Türkiye, AB ve ABD’nin olumsuz tavırları karşısında sadece ŞİÖ’ye değil aynı zamanda Avrasya Ekonomi Birliği’ne giriş sürecini de başlatabilir. Süreç Avrasya’da yeni bir medeniyet oluşturabilir. Türkiye’nin ŞİÖ üyelikliği halinde Karabağ, Kırım ve Doğu Türkistan sorunları barış yoluyla çözüme kavuşabilir. Buna karşın Batı’nın PYD kartını daha güçlü oynama olasılığı doğacaktır.
Prof. Dr. Salih Yılmaz / Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Pakistan ve Özbekistan ziyareti sonrası Semerkant’tan Türkiye’ye dönüşte gazetecilere: “…Şanghay 5’lisinde Türkiye niye olmasın?...” açıklaması AB ile var olan kriz sürecine bağlı olarak Şanghay’ı yeniden ana gündem konusu haline getirdi. Erdoğan’ın, AB’nin Türkiye’ye karşı olumsuz tavırlarını açıkça sergilediği bir dönemde Şanghay kartını ileri sürmesi tüm dengeleri değiştirebilecek nitelikte gözüküyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin 53 yıldır AB kapısında bekletildiğine işaret ederek söylediği bu ifadeler hem Çin’de hem de Rusya’da olumlu yankılandı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Geng Şuang ve Rusya’da parlamentonun üst kanadı Federasyon Konseyi’nin Savunma Komitesi üyesi Aleksey Puşkov demeçleriyle Türkiye’ye üyelik konusunda yeşil ışık yaktı diyebiliriz. Türkiye’nin ŞİÖ’ye üyelik niyetini belli ettiği bu günlerde ŞİÖ’den ilk resmi olumlu cevap da geldi. Türkiye, ilk defa ana üyeler dışında 2013 Bişkek Zirvesi’nde kurulan Enerji Kulübü’ne 2017 yılı için başkan seçildi. Bu yapı üyeler ve üyeliğe aday ülkeler arasındaki enerji politikalarının eşgüdümünü ve planlamasını sağlamakla görevlidir. Bu görevin ilk defa üye olmayan bir devlete verilmesi Türkiye’ye ve dünyaya bir mesajdır.
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), ilk olarak 1996 yılında Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla “Şanghay beşlisi” olarak kurulmuştur. Bu beşliye 2001 yılında Özbekistan’ın katılımıyla bölgesel bir örgüt olarak düzenlenmiştir. Şanghay Beşlisi, 1996 yılında Şanghay’da imzalanan sınırlarda askeri işbirliği anlaşmasını imzalayan ülkelerdir. ŞİÖ’nün altı üyesi bulunmakla birlikte altı gözlemcisi ve altı diyalog ortağı vardır. ŞİÖ’de Afganistan, Belarus, Hindistan, İran, Moğolistan ve Pakistan gözlemci ülkelerdir. Ermenistan, Azerbaycan, Kamboçya, Nepal, Sri Lanka ve Türkiye ise diyalog ortaklarıdır. Pakistan ve Hindistan’ın 2017’de ŞİÖ’ye üye olmaları beklenmektedir. Özbekistan, Kerimov döneminde Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkmıştır. Yeni dönemde Türkiye-Özbekistan ilişkilerinin normalleşmesiyle bu itirazın da kalkması beklenmektedir.
ŞİÖ, bu haliyle üyeleri ve gözlemci/diyalog ortaklarıyla birlikte dünya nüfusunun yarısını kapsıyor. ŞİÖ’nün merkezi sekretaryası Çin’in başkenti Pekin’de, Bölgesel Terörle Mücadele Kuruluşu olarak adlandırılan komuta merkezi ise Özbekistan’ın başkenti Taşkent’tedir.
ŞİÖ neden kuruldu?
