Suriye’de 6 yıldır süren iç savaşı siyasi çözümle sonlandırmak için Türkiye, Rusya, İran girişimi ve BM’nin (Birleşmiş Milletler) desteğiyle Kazakistan’ın başkenti Astana’da gerçekleştirilen görüşmeler, üç ülkenin kabul ettiği ortak bildirinin açıklanmasıyla başarılı bir şekilde son buldu. Ev sahibi ülkenin Dışişleri Bakanı Kayrat Abdrahmanov’un okuduğu ortak açıklamayla ikinci gününde tamamlanan görüşmeler neticesinde, Suriye’deki ateşkesin izlenmesi amacıyla ortak mekanizma kurulmasının kararlaştırıldığı duyuruldu. Ortak mekanizmayı oluşturan mutabakat, sahadaki ateşkes ortamını izleme ve uygulanmasını sağlamayı öngörüyor. Üçlü mekanizmanın anlık izlemelerle ulaştığı bilgilerden hızla tespitte bulunarak, saldırıların durdurulması için taraflar üzerindeki nüfuzunu kullanması bekleniyor.
ESAD YARGILANMALI
Abdrahmanov’un açıklaması sonrası basına konuşan muhalefet heyetinin Başkanı Muhammed Alluş, görüşmelerin ana gündeminin ateşkes ihlallerinin sona erdirilmesi olduğunu hatırlatarak, “Ateşkesin kalıcı hale getirilmesi için yabancı terörist grupların ülkeden çıkarılması gerekiyor. Siyasi çözüm de Esad ve Suriye’de kan akıtan herkesin yargılanmasıyla gerçekleşecek” ifadesini kullandı. Alluş’tan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan muhalefet heyetinin sözcüsü Usame Ebu Zeyd, Rus heyetine, ateşkes ihlallerini denetlemek için kurulmasında uzlaşılan mekanizmanın yapısına ilişkin bazı öneriler sunduklarını, Rusya’nın 1 hafta içinde bu konuyu Türkiye ile de değerlendirerek kendilerine yanıt vereceğini ve 13 bin kadın siyasi mahkûmun serbest bırakılması için çalışma sözü aldıklarını aktardı.
TARAFLAR MEMNUN
Astana görüşmeleri sonunda Rusya, Türkiye ve İran’ın kabul ettiği ortak bildiriyi desteklediklerini kaydeden Suriye rejiminin baş müzakerecisi ve Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşar Caferi de, “Görüşmeler bir başarı. Sonunda herkesin üzerinde uzlaşıya vardığı bir belge var” dedi ve muhaliflerin bir sınırlaması yokken bir yıllık ateşkes önerdiklerini dile getirdi. Taraflar önümüzdeki hafta içinde tekrar Astana’da bir araya gelecek. O toplantıda ateşkesin ayrıntıları ele alınacak. Geçici anlaşma, İran’a yönelik itirazların bir anlamda test edilmesi olarak değerlendiriliyor.
Mutabakat metninin maddeleri
- Muhalifler ve rejim yetkilileri, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyduklarını vurguladılar.
- Taraflar Suriye krizine sadece siyasi bir çözüm bulunulabileceği mutabakatına vardılar.
- Ateşkese sadık kalacaklarını ilan eden taraflar, insani yardımın sivillere erişimini için çalışacaklarını belirttiler.
- Suriyeli muhalifler ile rejim yetkilileri ateşkesin kontrolü ve denetimi için üçlü bir mekanizma kurulmasını kararlaştırdılar.
- Terör örgütleri DEAŞ ve el Nusra’nın Suriyeli muhaliflerle bir ilgisinin olmadığını kayıt altına alan taraflar, terör örgütleriyle ortak mücadele etme kararı aldılar.
- Suriyeli muhalifler ile rejim yetkilileri, Astana toplantısının doğrudan diyalog için etkili bir platform olduğunu teyit ettiler.
-Taraflar, 8 Şubat 2017 tarihinde Cenevre’de gerçekleştirilecek toplantıda silahlı muhaliflerin de temsil edileceğini bildirdiler.
- Suriyeli muhalifler ile rejim yetkilileri, uluslararası toplumu siyasi süreci desteklemeye davet ettiler.
- Toplantıya Astana’da ev sahipliği yaptıkları için taraflar, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’e ve genel olarak Kazak tarafına şükranlarını ifade ettiler.
TAHRAN SINANACAK
Muhalifler, ateşkesin ihlal eden gruplar arasında İran’ın desteklediği Şii milisler ve paramiliter grupların olduğuna vurgu yaparak, “İran’ın üçlü mekanizmada yer almasını kabul etmiyoruz” diyordu. Muhalifler, Hizbullah örgütü, Şii milisler gibi birçok yapının İran’ın kontrolü altında olduğuna dikkat çekti. Batı basını da Tahran’ın Astana gönderdiği komitenin ortalarda pek gözükmese de el altında sürekli baltaladığını yazdı. Fransız Le Monde gazetesi İran’ın rolünü anlaşmaya ket vuran “Delegasyon çay içiyor” diyerek açıkladı. İran dışında taslak üzerinde yaşanan tartışmalardan birisi de katılımcıların nasıl isimlendirileceği konusunda oldu. Rejim temsilcileri “silahlı gruplar” denilmesinde ısrar etti. Muhalifler ise kendilerine “devrimci güçler/muhalefet” denilmesini istedi.