka tarafa götürdü. Erhan da geldi arka tarafa. 'Sen bir şey bilmiyor musun?' dedi" diye konuştu.
'ENES'İ GÖRDÜN MÜ DEDİLER'
Daha sonra ağlamaya başlayan A.A. "Bir şey bilmiyorum" dedi. Savcının, 'Senden bir şey duymaya mı çalışıyorlar, Enes ile ilgili cümleler kuruldu mu' sorusu üzerine de A.A. "'Sen bir şey gördün mü' diye sordular. 'Enes'i gördün mü' dediler" cevabını verdi.
Mahkeme başkanının sorusu üzerine A.A., "Orada bana 'Sen çöldesin, nasıl bir şey görmedin?' dediler. 'Enes ile ilgili bir şey bilmiyorum' dedim" diye konuştu.
'DOĞRULARIN ORTAYA ÇIKMASI İÇİN KÜRTÇE SORMANIZA İZİN VERİYORUM'
Eski Baro Başkanı Nahit Eren'in görüntülerde 'Enes ile ilgili cümleler kullanıldı mı, sana küfredildi mi' sorusu üzerine A.A., 'Yok' yanıtını verdi. Eren'in Kürtçe soru sorma talebi üzerine mahkeme başkanı, doğruların ortaya çıkması için Kürtçe soru sorulmasına izin verdiğini belirtti. Yeminli tercüman eşliğinde Nahit Eren, A.A. ile Kürtçe konuşarak, "Şerefsizin şerefsizi Enes' diye bir söz kullandı mı?" diye sordu. A.A., "Hayır, duymadım" yanıtını verdi. Eren'in, 'Erhan elini masaya vurdu, 'Biz onun boğazını tutup buraya getireceğiz. Konuş eşeğin oğlu konuş' dedi mi?' sorusuna çoban A.A., "Hayır" yanıtını vererek tekrar ağlamaya başladı.
Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Adnan Ataş, bu yaşananlardan sonra aile hakkında suç duyurusunda bulunup, bulunmadığını sordu. A.A., "Bulunmadım" yanıtını verdi.
'SİLAH ÇEKİP KAFASINA MI DAYAYAYIM'
Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın 'Bu son tanığımız, iyi değerlendirmemiz lazım' cümlesi üzerine, mahkeme başkanı, "Ne yapayım silah çekip kafasına mı dayayayım?" dedi. Daha sonra A.A.'ya dönerek, "Bu arada silahım yok" dedi. A.A. da mahkeme başkanına, "Beni öldürsen de canım sana feda olsun" yanıtını verdi. Yüksel Güran'ın avukatı Yılmaz Demiroğlu'nun 'Kadını ya da adamı gördün mü' sorusu üzerine de A.A., "Trafik polisi değilim, görmedim. Olay sırasında Eren'i de duymadım" diye konuştu.
'ÇOBANIN ŞÜPHELİ HAREKETLERİ ÜZERİNE BUNU YAPTIK'
R.A. ve çoban A.A.'nın ifadelerinin ardından, Narin Güran'ın amcası Erhan Güran duruşma salonuna getirildi. Mahkeme Başkanının kamera görüntülerindeki toplantıyla ilgili sorular üzerine Erhan Güran, "Biz o zaman çocuğu kaybolmuş, arayan bir aileyiz. Birçok kişi 06.30- 07.00 civarı Narin'i gördüklerini söylediği için, Çoban A.A.'nın 18.30 sıralarında geldiğini biliyorduk. O yüzden Çoban A.A.'yı çağırdık. Narin'i görüp görmediğini söyledim. Çok panik hareketler yapmaya başladı. Uzman çavuş oradaydı. 'Ben şüpheleniyorum bundan' dedim. 'Gerekeni yaparız' dedi, bir şey yapmadı. Hayvanları tek başına gönderdi. Beni gördü, gelmedi yanıma. Evinin önünde oturuyorduk. 'A.A.'yı çağırır mısın' dedim, kaçtı. Bizim aile de şüphelenmeye başladı. A.A.'ya da 'O saatte sen köyüne içerisine giriyorsun' dedik. 'Sen gözü kapalı mı evine gidiyorsun?' dedik. Biz kesinlikle bir senaryo çizmedik. Aile üzerinde senaryolar çiziliyor. Şimdi de benim kızımdan bahsediyorlar. Namus, bu kadar yeter artık. 'Aile oturuyor, çay içiyor, bir şey yapmıyorlar' diyorlardı. Biz de mücadele veriyorduk. Çobanın şüpheli hareketleri üzerine bunu yaptık. Bir iki tokat atılmıştır, çünkü yalan söylüyordu. Bilerek toplanmadık. O an yemek yeniyordu" dedi.
