Ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda gelişimi için kadınların da siyasette söz sahibi olması gerekmektedir. Günümüzde sosyal ve çalışma hayatında, kadınların karar alma mekanizmalarında yer alması konusunda destekleyici bir atmosfer oluşturulurken, maalesef bunun siyasete yansıması daha kısıtlı olmuştur.
Doç. Dr. Sare Aydın / KADEM BAŞKANI
Kadınların siyaset mekanizmalarına dahil olması her ne kadar modernleşme ve ulus devlet mantığının bir getirisi olarak gün yüzüne çıkmış ise de, tarihte dönemlerinin en büyük isimleri haline gelmiş bir çok kadın lider olduğu bilinmektedir. Özellikle Türk devletlerinin siyasi tarihine baktığımızda, günümüz modern ulus devletlerinin bile politikada halen daha ulaşamadığı kadın siyasetçi etkisinin varlığı görülmektedir. Orhun Kitabeleri’nde kağan ve hatunların isimleri beraber yer almakta, fermanlarda sadece hakanın değil hatunun da ismi geçmektedir. Orta Asya Türk Devletlerinde Devlet meclisi anlamına gelen ‘toy’larda hakanlarla birlikte hatunlar da söz yetkisine sahiptir. Büyük Türk Anası, Devlet Ana diye bilinen 1060 yıllarında yaşamış olan, Türk devlet geleneğinin kendi dalındaki en büyük temsilcisi gibi sıfatlarla tanımladıkları Altun Can Hatun, ata binen, kılıç kuşanan, gerekli olduğunda askerlere komutanlık edecek kadar cesur ve yürekli bir kadındır. Altun Can Hatun kimi devlet işlerinde Selçuklu Hükümdarı Tuğrul Bey’e zekası cesareti ve bilgeliğiyle yardımcı olmaktaydı. Ve yine MÖ 6. yy. da dünyada bilinen ilk kadın hükümdar olan Tomris Hatun bir Türk boyu İskitlerin başına geçerek Pers İmparatorluğuna karşı zaferler kazanmıştır. Buradan hareketle Türk devleti yönetim geleneğinde kadınların etkisi açıkça hissedilmektedir. İslam tarihinde Hz. Aişe sadece bir Peygamber eşi olarak kalmamış siyasi, askeri ve sosyal konularda istişare edilen bir kadın olarak öne çıkmıştır. Avrupa’da ise 16 yy.’da 60 yıl İngiltere’yi tek başına yöneten ve ülkesinin en parlak dönemini yaşatan I. Elizabeth ve yine İngiltere’de 19. Yy da 63 yıl tahta kalan Kraliçe Victoria, çağlarının en önemli siyasi devlet liderleri olmuşlardır. Dolayısıyla kadınlar, önyargıların zihinleri bulanıklaştırmadığı bir atmosferde her zaman yönetimlerde söz hakkına sahip olmuşlardır.
Varoluş mücadelesi
Modernleşme, bilim ve teknolojinin gelişmesi, seyahat özgürlüğü, toplumların refah seviyesinin artması kadınların ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal hayata katılımını iyileştirmiştir. Sanayileşme ile birlikte köylerden kente göç artarak, toplumun büyük çoğunluğu şehirlerde yaşamaya başlamıştır. Kadınların şehirlerde sosyal ve çalışma hayatının içine dahil olması kadın hakları hareketine ivme kazandırmıştır. Başta Amerika, Avrupa ve süreç içerisinden tüm dünyayı etkileyen toplumsal ve siyasi değişimler sonucunda kadın hareketlerinin ilk talepleri kadınların siyasal hayata katılımı olmuştur. Hareketin ilk motivasyonu olan seçme ve seçilme hakkının kazanımı büyük bir mücadele ile elde edilirken, bu süreçte kadınlar toplumda var olduklarını göstererek görünürlüklerini ve statülerini arttırmışladır. Bu anlamda kadınların siyasette yer almaları için verilen mücadele aslında kadınların var oluş mücadelesidir.