Şanghay İşbirliği Örgütü, genel anlamda Çin ve Rusya’nın Asya’da güvenlik üzerine işbirliği yapma amacıyla kurulmuştur. Hem Rusya hem de Çin Orta Asya’daki terörist örgütler ve uyuşturucu ticaretini engelleyebilmek için böyle bir örgütlenmeye gitmiştir. Fakat zamanla bu örgütün gücü üye ülkelerin koordinasyonuyla farklı bir yola girmiştir. Bir bakıma NATO’ya alternatif olmuştur. Rusya’nın talepleri doğrultusunda üye ülkeler birbirileriyle istihbarat paylaşımı, ortak askeri tatbikat düzenlemekte, suçluların iadesi vb. konularda işbirliği yapmaktadır. Bu düzen bölgeyi kısa sürede güvenli hale getirmiştir. ŞİÖ sayesinde Rusya ve Çin’in Orta Asya politikaları koordine edilmektedir. ŞİÖ’nün etkinliği ABD’nin başta Orta Asya olmak üzere Asya-Pasifik’e girişini engellemektedir. Çünkü hem Çin hem de Rusya, ABD’nin Asya’daki olası müdahaleler veya etkinliğinden çekinmektedir. Her iki ülke, diğer üyeleri de yanına alarak ABD veya Batı’nın sıkça kullandığı ülkelerin iç işlerine insan haklarını koruma gerekçesiyle müdahalelerine hazırlıklı olmayı planlamıştır.
Değişen dengeler
Rus uzmanlar Rusya’nın Türkiye’yi Şanghay İşbirliği Örgütü veya Avrasya Birliği’ne üyeliğe ikna etmesi gerektiğini öne sürmektedir. Batı’nın gıptayla izlediği ve gelecekte Büyük Avrasya Birliği’nin oluşumunda en önemli ortaklardan birisi olacağı düşünülen Türkiye, Rusya’nın krizden çıkışı için can simidi olmuştur. Çünkü Türkiye, Rusya’nın hem Batı’ya açılan kapısı hem de İslam dünyasıyla arasındaki en önemli bağ olarak görülmektedir. Rusya-Türkiye ortaklığı Rusya’nın Avrasya Birliği projesini güçlendirmektedir. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Rusya’nın kendi bünyesinde bulunan Müslümanların Türkiye ile olan dostluğu, Rusya’ya karşı politikaları da olumlu etkilemektedir. Rusya’nın ortak medeniyet ve kültür projesi olarak sunduğu Avrasya Birliği’nin de çökmemesi için Türkiye’ye ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç ya Türkiye’nin ŞİÖ’ye veya Avrasya Birliğine üyeliği ile giderilebilir.
ŞİÖ dünyanın enerji kaynaklarının yarısından fazlasını barındırmaktadır. Üye veya üyelik bekleyen ülkelerden bazıları nükleer silaha sahip. Çin, ŞİÖ sayesinde Orta Asya’da faaliyetlerini engel görmeden yürütebilmektedir. Ayrıca Doğu Türkistan sorununu da bu sayede terörizm içerisinde eritebilmektedir. Çin’in Yeni İpek Yolu Projesi’nin ana garantörü ŞİÖ diyebiliriz. Rusya ise ŞİÖ sayesinde çift kutuplu dünya politikasında ABD’ye karşı müttefikler elde ederek güçlü durmaktadır. Ayrıca ekonomik ilişkileri geliştirerek Çin’in en büyük enerji tedarikçisi haline gelmiştir. Üye diğer Orta Asya ülkeleri Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan, Kırgızistan ise milli egemenliklerini garanti altına almaktadır. Bu örgüt tüm üyeleri eşit olarak gördüğünden Kırgızistan’ın Çin korkusu, Kazakistan’ın da Rusya endişesi biraz olsun giderilmiştir. ABD’nin Orta Asya’da zaman zaman denediği demokratik devrim adı altındaki iktidar değişimi girişimleri bu ülkelerin mevcut yönetimlerini korkutmuştur. Orta Asya yönetimleri ŞİÖ sayesinde ABD’nin bölgeye nüfuz etmesini engelledikleri gibi devrim olasılığını da yok etmeyi amaçlamaktadır. Rusya ve Çin, Orta Asya’yı güvenlik açısından korumaktadır. ŞİÖ şemsiyesi, ABD ve Batı’nın 20. yüzyılda en büyük silah olarak kullandığı insan hakları ihlalleri ve demokratikleşme sorunları gibi suçlamalara kalkan olmaktadır. Çin/Rusya işbirliği ABD’nin Orta Asya’ya girişini önemli oranda engellemektedir. ABD’nin Afganistan’a yerleşmesi sonrası ŞİÖ’nün bölgede etkinliğini artırması Batı’nın politikalarını başarısız kılmaktadır. ABD ve AB ülkeleri Orta Asya ve Asya-Pasifik’e etki etmekte zorlanmaktadırlar. 21. yüzyılın yeniden şekillendirdiği dünyada ŞİÖ’nün ABD’nin emperyal politikalarına karşı en büyük güç olma ihtimali her geçen gün artmaktadır.