'GENÇLER ANİ BİR REFLEKSLE TOKAT ATTILAR'
Savcının soruları üzerine Erhan Güran, "Ben İsa'yı gördüm, bir köylü bayanın ismini söyledi. Onların akrabası bir bayan vardı. O 'Ben evden çıkmamışım' dedi. Kolluk kuvvetlerine Çoban A.A.'yı söyledik. İfadesi alındı mı alınmadı mı bilmiyorum. Gençler ani bir refleksle tokat attılar. Cevabımızı alamadık. O günden sonra da onunla bir temasta bulunmadık. Çoban, 'Bilmiyorum, görmedim' diyordu" yanıtını verdi.
Eski Baro Başkanı Nahit Eren'in 'Kamera kayıtlarını sildiniz mi, müdahale ettiniz mi' sorusu üzerine Erhan Güran, "Hayır" dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatlarının 'Başka birini sorguladınız mı' sorusu üzerine de Erhan Güran, "Şeyma kaya ile konuştuk. Narin'in cenazesi çıkmasaydı, hala daha arayacaktık, soracaktık. Çobanın geliş saati Şeyma'nın söylediği saate denk geldiği için Çobanı sorguladık. Uzman çavuşa da söyledik" diye konuştu.
'İNKAR ETTİĞİ İÇİN AĞABEYİM TOKAT ATTI'
Narin Güran cinayetine ilişkin görülen davanın ikinci duruşmasında, tanık olarak dinlenen Salim Güran'ın işçisi 15 yaşından küçük R.A., çoban A.A. ve Narin'in amcası Erhan Güran'ın ifadelerinin ardından, Baba Arif Güran dinlendi. Mahkeme başkanının tanık beyanlarına söyleyeceği veya araştırılmasını istediği bir şeyin olup olmadığını sorması üzerine Arif Güran, "O videoda ben de vardım. Yemeğe gittik. 'A.A. orada olduğu için biz A.A.'yı çağırın' dedik. O adam, sabit. Akşam 6,5'ta köye girdiği için kimi gördüğünü sormak için çağırdık. A.A. ile konuştuğumuzda inkar etti, ağabeyim de bir-iki tokat vurdu" dedi.
'KAMERANIN BOZULMASI O GÜNE Mİ DENK GELDİ?'
Oğlu Enes'in neden olmadığı sorusuna ise "Aile komple toplanacak diye bir şey planlanmadığı için Enes de yoktu. Oraya yemeğe gittik, özellikle planlanmış bir toplantıya değil. Benim kızım gitmiş, ruhum gitmiş. 'Allah için çağırın, benim kızımla ilgili bilgi versin' dedim. Ama maalesef kimse görmemiş kızımı. Bütün tesadüfler benim kızımın ölümüne mi denk geldi? Benim kızım Türkiye'ye mal oldu. Bu kadar önemli bir dosyada kameranın bozulması o güne mi denk geldi?' diye konuştu.
NEVZAT BAHTİYAR: BİLMİYORUM, HATIRLAMIYORUM
Daha sonra Nevzat Bahtiyar huzura alındı. Mahkeme başkanının sorularına, Bahtiyar şöyle cevap verdi:
-Araştırılmasını istediğiniz bir şey var mı?
Bahtiyar: Yok.
-Eklemek istediğin bir şey var mı?
Bahtiyar: Yok.
-Geçen celse dışında söylemek istediğin bir şey var mı?
Bahtiyar: Hayır.
Narin'i sen mi öldürdün?
Bahtiyar: Hayır.
Bahtiyar, avukatların sorularına ise şöyle yanıt verdi:
- (Olay günü) Oğlun Muhammed evde miydi?
Bahtiyar: Hatırlamıyorum.
- Salim, oğlunun hangi futbol okuluna gittiğini nereden biliyor?
Bahtiyar: Bilmiyorum, kaydetmedim. Büyük oğlum onu kaydetti, ben bilmiyorum.
-Salim bunu bilebilir mi?
Bahtiyar: Bilmiyorum.
- 28 Ağustos'ta ne yaptığını hatırlıyor musun?
Bahtiyar: Üzerinden 4 ay geçmiş, hatırlamıyorum.
