5 Aralık 2024 Perşembe / 4 CemaziyelAhir 1446

Şimdi biz kadınların zamanı

Türk ve Amerikan İş Kadınları Derneği Başkanı Sevi Sarı, kadın girişimcileri kendi işlerini kurmaya teşvik ederken her kadının içinde bulunan büyük güce olan inancını Star Cumartesi’ye anlattı.

Bahar ERDOĞAN27 Ağustos 2016 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Şimdi biz kadınların zamanı

Hem güzel hem zeki kavramını tam anlamıyla karşılayan üstüne bir de süper bir babaanne olan Sevi Sarı, başarılı bir iş kadını olarak ABD’de yaşıyor. Tüm zorluklara rağmen pes etmeyerek hayat motivasyonunu hep yüksek tutan Sarı, “Binlerce yıl erkeklerin kafa yapısıyla yürüyen bu dünyada erkekler yapabilecekleri her şeyi keşfettiler, yaptılar. Dünya şu anda biz kadınların kafa yapısının doğuracağı yeni keşiflere, yeni metodlara, yeni düşünce şekillerine, yeni çözümlere gebe. Daha işin başındayız. Bundan sonraki birkaç 1000 yıl da biz kadınların dönemi olacak, dünyanın geleceğini biz kadınlar şekillendireceğiz. Zaman, biz kadınların zamanı” diyor.

Sevi Sarı’nın hikayesi nasıl başladı?

Değer verdiğimiz şeyleri bir gün kaybedebileceğimizi düşünmeden yaşarız. Dünyada en değer verdiğim varlıklardan birisi eşim, diğeri annemdi. İlk düş kırıklığını hiç beklemediğim bir anda annemi kaybederek yaşadım. Ardından, bir gün biteceğine en ufak bir ihtimal bile vermediğim evliliğim bittiğinde hayatın durduğunu zannettim. Ben yaşamımın iki temel taşını yitirmiştim... İşte Sevi Sarı’nın hikayesi o zaman başladı. Maddi ve manevi olarak öyle zor bir durumdaydım ki hayatın durduğunu zannettim. Herhalde bizim toplumumuzda kız çocuklarının yanlış yetiştirilişi diyebilirim boşluğa düşmemin sebebini. Erkeğe fazlası ile güven ve hayranlık duyguları ile kendimizi keşfedememenin zorluğunu tek başımıza kaldığımızda görüyoruz ve çoğumuz çaresizlikten kaybolup giderken mücadelede yılmayıp kazananlarda oluyor. Ben kazananlardanım.

ABD’deki iş yaşamınıza bir Türk radyosu kurarak başladınız ve sonrasında devamı geldi. O süreçte neler oldu?

Evet, ilk projem FM bandında Türkçe yayın yapan bir radyo istasyonu kurmak oldu. Onu da tabii coşkulu bir mücadeleyle hazırladım. Sanatçıların, politikacıların ve bilim adamlarının Türkiye’den canlı olarak katıldıkları programlarla Türkiye’yi ABD’de yaşayan Türk’lerin evlerine ve arabalarına götürdüm. Sonra ABD hükümetinin green card onaylı projelerinin temsilciliğini yaptım. Para kazandıkça, maddi olarak yavaş yavaş rahatladıkça daha iyi düşünüp doğru işler yapmaya başladım. ABD hükümetinin onayladığı Florida’daki bazı yatırım projelerinin Türkiye temsilciliği görevini yürütürken birden kendimi havacılık dünyasının içinde buldum ve kendi havacılık işimin patronu oldum. İş hayatındaki başarılarımın belli bir doyum noktasına eriştiğini düşündüğüm noktada, kadınların sahip oldukları potansiyel ve gücün farkında olmaları ve güçlerini birleştirmeleri adına ‘Türk ve Amerikan İş Kadınları Derneği’ni kurdum. Başkanlığını yaptığım bu organizasyonun amacı ABD’li Türk iş kadınlarını kendi işlerini kurmaya teşvik etmek, sahip oldukları şirketlerini güçlendirmek, büyümelerine yardımcı olmak. Ayrıca ‘Türkiye’nin Güçlü Kadınları’ adlı bir kitap hazırlıyorum. Bu kitabımda toplumsal, siyasal ve ekonomik yaşamın her alanında başarı ve uygulamalarıyla güçlenmiş Türk kadınlarını bir araya getirmeyi hedefliyorum. Her kadının içinde çok büyük güçler olduğuna inanıyorum. Yetişme tarzı ve baskılarla birçoğumuz bunların farkında değiliz. Ama bunlar zor şartlar altında ortaya çıkabilirler. Sağlımız yerinde olduktan sonra altından kalkamayacağımız zorluk yok; değişimi başlatabiliriz.

Tüm bu süreçleri yaşarken hiç pes etmek istediğiniz, yorulduğunuz, zorlandığınız zamanlar olmadı mı?