ŞİÖ üyeliği ne getirir/götürür?
ŞİÖ’nün diyalog ortağı konumundaki Türkiye’nin üyeliği bugünlerde tüm Avrasya coğrafyasından tartışılır hale geldi. AB’nin Türkiye’yi üyelik müzakerelerini durdurmakla tehdit ettiği, ABD’nin 15 Temmuz FETÖ darbe girişimini desteklemiş bir pozisyonda yakalandığı bir dönemde Türkiye’nin ŞİÖ’ye davet edilmesi mümkün gözüküyor. Üyeliğin gerçekleşmesi halinde Türkiye, Avrasya coğrafyasının üçüncü büyük ortağı olacaktır. Çin, Rusya ve Türkiye’nin bölgede ortak hareket etmesi halinde ABD’nin okyanus ötesinden Kafkasya, Orta Asya, Karadeniz ve Ortadoğu’da oynamaya çalıştığı rol sekteye uğratılacaktır.
Eğer AB, vize muafiyetini yürürlüğe koymaz, ABD de Suriye başta olmak üzere diğer bölgelerde müttefiklik hukukuna aykırı davranmaya devam ederse bu süreç çoktan başlamış olacaktır. Fakat tersi bir durum söz konusu olursa Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği söz konusu olmayacaktır. Türkiye, AB ve ABD’nin olumsuz tavırları karşısında sadece ŞİÖ’ye üyeliği değil aynı zamanda Avrasya Ekonomi Birliği’ne giriş sürecini de başlatabilir. Bu süreçlerin olumlu sonuçlanması halinde Avrasya’da yeni bir medeniyet kurulabilir. Türkiye’nin Avrasya ve ŞİÖ üyelikleri halinde Karabağ, Kırım ve Doğu Türkistan sorunları barış yoluyla çözüme kavuşabilir. Fakat buna karşın AB ve ABD’nin PKK/PYD kartını daha güçlü oynama olasılığı doğacaktır. ŞİÖ’ye üye olacak bir Türkiye karşısında ABD’nin bölgede Kürdistan kartını oynaması güçlü ihtimaldir. Türkiye gelişen olaylara bağlı olarak Doğu/Batı arasında tercih yapmalıdır. Bu ikisinden farklı bir tercih şimdilik muhtemel ve uygulanabilir gözükmemektedir. Türkiye’nin seçeneklerinin olması önemli bir avantajdır. ABD, Türkiye’nin NATO üyesi olmasını gerekçe göstererek Rusya ve Çin ile ŞİÖ formatında diyalog kurulmasını tehlikeli olarak nitelendirmekte ve Türkiye’nin Batı ile yürüttüğü ortaklıklara zarar vereceğini ileri sürmektedir. Rusya’dan bazı uzmanlara göre Türkiye’nin ŞİÖ üyeliği ile NATO üyeliği arasında bir tezat varmışsa da bu değerlendirme doğru değildir. Türkiye hem NATO üyesi hem de ŞİÖ üyesi olabilir. Bunun önünde bir engel bulunmamaktadır. Türkiye’nin NATO’dan çıkmadan ŞİÖ’ye üye olamayacağını söyleyenlerin gerekçeleri, günümüzde AB’nin Türkiye’yi üyeliğe almamak için koyduğu haksız gerekçelerden başkası olamaz. Ayrıca NATO’nun 5. Maddesi de Türkiye’nin ŞİÖ üyeliğine engel teşkil etmemektedir.