-Oğlun, cesedi ahırın yan tarafından bırakıldığını nereden biliyor?
Bahtiyar: Ben kimseye söylemedim.
-Ona cezaevinde anlattın mı?
Bahtiyar: Hatırlamıyorum.
-Narin'in bulunduğu gün köye gittin mi?
Bahtiyar: Hayır.
-Kamera kayıtlarında Salim'in köydeki ilişkileri soruluyor. 'Orada yok' diyorsunuz. Ancak daha sonraki açıklamalarda var diyorsunuz?
Bahtiyar: Hatırlamıyorum.
-Narin'in cenazesini alıp evden çıktın, sonrasını anlatır mısın?
Bahtiyar: Ben cenazeyi aldım, araca bıraktım. O sırada Salim geldi, battaniyeyi aldı. O sırada nereye gittiğini bilmiyorum.
-O araç neredeydi?
Bahtiyar: Bilmiyorum.
-Narin'in çantasını dereye götürme esnasında açtın mı?
Bahtiyar: Hayır, sadece kemerini aldım, torbayı bağladım.
- Olay günün Necmettin Kaya ile 00.30'da telefonla görüştünüz. Ne konuştuğunuzu hatırlıyor musunuz?
Bahtiyar: Hayır.
- 'Salim aracıyla cami yolunu kullanarak geldi, battaniyeyi orada teslim aldı' dediniz. Bunu açıklayın.
Bahtiyar: Cami yolundan geldi. (Haritadan gösterilmesinin istenmesi üzerine) Hatırlamıyorum. Uzunbahçe tarafına olay günü dışında gitmedim.
-Narin'in raporunda iç çamaşırında PSA bulunmuş. Sperm öncesi bir bulgu.
Bahtiyar: Ben öyle bir şey yapmadım. Narin'in üzerine bir taş bıraktım.
-Orada 38 dakika ne yaptınız?
Bahtiyar: İlk önce ip aradım. Çuvalın ağzını kapatmak için bekledim. Çuvalın içindeki kancayı ben koymadım, beni takip etmiş olabilirler.
-Siz bu cinayeti Salim Güran'ın işlediğini ve ailenin de size iftira ettiğini mi düşünüyorsunuz?
Bahtiyar: Salim, kendi ağzıyla bana Narin'i öldürdüğünü söyledi. Bana niye iftira attıklarını bilmiyorum.
Maddi gerçeğin mahkeme tarafından ortaya çıkarılacağını ifade eden Yanık, "Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu olarak, takdir edersiniz ki en başından itibaren bu duruşmayı yakından takip ediyoruz. Komisyon üyelerimiz, Sezgin Bey başta olmak üzere baştan itibaren duruşma süreçlerinde takip ediyorlar, biz de takip ediyoruz. Bugün de duruşmaya katılmak ve bütün komisyon olarak birlikte izlemek istedik arkadaşlarımızla beraber. Tabiatıyla henüz daha bir karar verilmediği için bizim üçüncü şahıslar olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Komisyonu olarak ayrıca zaten bir kanaat belirtmemiz doğru olmaz. Kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince, dolayısıyla maddi gerçeği ortaya çıkaracak olan mahkemedir. Ama şunu en başından itibaren süreci takip eden ve bugün de mahkemede bizzat gözlemleme şansı elde ettiğimiz için açık yüreklilikle söyleyebiliriz, gerek soruşturma evresinde, gerek şu anda yargılama evresinde, delillerin tamamının toplanması, maddi gerçeğe ulaşma noktasında bütün ilgili birimler ellerinden geleni yapmışlar. Mahkeme heyetimizin de dosyaya çok hakim olduğu, en ufak detayları dahi ortaya çıkarabilmek için elinden gelen çabayı ortaya koyduğunu görüyoruz. Ve ümit ediyoruz ki maddi gerçek ortaya çıkacak, suçlular kimse onlarla alakalı gerekli cezalandırmalar, gerektiği kararlar verilecek. Dolayısıyla bizim, takdir edersiniz ki, bu anlamda bir 'İhsas-ı Rey'de bulunmamız şu aşamada çok yanlış olur. O yüzden bu konuda hem ben hem arkadaşlarım komisyon olarak son derece titizlik gösteriyoruz. Ve kurumlarımızın, mahkememizin, yargı mensuplarımızın, kolluk güçlerimizin geçmişte ve bugün yaptıkları çalışmalarda maddi gerçeğin ortaya çıkacağını, suçluların ortaya çıkacağını ümit ediyoruz ve bekliyoruz" dedi.