Bu süreçleri yaşarken karşılaştığım hiç bir güçlüğe pes etmedim, moralimi bozmadım. Aksine, tüm işlerimi her zaman inanılmaz bir heyecan ve coşkuyla yürüttüm.

Bu yaptıklarınızı neden Türkiye’de yapmayı denemediniz?

Eğer Türkiye’de olsaydım muhtemelen daha farklı şeyler olurdu ama bir gerçek var. İşte burası can alıcı nokta. Amerivka’da oluşumun büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Örneğin, ABD’de çok şey yapabilme şansına sahipsiniz. Eleştiren, yargılayan, işinize karışan birileri yok. Türkiye’de bakkalınız bile her şeye karışıyor.

ABD’de kendi halinizde bir işte çalışmak yerine Türk kadınını ön plana çıkaracak işlere imza attınız... Bunun sebebi Türk kadınının kendi ülkesinde hak ettiği değeri görememesi mi?

ABD’de olmam benim için kesinlikle büyük bir şans oldu. Ancak Türkiye’de de başarıya ulaşan kadınlarımız var. Kadının potansiyelini ve gücünü keşfetmesi nerede yaşadığına bağlı değil.

Önümüzdeki 1000 yıl kadınların dönemi olacak

Amerika’da tüm bunları yaparken bir Türk olarak ne kadar desteklendiniz?

ABD’da yaptığım her şeyi kendi çaba ve emeklerimle yaptım. Hiç kimseden en küçük maddi bir yardım istemedim, almadım. Bu konuda çok iddialı olduğum için Türkiye’de önde gelen saygın işadamlarımızdan birisinin “Kızım bu yaşta bu kadar başarı! Kim var arkanda” sözü beni çok incitmişti. Gece boyunca davetin dışında bahçede oturmuştum hatta davetlilerin bazıları benimle birlikte bana moral vermek için geceyi dışarıda geçirmişlerdi. 

Türk kadın girişimcileri cesaretlendirecek önerileriniz var mı?

Kadın girişimciler olarak çok şanslı bir dönemden geçtiğimizi bilmemiz gerekiyor. Türkiye ve dünyada kadın girişimcilerin sayısının yüzde olarak erkek girişimcileri sayısından daha hızlı arttığı bir çağdayız. Zaman biz kadınların zamanı. Binlerce yıl erkeklerin kafa yapısıyla yürüyen bu dünyada erkekler kafa yapılarıyla yapabilecekleri her şeyi keşfettiler, yaptılar. Şu anda dünyanın içinde bulunduğu savaşlara, yoksulluğa, çekilen acılara ve çevreye verdiğimiz zarara bakarsak erkekler sınıfta kalıyorlar. Diğer yandan, biz kadınlar iş dünyasına daha yeni giriyoruz. Dünya şu anda biz kadınların kafa yapısının doğuracağı yeni keşiflere, yeni metodlara, yeni düşünce şekillerine, yeni çözümlere gebe. Daha işin başındayız. Bundan sonraki birkaç bin yıl da biz kadınların dönemi olacak, dünyanın geleceğini biz kadınlar şekillendireceğiz. Bu nedenle, kadınlarımıza mesajım, kendimize güvenelim, önümüze çıkan her türlü engeli aşacak güçte olduğumuzu unutmayalım, her fırsatta ön saflarda yer alalım, daha adil, daha barışçıl, daha zengin bir geleceğin inşasında üzerimize düşen rolü üstlenelim.

“Her kadının içinde çok büyük güçler var. Yetişme tarzımız ve baskılarla birçoğumuz bunların farkında değiliz...”

“ABD’de yaptığım her şeyi kendi çaba ve emeklerimle yaptım. Hiç kimseden en küçük bir yardım istemedim.”

Şu anda dünyanın içinde bulunduğu savaşlara, yoksulluğa, çekilen acılara ve çevreye verdiğimiz zarara bakarsak 
erkekler sınıfta kalıyorlar.
 
Hayatımın en güzel rengi sabah kahvaltısı

Başarılı iş yaşamınızı bir kenara bırakacak olursak. Özel hayatınızda kendinizi nasıl tanımlar, neler yaparsınız?

Özel hayatımda sabah insanıyım. Beşte güne başlarım. Bir saat koşarım spor hayatımda çok önemli bir yer kaplıyor. Akşam uykuya sabahki kahvaltının hayali ile giderim. Hayatımın en güzel rengi sabah kahvaltılarımdır. Bir de etrafım çok kalabalık gibi görünse de özeline çok az kişiyi sokan biriyim.

İşi ile aşk yaşayan bir kadınım

Yaşamınızdan kesitler okurken Ayşe Kulin’in ‘Adı Aylin’ kitabındaki Aylin karakteri geldi aklımıza...  Siz bilyor musunuz bu romanı? Ne dersiniz?

Evet ‘Adı Aylin’i okudum ve bağdaşan çok yanımız var. Ama benzemeyen önemli bir yönümüz Aylin’in özel hayatında erkeklerle çok sıkıntılar yaşaması. Ben sadece işleri ile aşk yaşayan bir kadınım.