Toplumların yarısını oluşturan kadınların karar alma mekanizmalarına dahil olması, erkeklere bu alanda sunulan fırsatların kadınlara da aynı şekilde verilmesi, kadınlara verilen bir hak olarak okunmamalıdır. Ülkelerin ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda gelişimi için kadınların da siyasette söz sahibi olmaları gerekmektedir. Günümüzde ise sosyal ve çalışma hayatında kadınların karar alma mekanizmalarında yer alması konusunda destekleyici bir atmosfer oluşturulurken, maalesef bunun siyasete yansıması daha kısıtlı olmuştur.
Kadının toplumun her alanında varoluş mücadelesi vererek, hem üretici hem tüketici olarak tüm toplumsal süreçlere katkı sağladığı bir aşamada, kadınların yeterli düzeyde parlamentoda yer alamayışları kadını ikincilleştirmektedir. Kadının parlamentodaki eksik temsili, toplumsal sorunların çözümünde kadın bakış açısını yeterli derecede yansıtmaması sebebiyle erkeğin de aile ve topluma ilişkin sorunlara yönelik etkin politika üretimini zayıflatmaktadır.
İstikrarlı demokrasinin şartı
Erkekler iş hayatlarında, sosyal hayatlarında ve özel hayatlarında zihinsel olarak kadınlara yer açarken ve hatta sorumluluklarını gönüllü olarak kadınlar ile paylaşmak isterken siyaset arenasında ise kadınların var olmasının, göstermelik bir temsiliyetten öteye gitmesini istememektedirler. Gücün en üst düzeyde dağıtıldığı yere gelindiğinde, erkeklerin bu çelişkili davranışlarının topluma zarar verdiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Uluslararası güç dengelerinin yeniden belirlendiği günümüzde; ülkeler güçlerini, nitelikli yetişen, eğitimli ve dünyanın bilgi iletişim ve teknoloji hızına hakim nüfuslarından aldığı kadar, karar alma mekanizmalarında da cinsiyet dağılımının adil oranlı bir şekilde yer almasından alırlar. Kadın ve erkek bakış açısının yansıdığı politikalar güçlü ve istikrarlı bir demokrasinin olmazsa olmazıdır. Toplumun her kesimine parlamentoda kendilerini temsil edebilme fırsatının verildiği demokrasiler daha sağlıklı ve daha sürdürülebilirlerdir.
Dış politika, ekonomi, enerji, sağlık vb. tüm politika üretim alanlarında fikirleriyle yer alabilecek yetkinlikte olan kadınlar özellikle aileyi merkeze alan, kadın ve çocukların yaşadıkları sorunları bizzat kendileri deneyimledikleri için kadınların yönetim mekanizmalarında yer alması Türkiye için büyük bir güç demektir.
Tüm bu sebeplerden dolayı;
l Mecliste demokratik temsil meşruiyetinin oluşmasında adalet, hakkaniyet ve dengenin gerçekleşmesi için
l Kadınlar ve çocuklara dair sorunların çözümlerinde etkin ve kalıcı sosyal politikaların hayata geçmesi için
l Ailenin tam anlamıyla temsil edilebilmesi ve yasa yapımında kadın bakış açısının duygu, deneyim ve tecrübesinin yansıması için
l Kadınların görülen ve görünmeyen emeklerinin sosyal ve ekonomik kalkınmada meclise yansıması için
l Kadınların taşıyıcısı oldukları kadim medeniyet ve kültür kodlarımızın siyasete aktarılması için
l Siyasetin sadece erkek egemen bir alan olmaması gerektiğini göstermek için
l Toplumsal barış, uzlaşı ve huzurun tesis edilmesi için
l Ve daha güçlü bir Türkiye için
Kadınlar siyasette yer almalıdır.