Yanık, kamuoyunun büyük farkındalık sergilediğini ifade ederek, "Bütün kamuoyu olarak, bütün Türkiye olarak bunu bekliyoruz. Ancak hem Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı olarak, hem geçmişte çok uzun yıllar çocuk ve kadın hakları konusunda sivil toplum çalışmaları yapmış bir arkadaşınız olarak, çok uzun yıllar hukukçu olarak meslek icra etmiş bir arkadaşınız olarak, tabii bu süreçte izlenim olarak altını çizeceğim. Tanıkların, olayın tam ve açık bir biçimde ortaya çıkarılmasına katkıda bulunacağını düşündüğümüz bu izlenime sahip olduğumuz sonuçları, bu noktada tanıklık yapmaktan ya da herhangi bir şekilde maddi gerçeği ortaya çıkarmak için yeterince katkı katkıda bulunmamalarını, doğrusu toplum güvenliği açısından, kamu güvenliği açısından, üzüntüyle karşıladığımı ifade etmem gerekiyor. Öbür taraftan tabii bir kız çocuğu, kendisine son derece tanıdık bir ortamda, belki aile içinde belki dışında onu bilemiyoruz, onu mahkemeden sonra öğreneceğiz. Ancak şundan kesinlikle eminiz ki, kendisine son derece tanıdık bir ortamda hayatını kaybetti. Ve günlerce, 20 güne yakın bir sürede maalesef cesedine ulaşmaya çalıştık. Dolayısıyla çocukların en güvende olması gereken, çocukların kendilerini en güvende hissetmeleri gereken ortamlarda, bu tür elim olayların yaşanıyor olması da bizim açımızdan her bir bu toplumun iyiliğini, huzurunu, mutluluğunu, refahını, çocuklarımızın iyiliğini, mutluluğunu düşünen her bir birey için son derece üzüntü verici bir konudur. Tabii ki biz sonuna kadar bu süreci bir gözlemci olarak, İnsan Hakları Komisyonu olarak takip edeceğiz. Süreçle alakalı, kamuoyu gibi biz de vicdanların rahatlaması, sorumluların cezalarını kimse çekmesi noktasında, bu süreçte takip etmeye devam edeceğiz. Şunu görmek belki bu süreçte Narin kızımızı kaybettiğimiz süreçte hepimiz için bir teselli olabilir kamuoyu açısından. Türk milleti, Türkiye kamuoyu, 85 milyon, Narin'in kaybolduğu haberi basınında yer bulduktan itibaren cesedi buluncaya kadar ve bugün de bu yargılamalar, devamında sorumluların ortaya çıkarılması, cezalarını alması noktasında tam bir duyarlılık, çok yüksek bir farkındalık sergiledi. Bu elim olayın belki teselli olacağımız tek tarafı bu olabilir. Çocuklarımıza yönelik tehditlerde, şiddet ve sair tetkiklerde bu yüksek farkındalık, bizim çocuklarımızı korurken, korumak isterken sığınacağımız en büyük güvence olacak. Dolayısıyla ben bu kısa değerlendirmeyi sizlerle paylaşmak istedim. Süreci takip edeceğiz" diye konuştu.
Öte yandan, davanın ikinci duruşmasında, Narin'in amcası Salim Güran tanık olarak dinlendi. Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz'ın sorusuna Salim Güran, "Bu adamın eşi bu katilin karısıyla fotoğraf çekip sosyal medyada paylaşmış, bu adama benim verecek cevabım yoktur" dedi.
Mahkeme başkanı, duruşmaya saat 15.30'a kadar ara verdi.
- OLAY
Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan Narin Güran'ın 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılmıştı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar'ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı.
Yüksel, Enes ve Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim'de kabul edilmişti.
Sanıkların yargılanmasına 7 Kasım'da başlanmış, 3 gün süren ilk duruşma, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilerek 26 Aralık'a ertelenmişti.
İlk duruşmanın ardından cumhuriyet savcısı hazırladığı 14 sayfalık mütalaayı celse arasında mahkemeye sunmuştu.
Mahkeme, davanın ikinci duruşmasına amca Erhan Güran ve çoban Ahmet A'nın zorla getirilmesine, amca Salim Güran'ın işçisi tutuklu 15 yaşındaki şüpheli R.A'nın ise cezaevinden celbine karar vermişti.